Asrın Davası!

A -
A +

Benim ölçütlerimde “Asrın Davası” sıralamasında zirveyi gasbeden dava, kamuoyunda "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nin 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla feshinin iptali için Danıştay’da açılan davadır.  

Şaşırtıcı olan hurda ambarından farksız "6’lı masa"nın “Dedi ki-demişleri” gün aşırı ekran ve manşetlerde tartışılırken aile yapımızı çöplüğe çeviren bu sözleşmenin uygulamalardaki faciaları üzerine tartışmaların gereğince yer almamasıdır.

İstanbul Sözleşmesi'nin uygulamadaki sonuçlarını sizinle paylaşmadan önce feshin iptaline karşı çıkan siyasi kadroların beyanlarına bakalım. Bu bile sözleşmenin neye hizmet ettiği hakkında kanaat için yeterlidir.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Balkan ve Rumeli Buluşması'nda yaptığı konuşmada seçimden sonra iktidara geldiklerinde yapacakları ilk icraatın "Türkiye'deki bütün kadınlara sözüm var. Unutmayın, halkın iktidarı kurulduğunda Allah'ın izniyle cumhurbaşkanlığını aldığımızda ilk yapacağımız iş İstanbul Sözleşmesi'ni derhâl yürürlüğe koymak" olacağını söyledi.

Fesih kararının iptali talebiyle açılan davalarda başvurucular arasında bulunan "Hayat kurtaracağını bildiğimiz için 'yaşatır' diyoruz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, adım adım 'geliyorum' diyen cinayetleri önleyici bir sözleşmedir. Şiddet tehdidi altındaki kadınların etrafına koruma kalkanı oluşturan bir sözleşmedir” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de sözleşmenin sıkı savunucusu.

“Sözleşme yaşatır, İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz. Bu iktidarı ilk başta kadınlar olarak, öncülük ederek göndereceğiz; bunun sözünü veriyoruz” paylaşımları yapan masanın örtülü ortağı HDP de sözleşmenin sıkı savunucularından.

Muhalefetin ağız birliği ile “Yaşatır” dedikleri sözleşmenin sahadaki uygulama sonuçlarına birkaç örnekle yakından bakalım.

Adli Sicil İstatistik verilerine göre son 5 yılda 1 milyon 973 bin yani 2 milyon kişi evden uzaklaştırılmış. Uzaklaştırma mağdurlarına kadınları da dâhil ettiğimizde hasar alan 4 milyon, çocuklarını da hesaba katsak 5-6 milyon olur. Bu durum ülkemiz için felaket, geleceğimiz için bir afettir.

İstanbul Sözleşmesi'ne göre 18 yaşın altındaki her birey çocuktur ve 18 yaşın altındaki bireylerin çocuk yaşta evlendirilmeleri yasal değildir. 18 yaş altında bir kadınla evlilik tecavüz sayılıyor ve 7 yıla kadar hapis yatabiliyor. Ama eğer nikâh kıyılmamışsa taraflar “partner” dedikleri uyduruk bir etiket ile kişisel özgürlük alanına girip suçlu olmaktan çıkıyor!..

Sözleşmenin 3. Maddesi: “Hiçbir istisna koymadan toplumsal cinsiyetlerin önünde engel olabilecek ön yargılar, örf ve âdetler gelenekler ve diğer tüm uygulamaların ortadan kaldırılması için devlet tüm tedbirleri alır.”

Bu ne demektir? Yani, “Taraflar; kültür, gelenek, görenek, din veya sözde namusun işbu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için gerekçe oluşturmamasını sağlar” deniyor. Yani, anne, baba, karı, koca kimse kimsenin cinsel hayatına “Din, iman, gelenek, örf, âdet, ırz, namus, şeref” vesaireyi sebep göstererek karışamaz!

Geriye ne kaldı?.. Bu sözleşme “Taraflar sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerinde ara buluculuk ve uzlaştırma da dâhil zorunlu alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır” hükmünü koyarak parçalanmakta olan aileleri yeniden birleştirmek için diğer aile fertleri ve üçüncü şahısların (ana, baba, eş, dost) aracı ve uzlaşmacılık yapmasını da yasaklıyor. ( md.48-1)

İşte "Altılı masa"nın “yaşatır” dediği ve uygulanması için dava açtığı, 2017’de 569.459 olan evlenmeyi 2021 yılında 561.710’a düşüren ve aynı dönemde 128.411 olan boşanmayı 174.085’e tırmandıran sözleşmeden sadece birkaç hüküm...  

Bu davanın sonuçları, önümüzdeki seçimleri etkilemesinden öte aile yapımızın geleceğini belirleyecektir. “Asrın Seçimi” diye şimdiden ilan edilen 2023 seçimlerine giderken “İstanbul Sözleşmesi Davası” yol üzerindeki önemli kavşakların ilki değil sonuncusu da olmayacak.

Ne kadar önemli olduğu ise muhafazakâr kadınları partisine davet eden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun her fırsatta İstanbul Sözleşmesi'ni savunmasından belli değil mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.