Sokağı dinleyin!..

A -
A +

Psikolog Maslow’un insan ihtiyaçları sıralamasında; fizyolojik ihtiyaçlar yani yiyecek, giyim ve barınma, emniyette ve güvende olmak, sosyal ihtiyaçlar, arkadaşlık, benlik saygısı ve kendini gerçekleştirme yer alır.

Maslow öyle diyor ama sanki sokak farklı şeyler söylüyor? Durduğumuz yerden farklı sesler duyuyoruz. “Güvenlik ve Adalet”in sıralamada ilk sırayı zorladığı yönünde. Çünkü karşılanamayan ihtiyaç öne geçer ve hayata egemen olur.

Yakın geçmişten bir üçüncü sayfa haberi: “Yalnız yaşayan D.K. adlı kadın evine giren üç kişi tarafından feci şekilde darbedildi. Kadının çığlıklarını duyan komşularının ihbarı üzerine gelen polis saldırganları suçüstü yakaladı. Şiddete uğrayan D.K. hastaneye kaldırılırken saldırganlar da ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı…”

Ekranların yüzünü soğutan benzer haberleri izlediğinizde hele şu “ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı” sözünü duyunca ne hissediyorsunuz? İnfial yani kızma, içerleme, öfkelenme ve adalet duygunuzun hasar alması dışında ne olabilir?..

Adalet hayatın her alanında temel bir vazgeçilmezdir. Ama bu yüzyıl adaleti hukukun dışına atmak için üzerimize geliyor. Vicdani sorumluluk, kamu vicdanı, birey vicdanı ve ilahi vicdanı göz önüne almayan bir sistem adil olamaz. Adalet sisteminde şu anda kamu vicdanı, ilahi vicdan göz ardı ediliyor. İlahi vicdanı (ki buna “Namus-u Rabbani” denir) toplum ve birey vicdanını göz önüne almayan bir sistem adil olamaz

Bu belanın savuşturulması hukuk bilgisinin yanı sıra toplum mühendisliği ve cesaret ister. Adaletin olmadığı yerde “Huzur” olmaz amma, adaletin hükümran olması için de cesaret ister.

15 Temmuz gecesi Meclis’tekilerin sığınağa gitme teklifine “Bizim bu gece yapacağımız şey burada ölmektir” diye yön veren Bekir Bozdağ, ikinci kez Adalet Bakanlığı koltuğuna oturur oturmaz gündemine aldığı ilk işi “Kadın cinayetleri, şiddetin yaygınlaşması, çocukların cinsel istismarı” gibi toplumda infiale yol açan olaylar oldu.

Birçok olayda şüphelilerin önce serbest bırakılıp daha sonra sosyal medya ve kamuoyu baskısı ile tutuklandığını hatırlatarak, "Mahkemelerin şüphelileri bırakıp kamuoyu baskısı ile sonradan tutuklaması yanlış. Adalet mahkemelerde tecelli etsin Twitter’da değil" diyen Bozdağ’ın olayları iyi okuyup değerlendirdiği anlaşılıyor.

Nitekim önceki gün katıldığı “Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddet ile Asayiş Suçlarıyla Mücadele Değerlendirme Toplantısı”nda sorunun ancak 84 milyonun seferberliğiyle çözülebileceğini vurgulayarak;

 “15 yerinden bıçak yiyen bir kadını bu hâle getiren şiddet bağımlısı kişiyi adli kontrolle serbest bırakmaya bizim hukukumuz izin verir mi? Vermez ama bırakıyor. Bunu tutuklamayacaksın da kimi tutuklayacaksın? Bundan daha büyük bir şiddet olur mu?.. Elbette yargının takdir hakkı var. Ama takdir hakkı somut kurala bağlı bir haktır” dedi.

Emniyet ve huzur içinde yaşamak için sürekli değişim hâlindeki toplumun ne yana evirildiğini kanun koyucu ve uygulayıcılar fark etmek zorunda.

Özellikle siyaseti meslek edinenlerin toplumla barışık bir siyaset yapabilmek için bu değişim sürecini yakından takip etmeleri gerekiyor. Çözüm anketler üzerinden yürütülse de bunun en garantili yolu “Sokağı dinlemektir.”

Bozdağ’ın deyimiyle “Şüphelilerin ellerini kollarını sallayarak çıktığı sosyal medya düzeniyle” güvenden bahsetmek söz konusu olamaz. Ekonomik, siyasi, asayiş ve her konuda ne durumda olduğumuzu fark etmek ve tedbir almak için istatistiki bilgiler önemlidir. Ama insanların tepkileri, nefretleri, istekleri, tutkuları, korkuları istatistiklerde yer almaz.

Özellikle iki şey sahaya inmeden gıyaben, başkalarından duyarak, “dedi ki”, “demiş”le yapılırsa havada kalır, sonuç vermez: Biri hekimlik biri de siyaset…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.