ENDÜSTRİ 4.0

A -
A +
Endüstri 4.0, 4. Sanayi Devrimi ya da 4. Endüstri Devrimi terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı'nda kullanıldı. Ekim 2012 yılında ise Robert Bosch GmbH ve Henning Kagermann çalışma grubu oluşturarak hazırladıkları 4. Sanayi Devrimi teklif dosyasını Alman Federal Hükümeti'ne sundular. 8 Nisan 2013 tarihinde yine Hannover Fuarı'nda çalışma grubu Endüstri 4.0 raporunu sunarak gündeme getirmiştir. 20-23 Ocak 2016’da Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu’nun ana teması da Endüstri 4.0 olmuştur. Üretim sektöründeki önemli endüstriyel devrimler sonrası ülkeler ve şirketler küresel boyutta yaşanan bu değişimlere ayak uydurmak zorunda kalmış ve artan rekabet şartları arasında rekabet üstünlüklerini devam ettirebilmek amacıyla bazı stratejiler geliştirmişlerdir. Almanya'da gündeme gelen Endüstri 4.0 da bu stratejilerden birinin adıdır. Tarihsel gelişimine bakacak olursak, 18. yüzyılın sonunda ilk buhar motorları ve su gücünün akıllı kullanımı üretimde devrime yol açtı. 19. yüzyılın sonlarına geldiğimizde ise elektrik mühendisliğinin ve seri üretimin yükselişi ön plana çıktı. Hareket eden ilk üretim bandı 1870’te Cincinnati Ohio’da bir mezbahada kullanıldı. 1970’lerin ortasında elektronik ve bilgi teknolojilerinin sanayide kullanımı hızla yayılmaya başladı ve üretim giderek artan bir şekilde bilgisayar destekli sistem kontrollerine dayandı. Endüstri 4.0, yani 4. Sanayi Devrimi ise bir vizyon olarak önümüzde duruyor. Uzmanlar, gelecek yirmi yıl içerisinde bu devrimin gerçekleşeceğini öngörüyorlar.   Nesnelerin interneti…   Endüstri 4.0, aslında yarının üretim vizyonunu ortaya koyan 4. Sanayi Devrimi’dir. Akıllı (dijital) fabrikalarda makineler ve ürünlerin birbirleri ile iletişim kurarak iş birliği içerisinde üretimi yönlendirmesi ve üretim süreci boyunca, ürünlerin bağımsız bir şekilde yollarını bulması da diyebiliriz. Yani, akıllı fabrikalarda her şey birbirine kablosuz bir şekilde bağlı ve her an iletişim/etkileşim halindeler. Birbirine bir ağ içinde bağlı makine ve ürünlere sahip üretim merkezleri bugün mevcut. Ancak gelecekte şu ana kadar kendine yeten sistemler daha kapsamlı bir ağ içinde birbirlerine bağlanacaklar. Bütün cihazlar, makine ve malzemeler etkileşimli bir şekilde sensör ve gelişmiş iletişim teknolojileri ile donatılacak ve birbirleri ile bağlantıda olacaklar. Bu sistemler “Siber-Fiziksel Sistemler” olarak adlandırılıyor. Önemli olan nokta ise bu sistemler iş birliği ve eş güdüm içerisinde birbirileri ile iletişim kurup birbirlerini kontrol edebiliyorlar. Örneğin günümüzde, Princeton’daki Kurumsal Teknoloji Bölümü’nde siber-fiziksel kontrol sistemleri araştırılıyor. Bu sayede kontrol sistemleri ve bütün bağlantılı sensörler bir ağa bağlı olarak çalışıyor, idare merkezi de internet vasıtasıyla işletiliyor. Endüstri 4.0 ile öngörülen sistemde, her sensör ve uyarıcı “nesnelerin internetinde” bir katılımcı olarak yer alıyor. Yani, her cihazın kendine ait bir IP adresi var ve bu cihazlar ağda her an ulaşılabilir durumda oluyorlar. Böylece sanayi için de pazar değişikliklerine hızlıca uyum sağlayan çok esnek ve kolay seri üretimin önü açılmış oluyor. Üretimin sanal dünyası ile gerçekliği birbirine bağlama durumu da Endüstri 4.0’ın olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Bu arada hatırlatalım; Endüstri 4.0 terimi Almanya’ya ait… Bu kavram, Almanya’nın markası durumunda… Dolayısıyla Alman Devleti, başka bir ülkenin ya da kurum/kuruluşun Endüstri 4.0 kavramını kullanmasına izin vereceğini zannetmiyorum. Zaten bu kavramı yakalamış olanlar ikame edilebilecek terimleri kendi bünyelerinde üretmiş ya da üretmektedirler.   Türkiye Endüstri 4.0’ın neresinde?   Başka ülkelerde de olduğu üzere genel olarak Türkiye de Endüstri 4.0’a hazırdır diyemeyiz. Henüz kavramsal tartışmalar bazında bir seyir izliyor. Dediğimiz üzere önümüzdeki yirmi yıl, bir şekillenme/hazırlık süreci olacak. Türkiye sanayi devriminin neresinde diye soracak olursak… Maalesef, elimizdeki veriler, 2. ve 3. Sanayi Devrimi’nin arasında diyebiliriz. Yani Endüstri 2.5 seviyesinde. Fakat karamsar tablo çizmeden, son yıllarda ivme kazanan bilim, sanayi, endüstri ve teknoloji alanında bir sıçrama yaparak Endüstri 4.0’ı dünya ülkeleri ile yakalamamız hiç de sürpriz olmayacaktır. Ve gençlere/gelecek kuşaklara tavsiyeler… Karmaşık mühendislik bölümleri, mesela Endüstri ve Mekatronik gibi alanlara yönelmeleri geleceği şekillendirecek kuşaklara dâhil olmalarını sağlayacaklardır. Salt elektrik ya da elektronik veya kimya gibi tekil bölümlerden öte çoklu sistemleri içinde barındıran mühendislik ve bölümler geleceğin meslekleri olacaktır. Uzmanlar, 2020 yılına gelindiğinde şu anda adını bile bilmediğimiz ama öngörülen 16 yeni mesleğin ortaya çıkacağını varsayıyorlar. Bu bağlamda, klasik yaklaşımlardan öte çok daha karmaşık mühendislikler ve bölümlere yönelmek daha mantıklı bir seçim olarak yer tutuyor. Bir sonraki yazımda Endüstri 4.0 konusunu işlemeye devam edeceğim. Olumlu yönlerinin dışında, olumsuz taraflarına da eleştirel bir bakış açısıyla bakmaya çalışacağım. İyi haftalar diliyorum…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.