Adaletin bu mu dünya

A -
A +

Siyonistler 1994 yılında El Halil Camiinde namaz kılan müminleri kurşunlar, 42 cana kıyarlar. Mescid güvenlik sebebiyle kapatılır. 9 ay sonra açılınca bakarlar ki üçte ikisi havra.

lışılagelmiş bir usuldür, Kurban bayramlarında genellikle İbrahim Aleyhisselâm ile İsmail Aleyhisselâmın menkıbeleri anlatılır. Resimler Mina ya da Cemerat'tan (şeytan taşlamadan) seçilir konur sayfaya...

Dilerseniz bu sene İbrahim Aleyhisselamın izlerini kendi adıyla anılan beldede arayalım "El Halil'de!" 


El Halil Kudüs'ün 35 km kadar güneyinde yer alıyor, rakımı 931, suyu bol, havası mülayim. Otobüsün camından bağları bahçeleri seyrediyorsunuz, nasıl zeytinlik gözünüzün alabildiğine uzanıyor...

Yol boylarına kurulan tezgâhlarda hurma hevenkleri, üzüm salkımları, şeftali kasaları, incir sepetleri gülümsüyor.  

Şehrin nüfusu takriben 120 bin ve tamamı Müslüman. Mukimleri sanatkâr insanlar, bilhassa cam işçiliğindeki maharetleri ile tanınıyor, okumayı seviyorlar. El Halil'de iki Filistin üniversitesi var, pırıl pırıl gençler yetişiyor.

DOSTLAR ARASINDA

"Halil" bildiğiniz üzere "dost" demek. Halilurrahman (Allah'ın dostu) Medinetu'l-Halil de (Allah'ın dostunun şehri)...

Mübarek, adı gibi dostça karşılıyor. Sanki doğma büyüme buralıyız, hiç yabancı gelmiyor. El Halil'de sadece İbrahim Aleyhisselam değil menkıbeleri ile büyüdüğümüz Hazret-i İshak, Hazret-i Yakup, Hazret-i Yusuf gibi nebilerin de (aleyhisselatü vesselam) kabir ya da makamları (doğrusunu Allah bilir) bulunuyor.

Dahası İbrahim aleyhisselamın hanımı Sare ve İshak aleyhisselâmın zevcesi Refika, Yusuf aleyhisselâmın annesi Rahil validelerimiz de bu mescidde medfunlar.

Kudüs'ten yola çıktıktan sonra, yarım saat, 45 dakika içinde El Halile varıyorsunuz ama şehre girebilecek misiniz acaba?

Bekleyin bakalım nizamiyedekilerin gönlü olacak da.


Aynı şekilde içerideki kardeşlerimizi de dışarı çıkarmıyorlar. Batı Şeria şehirleri yüksek duvarlarla, elektrikli tellerle kuşatılmış. Çelik ve beton karışımı gözetleme kuleleri kuş uçurtmuyor. Yaklaşık 18 yıldır Müslümanlar açık hava hapishanelerinde mahkûm hayatı yaşıyor. Evet, şehir kapısından çevrilebilir, bir ömür hasretini çektiğiniz peygamberleri ziyaret edemeden dönebilirsiniz. İşgalcinin iki dudağına bakıyorsunuz, yok dedi mi bitti, giremezsiniz bir daha. Sabredin yıllar geçsin, artık bir başka bahara. 

Kontrol noktasında heyecanımız dorukta. Şoförümüz "turist murist" bir şeyler diyor da barikat kalkıyor. Ohhh Elhamdülillah!

Ama şehre girmeniz mübarek mekânı ziyaret edeceğiniz mânâsına gelmiyor. Sizi mescidin kapısında yine bir karakol karşılıyor, askerlerin kafalarında miğferler, üzerlerinde kurşun geçirmez yelekler, gözlerinde kara kara gözlükler. Hakikaten ağır silahlarla donanmışlar, hani tanksavarın nerde desen onu bile çıkaracaklar. Çok ciddi görünüyor, yüzümüze şüpheyle bakıyorlar. Neyse ki çavuşun gönlü oluyor, elinin tersiyle "tamam girsinler" işareti yapıyor. İstese bahane bulabilir, zorluk çıkarabilir.  Kime ne diyeceksin, şikâyet edeceğiniz bir merci bulunmuyor.

Şükürler olsun takılmıyoruz, ha aranıyoruz,  izleniyoruz,  X-ray cihazlarından geçiriliyoruz o başka.

El Halil Camii son taşına kadar bir İslam eseri. Kubbesiyle minaresiyle avlusuyla ben Müslümanım diye bağırıyor. Dantel gibi işlenen kündekâri minberde tek bir çivi bulunmuyor. Ustası Halepli bir marangoz, bir eşi de Mescid-i Aksa'da. Özene bezene yaparken sormuşlar "bu minber nereye usta?"

Mescid-i Aksa'ya!

El Aksa haçlıların elinde ama?

Olsun bir yiğit çıkar, yerine koyar!

Selahaddin Eyyubi 5-6 yaşındadır daha!

Girişte Sare validemizin kabrini ziyaret ediyoruz, mescidin içinde ikiz denilecek kadar birbirine benzeyen iki türbe. Kıbleye dönünce sağdakinin İshak aleyhisselam'a, soldakinin ise hanımı Refika validemize ait olduğunu söylüyorlar.


Allahü teâlânın "Halilim" buyurduğu Hazret-i İbrahim ise bir başka kubbe altında. Giriyoruz, yan taraftan yüksek perdeden (ama bayağı yüksek) İbranice sesler geliyor. Şöyle huzur ile bir Fatiha-ı şerif okutmuyorlar insana.

