ÜLKENİN İSTİKBÂLİ İNTERNET KAFELERDE…

A -
A +
Nâçizâne, ülkenin istikbâlini internet kafelerde görüyorum. Zîrâ, baktığınız çoğu yerde mekânsal bir sapma görüyorsanız, böyle düşünmemeniz için bir sebep bulamazsınız.  
Necip Fâzıl Kısakürek’in ‘Gençliğe Hitâbesi’nde dediği gibi: "Kim var?" diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan fert fert "ben varım!" cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur!" duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik... Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim manevî babanın tabutunu musalla taşına, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını da gediğine koymandır!
Benim bahsetmek istediğim gençlik de tam olarak bu aslında… Gün gelecek o gençlik, internet kafelerden çıkıp akın akın bu ülkenin istikbâli için bir şeyler yapmak üzere saf saf yollara koyulacaklar. Umudum budur… Bu konu ile ilgili desteğim ve örneklemem ise 90’lılardır… Konuya sebep durum ise bir işim için uğradığım internet kafede, beynimde yoğun istifhamlar oluşturan vahim ve sevindirici duygulara büründüğüm garip durumdur…
Yeni nesil, 90'lar çok farklı bir nesil. Sosyo-psikolojik bir analiz yapılsa, 1987 doğumlular ile 1993 doğumlular arasında altı sene değil altmış sene fark olduğuna dair az buçuk bir veri alınabilir. Aradaki fark öylesine korkutucu derecede ki bir uçurumdan aşağıya bakmaya benziyor. Biraz acımasız olacak ama karşınızda bireysel, acımasız, vicdansız ve hayatın hemen hemen tüm alanlarında pek sınırları olmayan bir nesil var. Şöyle düşünün; deli gibi ders çalışan, internette deli gibi vakit geçiren, cinsellik konusunda pek az ahlâkı olan, alkolün analizini yapan, narkotik maddelere karşı pek az mesafeli, hemen her alanda tecrübeye ve yanlışa açık bir nesil… Kısaca, korkusuz ve bu korkusuzluğunun yoğunluklu kısmını da ailesine borçlu, üzerine toz kondurulmayan bir nesil!..
Problem varsa ve bu ise nâçîzâne tavsiyem de şudur: Millî Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı müfettişleri internet kafeleri şöyle bir gezsin. En az 6-7 saat oradan çıkmayan çocukları görsün. Bunlar ne oynuyor, niye onu oynuyor? Neden bu kadar vakit kapkaranlık bir ortamı sığınak olarak kullanıyor? Şayet bir insan 6-7 saat bir şeye odaklanabiliyorsa, on veyahut on beş arkadaşıyla network sistemli oynadığı oyunun karakterini geliştirmeye azmediyorsa… Evet, bu insan değerli bir insandır. Alın bu çocukları, dinleyin. Analiz edin. Aileleri ile görüşün. Bu gençleri bu kadar ne heyecanlandırıyor? Bu bir ölçüttür zira. Yani, orada bir şeyler var mutlaka, bir şey yakalayıp çekiyor onu oraya... Ve bizlerin, ebeveynlerin “ben çocuğumun kuşağına yabancıyım, bizim zamanımızda böyle şeyler mi vardı” deme lüksü de yok. Kusura bakmayın... O “Zeitgeist” denen ve bizi de kapsayan kavramı kavramalı ve ‘Zamanın Ruhu’nu yakalamamız bizlerin asli vazifesi ve mükellefi olduğu bir konu olmalıdır.
Evet, ben bu gençlerin internet kafede müthiş bir koordinasyon ve bitmez tükenmez eforla oyun oynamalarına şahit oldum… Ve ne yalan söyleyeyim bu hallerine de hayran kaldım. Nelerine mi hayran kaldım? Bu gençler tabiri caizse zehir gibi bayanlar beyler. Takım oyunu dediğimiz şey; dikkat, müthiş hız, refleks ve eş güdüm gerektiriyor. Bu ciddi bir organizasyon ve sistem demektir.
Millî Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve devletin konuyla ilgili bütün kurumları, hatta sivil toplum kuruluşları bu durumun farkına varmalıdırlar. En azından problemi kısa vadede yönlendirmeli, orta ve uzun vadede ise çözüm yoluna gitmelidirler. Devlet refleksi dediğimiz şey de bunu gerektirir. Bakınız, bu nesil iyi yönlendirilirse üretim, inovasyon, girişim, buluş, fikir, üretim, eğitim… vb. gibi alanlarda bulundukları topluma çağ da atlatabilirler. Çünkü karşımızda, internet kafede 15 kişi organize olup, Uzak Doğu’daki Asyalı yaşıtlarıyla eş zamanlı online oyunlarda karakter geliştirerek, pusular kurarak, sistemler üreterek tam bir takım oyunu ortaya koyan ve kapışabilen bir nesil var…
Hiçbir şey için geç değil. Hiçbir şey için “adam sende”ci tutumlarda olmanın vakti de değil. Zaman, zamanın ruhunu yakalayarak gençlerimizin ellerinden tutup, onların da birey olduklarını hissettirerek, adam yerine koyma ve dinlemenin zamanındır. Unutmayalım, bu ülkenin istikbâlini belirleyecek gençler internet kafelerde an itibariyle Uzak Doğu’daki düşmanları ile savaşıyor ve strateji geliştiriyor. Bu enerji heba olmamalı. Enerjiyi doğru oluğuna kanalize etmeli… Yoksa ziyan edilen -ilgilenilmeyen- her kuşak, gün gelir bizleri de ülkece zayi eder…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.