ENTELEKTÜEL OLMA REHBERİ…

A -
A +
Osmanlıca… Yazması zor gelse de okuması bir hayli kolay. Yazması ayrı bir meziyettir. Ayrı bir güzellik… Aziz Nesin mesela, notlarını Osmanlıca alırdı. Ha keza Kenan Evren de… İsmet İnönü’nün bile notlarını Osmanlıca kaleme aldığı söylenir.
Konuyu biraz daha detaylandıralım isterseniz.
İsmet İnönü hatıratında, alfabe değişikliği günlerine ait bir hadiseyi şöyle aktarıyor: "Atatürk yanında bazı kimseler olduğu hâlde bir yerde çalışıyor. Önünde eski yazıyla yazılmış birçok kâğıt var. Akşam üzeri ben kendisini görmeye gittim. Atatürk'e, ‘İsmet Paşa geliyor’ diye haber verdiler. Hepsi telaşa düşüp masanın üzerindeki kâğıtları kaldırdılar…” Yani, dolayısıyla herkes Osmanlıca yazıyor, not alıyor ama birbirinden saklıyordular. 
Harf Devrimi’ne şöyle geniş bir perspektifte bakacak olursak meselenin kaynağı Lozan'a kadar gider. Lozan'da gizli maddeler vardır. Şayet bir şeyler ile yüzleşmek istiyorsanız bunlara bakmanız kâfi gelecektir. Daha da detaylandıracak olursak önce Lozan'ın gizli maddeleri ve Atatürk'ün vasiyetinde sansürlenen noktalara odaklanmak gerekecektir. Neden mi? Zira, Atatürk'ün vasiyetinde bazı bölümlerin sansürlenmesinin sebebi sonra yaşadığı pişmanlıklardır.
 
Kendi kültürünü bil, entelektüel ol…
 
Tarihçi Murat Bardakçı’ya sorulan; “siz kendinize 'aydın' denmesine karşı çıkıyorsunuz, neden?” sorusuna verdiği cevap ise meseleye aslında noktayı da koyuyor.
Şöyle diyor Bardakçı: “Aydın demek, cahil ve hain demektir bu ülkede. Türkiye'de entelektüelliğin şartı Osmanlıca bilmektir. Bugün İran bir molla rejimidir diye, laf atabilirsiniz ama ciddi bir entelektüel hayat vardır İran'da. O 'molla' dediğiniz sarıklı insanların hepsi Doğu'yu ve Batı'yı çok iyi bilen insanlardır. Bizde kendi kültürünü bilmez, İngilizce'den okumaya çalışır. Batı'yı bilmez sadece kafa çekip ahkâm keser. Ben şunu söylüyorum: Türkiye'de Osmanlıca bilmeyen entelektüeller cahildir. 1928 öncesi yazılmış şeyleri okuyamıyorsanız eğer, hiç 'okur-yazarım' diye geçinmeyin. Bugün bir İngiliz entelektüeli Shakespeare'i, Shelly'yi okur, bilir. Bizimkiler Nedim'i, Fuzuli'yi anlamaz, Şeyh Galip'i utanmadan İngilizcesinden okurlar. Birçok tarih kitabı hâlâ Osmanlıca'dır bizde. Kendi kültürünü bilmeyen entelektüel olamaz…”
Sanırım artık kendilerine “ben aydınım, münevverim. Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben sizi aydınlatan yegane kişiyim…” diyenlere soracağınız soru belli. “Osmanlıca biliyor musunuz efendim? Ona göre konuşalım…”
Ramazan Bayramınız mübarek olsun…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.