Diyeceksiniz ki camide ne işleri var?

Cami ha! O eskidendi. Şimdi binanın üçte ikisi havra.

Nasıl olabilir, kim kimin ibadethanesini işgal edebilir demeyin. Vaziyet ortada. Bu noktaya nasıl gelindi onu da anlatalım okuyucularımıza.

DEVLET ELİYLE KATLİAM

Hicri 1414.

Mübarek Ramazan, günlerden cuma.

El Halil mescidinin kapısında genellikle 11 asker olur. O gün 5 tanedir. 6'sı yoktur, ihtimal birazdan olacakların yükünü omuzlamak istemiyor, uzak duruyorlar.  Müezzin sabah namazı için kamet okurken ellerinde silah, kulaklarında kulaklıklarla iki Yahudi görünüyor kapıda, nasıl olsa askerler var diye ciddiye almıyorlar. Cemaat birinci rekatın secdesine kapanınca bunlar ateş etmeye başlıyor. Biri tetiğe asılıyor diğeri hızlı hızlı boşalan şarjörleri doldurup uzatıyor arkadaşına. El Halil'in yiğit gençlerinden Selim İdris ve Nemir Mücâhid canları pahasına üstlerine yürüyor canileri etkisiz hale getirmeyi başarıyor. İkisi de şehit düşüyor bu arada.

Silah sesi kesilince askerler koşarak geliyor, canıyla uğraşan cemaatin üzerine göz yaşartıcı bombalar atıyorlar. Düşünün yaralısın, dermansızsın, nefesin kesilsin diye dumana boğuyor.

Dışarı çıkmayı başaranlar da bizzat İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutuluyor. Ki Râci Gays ve on yaşındaki Kefâh Merka burada şehadete ulaşıyor.

Kurşunlara rağmen yaralıları hastaneye yetiştiriyorlar. Bu sefer kan vermek için acile koşan halka ateş açılıyor. Katiller çatılarda yuvalanmış. Güçlü suikast silahları ile ya kafadan vuruyor, ya kalbe nişan alıyorlar. Nitekim 20 yaralıdan dördü kurtarılamıyor. Yetmiyor, şehitlerini defneden acılı halkı da hedef alıyor, kabristanı kana boyuyorlar.

İşgal yönetimi 29'u camide 42 Müslümanın şehit olduğu ve 300'e yakın kardeşimizin yaralandığı katliamı hafife alıyor. "Goldstein adlı bir dengesizin işi" deyip aradan sıyrılmaya çalışıyor. O gün El Halil Camii "güvenlik nedeniyle" kapatılıyor. 9 ay sonra açıldığında ne görseler? Caminin üçte ikisini sinagog yapmışlar, Hazret-i Yakup, Hazret-i Yusuf ve Rahil validemize ait makamlara Müslümanlar giremiyor.

Kabul edilemez bir durum, siz bir sinagogu işgal edin bakalım neler oluyor?

TAŞ?OLSA?ÇATLAR

El Halil, dar sokakları, kafesli evleri ile klasik bir Arap şehri, anladığım kadarıyla durumları sıkıntılı, dükkânlar kepenk indirmiş, el kadar çocuklar ıvır zıvır satabilmek için paralanıyor.

Şehirde sadece 400 militan Siyonist var. Bunlar mükemmel villalara yerleştirilmiş, parklar, palmiyeler fıskiyeler arasında Florida hayatı yaşıyorlar. Alayı silahlı, bellerindeki tabancaları âdeta gözünüze sokuyorlar.  

Onları koruma bahanesiyle de binlerce İsrail askeri ortalıkta dolanıyor.

Allah kimseye böyle zulüm yaşatmasın, adam tapulu evinize çörekleniyor. Silah çekiyor, tehdit ediyor. Müzik çalıyor, çöp atıyor akla gelen her türlü pisliği yapıyor. Şikâyet mi dediniz? Karakola giren bir daha çıkamıyor?

Diyelim bir yıl çalıştın üzüm yetiştirdin tam bağ bozumunda uzaktan kumandalı bir buldozer geliyor, çatır çatır dalları eziyor. Haydi o vartayı da atlattın, mahsulü toplayıp pazara getirmeyi başardın. Üzümü iki şekele mal ettin üçe beşe verecek para kazanacaksın. Evinin eksiğini gediğini alacak çocuk okutacaksın. Aaa bi bakıyorsun devlet destekli bir Yahudi "yaklaş vatandaş üzüm bir şekele" diye bağırıyor. Maksat para değil, yıldırmak, bıktırmak. Ama Müslümanlar havlu atmıyor, emekleri buhar olsa da yine ekiyor, yine biçiyor.

El Halil'in şehrinin etrafı şantiye gibi. Vinçlerden gökyüzü görünmüyor, asfaltta filo filo mikserler koşuşturuyor, tabakhaneye beton yetiştiriyorlar.

BM, AB, ABD yapma diyor, Siyonist umursamıyor.

Yahudi yerleşim birimlerinin hükümete bir maliyeti yok. Filistinlilerin topraklarını, vakıf arazilerini işgal ediyor, kuruş vermiyorlar nasıl olsa.

Ya Rabbi bir Selahaddin daha.

N'olur, sevdiklerinin hatırına!


SIRA?AKSA'DA?MI?

Siyonistler, 1994'te El Halil?Camii'ne kanla gözyaşıyla el koydular. Bu Mescid-i Aksa'nın provasıydı, şimdi düğmeye bastılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.