AĞUSTOS 1571 - KIBRIS’IN FETHİ…

A -
A +
Aylardan Ağustos… Yıl 1571 ve Kıbrıs’ın Fethi… Ve tam 445 yıl önce, yine bir ağustos günü, şanlı ordumuzun kutlu bir zafere imza attığı günün yıl dönümü… Kutlu olsun…
Destansı bir hitaptan öte tarihî bir kesitten bu zafere bakmak, hepimiz için güzel bir örnek olacaktır.
Peki, bu zafere giden yol nasıl aşıldı? Kıbrıs’ın fethine sebep olan olay neydi? Kıbrıs neden bu denli önemli? İşte bu sorulara cevap olabilecek nitelikte bir yazı kaleme almak istedim. Kıbrıs’ın fethi sürecinde yaşanan bazı hâdiseleri, muteber kaynaklardan derlediğim bilgiler ışığında sizlere aktarmak istiyorum.
Selim Han, 1569 Haziran ayında, zaferden iki sene önce, İskenderiye yakınlarında Nil teknelerinin yolunu kesen Venedik korsanlarının Müslümanları esir alıp Kıbrıs’ta satmaları olayına çok hiddetlenir. Ve derhal Venedik’e bir elçi göndererek Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti’ne terkini ister. Bu istek Venedik tarafından reddedilir. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, sefer hazırlıklarına başlar.
Aslında, Kıbrıs’ın Osmanlı Devletince fethini mecburi kılan birçok sebep vardır. Şöyle ki; Osmanlı Devleti’ni, hakimiyeti altındaki Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine ulaştıran kara yollarının, uzun, yorucu ve yetersiz olmasına karşılık, Kıbrıs üzerinden bu ülkelere her türlü lojistik destekler daha çabuk, rahat ve ekonomik olarak ulaştırılabilirdi. Fakat Kıbrıs’ın, büyük deniz gücüne sahip Venedik Cumhuriyeti’nin elinde bulunması bu imkânı ortadan kaldırmaktaydı. Ayrıca Kıbrıs veya yakınlarından geçen Osmanlı ticaret ve hacıları taşıyan yolcu gemileri, Akdeniz’de Hıristiyan korsanları tarafından vurularak soyuluyor, Venedik de bu korsanları himaye ediyordu.
Velhâsıl; Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti’ne terkini reddeden Venedik’e karşı İkinci Selim Han, hazırlıkları bitirdikten sonra, Kıbrıs serdarlığına Lala Mustafa Paşa’yı tâyin eder. 15 Mayıs 1570’te ise donanma İstanbul’dan ayrılır. Lala Mustafa Paşa, bütün Avrupa devletlerinin Venedik’e yardım etmelerine rağmen, şiddetli çarpışmalar sonunda 8 Eylül 1570’te Lefkoşa’yı, 1 Ağustos 1571’de de Magosa’yı alarak Kıbrıs’ın fethini tamamlar. Kale Komutanı Bragadino da 4 Ağustos 1571’de 5 maddelik anlaşmayla kaleyi teslim eder.
Diğer yandan, Osmanlı askerinin Kıbrıs’a çıkması esnasında Venedik, bütün Avrupa devletlerinden yardım ister. Bunun üzerine Papa V. Piyer’in yoğun faaliyetleri neticesinde İspanya Kralı II. Filip ve Malta Şövalyeleriyle Venedik arasında bir ittifak kurulur. Bu ittifaka, Toskana, Ceneviz, Savoia ve Ferrara gibi küçük Hıristiyan devletçikleri de katılır. İspanyol Kralı Filip’in kardeşi Don Juan’ın komutasındaki 206 gemiden meydana gelen Haçlı donanması, 6 Ekim 1571’de İnebahtı önlerinde yerlerini alır. Bu arada, Osmanlı harp meclisinde Kılıç Ali Paşa’nın şiddetli muhalefetine rağmen, Kaptan-ı Derya Müezzinzâde Ali Paşa, donanmada cenkçi ve kürekçi noksanlığını göz önünde bulundurmadan, düşmana saldırılması yönünde bir karara varır. 7 Ekim’de başlayan muharebe sonunda, Osmanlı donanması büyük bir yenilgiye uğrar. Sadece sağ kanadı komuta eden Kılıç Ali Paşa, düşmanın sol kanadındaki Malta donanmasını yok edip kayıp vermeden bölgeden çekilir. Ancak bu başarı, Hıristiyanlara hiçbir kâr getirmemiştir. Hıristiyanlar kazandıkları bu zaferin şerefine heykeller dikmekle meşgul iken, bizzat Selim Han’ın emriyle hummalı bir çalışma içine giren Osmanlı tersaneleri, 1571-72 kışı içinde İnebahtı’da kaybettiğinden daha büyük bir donanma vücuda getirerek tam tekmil hazır hale geldi. Müezzinzâde’nin eliyle Kaptan-ı Deryalığa getirilen Kılıç Ali Paşa, 13 Haziran 1572’de büyük bir donanmayla İstanbul’dan hareket etti. İnebahtı’da galip gelmelerine rağmen, donanmaları çok yıpranmış ve bir hayli de asker kaybetmiş olan müttefikler, kendilerini toparlayıp galibiyetin meyvelerini toplamak niyetindeyken, bu müthiş Osmanlı donanmasının Akdeniz’de görünmesi, büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Müttefik donanması, Osmanlı donanmasının karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Netice olarak, ittifaktan ayrılan Venedik, Fransa aracılığıyla barış istedi. 7 Mart 1573’te imzaladığı antlaşma ile Kıbrıs’ın Osmanlı Devleti’ne ait olduğunu kabul etti. Kânûnî devrinden beri vermekte olduğu yıllık 500 duka haraç da, 1500 dukaya çıkarıldı. Ayrıca Kıbrıs Seferinin tazminatı olarak üç senede ödenmek üzere 300 bin duka altını vermeyi taahhüt etti.
Sonrası…
Bundan sonra adaya Anadolu’dan giden Türkler yerleştirildi. 1878’e kadar da Türk idaresinde kaldı. Geçici olarak İngiltere’ye bırakılan Kıbrıs Adası’nda 1959’da bağımsız bir devlet, 1974’ten sonra da adada iki ayrı devlet oldu. Kıbrıs Harekâtı sonrasında ise 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 15 Kasım 1983'de ise Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, Self Determinasyon, yani ‘kendi geleceğini tayin etme’, hakkını kullanarak oy birliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etmiştir.
 
Kelâm- kibar: Allahü teâlâyı an, dilini, başka işlerle uğraşmaktan koru. Nefsini hesaba çek. ilme yapış ve edebi muhafaza et. Merhamet sahibi ve yumuşak ol. Allahü teâlâyı unutturacak her şeyden uzak dur. Bir kimsenin, Allahü teâlâya olan sevgisinin gerçek olup olmadığının alâmeti, kendisinde deniz misâli cömertlik, güneş misâli şefkat ve toprak misâli tevâzu gibi üç hasletin bulunmasıdır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.