Hata neredeydi?..

A -
A +
Millet İttifakı 2023 seçimleri için yetersiz görünen siyasal tabanını güçlendirmek için HDP desteğini garantilemek çabasında. Merkez partiler ise seçmenin HDP tahakkümünden kurtulması için taleplerini dinleyecek “yeni siyasi ve sosyal politikaları” geliştirmek yerine eski alışkanlıklarıyla meşgul. Sahaya inmesi gereken aktörler siyaset kurumunun ihtiyacı olan “Adam kazanma ve ikna etme” politikaları üretecek kurumlar yerine çözümü Meclis çatısı altından dışarıya taşıyamamıştır. Sorumluluk dönüp dolaşıp “Beyaz nokta vakfı” ölçeğinde sivil toplum kuruluşlarının üzerinde kalmıştır. Çok sayıda yapılan “Güneydoğu sorununa çözüm üretme” konulu çalıştay ve arama konferanslarında üretilen çözümlerin nerede, kim tarafından nasıl askıya alındığı hâlâ merak konusudur. Çünkü hepsinin ilk çözüm maddesi “insan kazanma” üzerine kuruludur. Kültür, yumuşak güçtür. “İnsanların düşünce sistemleri, değerleri, eylemleri, duyguları yani hayat biçimidir.” Kültürün, nesiller ve bölgeler arası taşıyıcısı da “kanaat önderleri”dir. Geçmiş zamanlarda, her mahallenin her beldenin bir fitne ateşi çıktığında kederi büyütmeden söndüren ufuk açan bir kâmil insanı bir rol modeli vardı. Ne var ki yalnızlaştırılıp etrafı boşaltılan bu sorun çözücüler zaman içinde hayatımızdan çekilip gittiler. Eğer hayatta rol modeli olanları hak ettikleri yere koymazsanız, “kültürel diplomasi” etiketi ile taa Çin’den gelip Konfüçyüs Enstitüsü açarlar. Boş kalan yerlere de “Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Mohizm” gibi felsefelerin temsilcilerini korlar. Sizin de, “Seküler İslam düşmanı güruh gençleri zehirliyor…” diye şikâyet hakkınız olmaz. Arkadaşımız Hüseyin Yavaş’ın, gazetemizde “Bir talebesinin gözünden Seyyid Ahmet Arvasi” başlıklı yazısında naklettiği tecrübe bu sürecin tam bir trajik örneğidir. “12 Eylül döneminin kudretli paşalarından biri, Ahmet Arvasi Bey ile görüşüp, Doğu ve Güneydoğu olaylarının önlenmesi için bir ‘Enstitü’ kurma ve kendisini de başına sorumlu yapma teklifinde bulunmuş.Arvasi Hoca tarafından da teklif olumlu karşılanmış. Ancak Ahmet Bey araştırılmış, incelenmiş, neticede menfi cevap verilmiş. Niçin? Çünkü o yıllarda hâlâ potansiyel suçlu olarak görülüyormuş! Fakat daha sonra Ankara’ya çağrılıp, Şark meselesi için, kendisinden çare olabilecek bir eser istenmiş. Bu konuda ‘Doğu Anadolu Gerçeği’ adlı küçük bir eseri ortaya çıkarmıştı. Fakat eski zihniyet sahipleri; yine de Arvasi Bey'i ‘ırkçılık-bölgecilik’ yaftası ile değerlendirerek, enstitü tekliflerini geri çektiler…” Eğer yol haritası yanlışsa eninde sonunda gittiğiniz adresten geri dönersiniz. Ama bunun maliyeti yüksek olur. Hafta başında yazar ve siyasetçi Mehmet Metiner “Türkiye Kürtleri olarak yeni bir ses veriyor, demokrasi ve birlik diyoruz…” başlıklı dikkat çekici bir yazı yayımladı. HDP’nin bir Kürt partisi değil, PKK’nın emrinde bir siyasi aparat olarak var olmasının “terörle mücadeledeki yanlış uygulamalarının” sonucu olduğunu vurgulayan Metiner; “Türkiye’nin Kürtlerinden içlerinde dindarların da olduğu bazı kesimlerinin geçmişteki PKK’nın partisi HDP’yi destekliyor olması; açık açık diyeyim, onları sahiplenerek kazanmasını bilmeyenlerin, onları dışlayarak HDP’ye mecbur bırakanların kusurudur, günahıdır. Bu günah onlara yeter…” diyor.  Terörle mücadele için onların sesine kulak verecek, bir grup arkadaşıyla DEMOKRASİ VE BİRLİK DERNEĞİ’ni (DEMBİR-DER) kurduklarını açıklayan Metiner. Taleplerinin merkezine “Ortak vatanımızda tek devlet, tek bayrak ve tek millet anlayışıyla eşitliği ve kardeşliği önceleyen birlikte yaşam” koyduklarını açıklıyor. Bildiğimiz anlamda ideolojik aidiyet biçimlerinin, değerlere bağlılığın zayıfladığı, uzlaşmaların ara bulucuların ve rol modellerinin sahtesi, boyalısı olduğu, melezleşmenin piyasa yaptığı adı refah aslı çile bir toplum üreten yeni bir dönemden geçiyoruz. Sahtekârlara takılmanın da onlardan kurtulmanın da kolay olduğu bir zamandayız. Şimdi, Aşkın Piri Molla Ahmed-i Cezirî, İdris-i Bitlisî, Şemdinli de Nehri’den Seyyid Taha-yı Hakkâri, Müküs (Van-Bahçesaray) Çayı’ndan bize seslenen Feqiye Teyran'ı, Hakkâri Han köyünde Ahmed-i Hani’yi yeniden tanımanın tam zamanı…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.