Abdülhamîd Hân-ı Sânî…

A -
A +
II. Abdülhamid Hân’a son zamanlarda atfedilen yersiz, hayâsız, mesnetsiz ve dahi ahlâksız tutuma karşı sessiz kalamaz idim. Karınca misali, biz ceddimizin yanındayız efendiler.
Nasıl mı?
Şöyle ki…
Sultan Abdülhamid Han, devleti, milleti, otuz bir sene, Allahü teâlânın emirlerine göre, adaletle idare etti. Millet, sulh, bolluk, ucuzluk, rahat ve huzur içinde yaşadı.
Her vilayette mektepler, hastaneler, yollar, çeşmeler, Viyana’dan başka bir yerde eşi bulunmayan modern bir tıp fakültesi yaptırdı. 1876'da Mektebi Mülkiyeyi yaptırdı. 1879’da bir müze yaptırdı. 1880’de hukuk mektebi ve divan-ı muhasebatı (Sayıştay) kurdu ve Beyoğlu kadın hastanesini yaptırdı. 1882’de güzel sanatlar akademisi, 1883’de yüksek ticaret mektebi, 1884’de yüksek mühendis mektebi ve yatılı kız lisesi açıldı. 1886’da Terkos suyunu İstanbul’a getirtti ve mülkiye lisesini açtı. 
1888'de Alman imparatoru İstanbul’a gelip, Sultanahmet Meydanı'nda Alman çeşmesi yapıldı. 1890’da Bursa’da ipekçilik mektebini yaptırdı. 1891’de Halkalı ziraat ve baytar mektebi ve Kağıthane’de bir poligon kurdurdu. 1892’de Bursa demir yolunu ve Aşiret mektebini yaptırdı. 1893’de Üsküdar lisesi ve Rüştiyye mektepleri ve yeni postane binası ve Osmanlı bankası ile Reji binalarını ve (Yafa-Kudüs) demiryolu ile Ankara demiryolu yapıldı. Yine 1893'de Hamidiyye kâğıt fabrikası, Kadıköy havagazı fabrikası ve Beyrut limanı rıhtımını yaptırdı. 1894’de Osmanlı sigorta şirketi ve Küçüksu barajı ve (Manastır-Selanik) demir yolu yapıldı. 
1895’de (Şam-Horan) demir yolu ve (Eskişehir-Kütahya) demir yolu yapıldı. Yine 1895’de Hamidiyye yüksek ticaret mektebi ve (Galata-Tophane) rıhtımı, Dolmabahçe saat kulesi yapıldı. 1896’da (Beyrut-Şam) demiryolu, Darülaceze binası, mum fabrikası, (Afyon-Konya) demiryolu, Sakız limanı rıhtımı, şimdiki İstanbul lisesi binası, (İstanbul-Selanik) demir yolu yapıldı. Ereğli kömür ocakları çalıştırıldı. 1897’de Tuna Nehri'nde Demirkapı kanalını, Kapalıçarşı tamirini yaptırdı. 
1896 Yunan zaferini kazandı. Akıl hastanesini yaptırdı. 1899’da Şişli’de Hamidiyye Etfal hastanesini yaptırdı. 1900’de Medine-i Münevvere’ye kadar telgraf hattı yaptırdı. 1902’de Hamidiyye Hicaz demir yolu Zerkaya kadar işledi. Kâğıthane'deki Hamidiyye suyu yapıldı. Yeni balıkhane, Haydarpaşa rıhtımı, maden arama mektebi, Şam’da tıbbiyye-i mülkiye yapıldı. Haydarpaşa’da askerî tıbbiyye mektebi şahanesi 1903’de açıldı. 1904’de dilsiz ve sağırlar mektebi açıldı. Yine 1904’de Bingazi’ye telgraf hattı yapıldı. 1905’de (İstanbul-Köstence) kablosu döşendi. Haydarpaşa istasyonu binası yapıldı. Beşiktaş tepesindeki Yıldız Sarayı'nı ve önündeki camii yaptırdı... 
Velhasıl Avrupa’da yapılan yeniliklerin hepsini en modern şekilde yurdumuzda yaptırdı. Ne yazık ki, 1909’da tahttan indirilince, bütün bu ilerlemeler durdu ve memleket kana boyandı. Abdülhamid Han, (İstanbul-Eskişehir-Ankara) ve (Eskişehir-Adana-Bağdat) ve (Adana-Şam-Medine) demir yollarını yaptırdığı zaman, başka memleketlerde bu kadar demir yolu yoktu.
Din bilgileri, fen ve edebiyat üzerinde çok kitap bastırdı. Köylere kadar kurslar açtırdı. Parasız kitaplar gönderdi. Savaş gücünü kaybetmiş olan eski gemileri Haliç’e çekip, Avrupa’da yeni yapılan üstün evsaflı kruvazörler, zırhlılar ile donanmayı kuvvetlendirdi. Askeri, subayı öyle şerefli olmuştu ki, bir kahve önünden bir binbaşı geçerken, kahvede oturanlar ayağa kalkarak saygı gösterirlerdi. Öyle bereket vardı ki, bir binbaşının evinde pişen yemekten, bir mahalle fakirlerinin karnı doyardı. Bütün millet, sivil, asker, herkes birbirini çok severdi. Yalnız 1896 yılında, Yunan isyanı oldu. Ethem Paşa kumandasında gönderdiği askeri, kendisi saraydan idare ediyordu. Askeri yirmi dört saatte Termopil geçidini aşıp, Atina’ya girdi. Bütün Avrupa kumandanları buna şaşırdı. Çünkü, Alman kurmayları, Osmanlı ordusu, Termopil’i altı ayda geçemez diye rapor vermişti.
İkinci Abdülhamid Han'ın güzel ahlakını, dine olan bağlılığını, edep ve hayâsının derecesini, aklını, ilmini, adaletini, millet için durmadan çalıştığını, hiç can yakmadığını, düşmanlarına bile iyilik ettiğini anlamak isteyenlere, (Mabeyn Başkatibi) Esad Bey'in “Hâtırat-ı Abdülhamîd Hân-ı Sânî” kitabını okumalarını tavsiye ediyorum. 
Biz, Abdülhamid Hân’ı böyle biliyoruz… Bilmeyenlere de bildiriyoruz. Kulakları olup da duymayanlar, gözleri olup da görmeyenler yazımıza baksınlar. İnsafla ve art niyetten uzak bu aktardıklarımı okurlarsa hak vereceklerdir. Yoksa… Yapacak bi’şey de yoktur. Zira, kişi; karakterini ve kötü niyetini, gocunduğu fıkradan belli eder dostlar…
Vesselâm…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.