Yalancının mumu…

A -
A +

Bizi ilgilendiren ve hatta ilgilendirmeyen olaylar hakkında hüküm verirken, çözüm üretirken elimizdeki bilgiler çoğu zaman yeterli ve doğru olmuyor, olayların esasına inemeden yanlı, yanlış ve kirli bilgilere dayanan yargılara ve çözümlere varabiliyoruz. Bazen de çözümün kendisi telafisi mümkün olmayan sıkıntılara sebep oluyor.

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözü, söylenmiş bir yalanın çok geçmeden anlaşılacağı, gerçeğin ortaya çıkacağı anlamına gelmektedir. Ancak yatsıya kadar geçen zaman içinde gerçek ortaya çıkıp, mesele anlaşılıncaya kadar neler olacağını, yalanla kirletilmiş bilgi yüzünden verilen hasarı kimse bilemez.

Geçmiş gün, İstanbul’da işlenen bir kadın cinayetindeki fotoğrafı kullanarak sosyal medyada Bursa’da Suriyeli kişinin bir kadına tecavüz edip öldürdüğü haberi ortalığı ayağa kaldırdı. Bir sürü hengâmeden sonra haberin yalan olduğu ortaya çıkmış ve yapılan soruşturmada ilk yalan paylaşımı yapan kişinin kimliği belirlenerek "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" iddiasıyla işlem başlatılmıştı.

Dile getirilen bir “yalan” bulaşma yoluyla kısa sürede bütün beyinlere yayılır. Yalın bir olay kes-yapıştır ile hemen bir senaryonun içine oturtulur. Kalabalık içinde saklanmak, yalancıya eyleminin cezasız kalma garantisi(!) verir. Tek başına kaldığında imkânsız olan bir davranış sünepe bir yalancıya kalabalık içinde hoyrat bir güç verir.

Ortalığı birbirine katan yalancının mumu nihayetinde söner ama yol açtığı hengâmede kaç kişinin çırası yanar bilen yok!..

Araştırmalara göre, sosyal medya platformlarında yer alan haber ve paylaşımların hâlen yüzde 60’ı asılsız ve gerçek dışı. Yani sosyal medya suçları “faili meçhul” sınıfında. Ortada suçun işlendiği platformun sahibini ve suçun failini bilen yok; “Sarı çizmeli Mehmet Ağa…”

İyi haber; yalancının mumunu elinden almak için önceki gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen toplantıda önümüzdeki günlerde Meclis gündemine getirilmesi planlanan “Dezenformasyon (yalan haber) Yasası”nda son düzeltmeler yapılmış.

Yapılacak düzenleme ile hâlen tüzel kişi sıfatına sahip olan sosyal medya şirketleri temsilcileri gerçek kişi olacak ve yalan haberleri bilerek yayanlara, hapis cezasına kadar varan yaptırımların getirilmesi planlanıyor.

Yanlış kanaatlerin ve hareketin ortaya çıkması “Bilgi kirliliğine” dayanır.

Önceki gün “Pandeminin getirdikleri ve götürdükleri” üzerine sunum yapan Doç. Dr. Fikret Gülaçtı karantinada geçen zamanımızın kendimizi geliştirmek okuyup, yazıp, dinlenip, sohbet etmek için bir fırsat vermesinin yanında “Yanlış bilginin ne kadar hızlı yayıldığını ve ne tür sonuçlar doğurabileceğini ve bilgiyi filtreleyebilmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini” vurguladı.

Olumsuz haberlerin olumlu haberlere göre daha çok ilgi çekeceğinden olumsuz haberlerin daha iyi incelenmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Fikret Gülaçtı “Bilgi sahibi olmadan fikir -ve eylem- sahibi olmayın” tavsiyesinde bulunuyor.

Aceleci, duygusal ve algıya kolay teslim olmak gibi bizi hırpalayan bir alışkanlığımız var. Herkes karşıdakini kendisi gibi bilir. Bu alışkanlık hayatımızın her alanında tercihlerimizi ve tepkilerimizi de yönetiyor. Bazen de bizim “dürüstlüğümüz” zayıf yanımız oluyor ve bizi buradan vuruyorlar.

Neyse ki yalan, hakikati ancak bir süreliğine yok edebilir ama asla gerçeğin yerini alamaz. Çünkü gerçeklerin hiç ummadığımız zaman ortaya çıkmak gibi; sahtekârların uykusunu kaçıran bir alışkanlığı vardır…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.