Aslında ilk arabamız Nobel'di

A -
A +
Otomobilde bizimle yola çıkan Kore uçtu, Çin, Hindistan, İran, Malezya, Romanya marka sahibi oldular. Dünya'ya otomobil satan Türkiye bu eşiği aşmak zorunda...
Yaşı 60 civarında seyreden okuyucularımız iyi hatırlar. Yerli Malı haftalarında mektebe üzüm, incir, fındık getirir, "arpa da buğday çeç olur" diye şarkılar söylerdik haykıra haykıra.
Söz ekonomiden açıldı mı Etibank, Demirbank, Denizbank, Sümerbank, Şekerbank, Tütünbank, Pamukbank gelirdi aklımıza.

Tekel, Paşabahçe, Beykoz kundura... Neyimiz vardı ki başka?
Oysa Fordlar, Şevroleler, Pleymutlar salına salına dolanırdı yollarımızda.
Alem aya, biz yaya!
Mehmet Üretmen yeni yeni çivi üretmiş "horozlu alameti farikasıyla" dağıtmıştı nalburlara. Ama toplu iğne bile yapamıyorduk daha. Ona da bir babayiğit nokta koydu, "atlı" markası ile yerini aldı bakkal raflarında.  
Otomobil dendiğin de omuzlar sallanır "oho ooo" denirdi alayla. "Bizim çok ekmek yememiz lazım daha."
Eskişehirli Devrim, sanayii değil siyaset malzemesiydi. Rahmetli Menderesi sallandıran ihtilalciler maymuna bak deyip gözümüzü boyayacaklardı güya. Ve orada bitecekti, 29 Ekim şovundan sonra çekilecekti garaja.  Seri üretimi düşünülmemişti, bir parmak bal çalınacaktı ağzımıza.
Sabah akşam "Kızıl Sultana" sövenler Devrim'i, Abdülhamid Handan (Cennetmekân) yadigâr Cer Atölyesinde yapabilmişlerdi o başka. Demek büyük konuşmayacakmışsın işte böyle düşersin ocağına.

TOPLA DA GEL
 Otomobil sahilleri henüz sisli iken ağır vasıta sektörü ağır ağır çıktı yola. Bursalı kaportacılar cesaretle kamyon doğradılar, koltuk döşeme yakıştırdılar burunlu vasıtalara.
Otosan 1960'da Ford Consul ve Thames ile siftah etti. Ertesi yıl Thames Trader kaptıkaçtılar yanaştı duraklara. 1965 üretilen D1210 kamyonlar da hayli tutuldular.
 Genoto "Bedford",  TOE "İnternational Harvester", Chrıysler Sanayii  "Dodge, Desoto, Fargo", Otoyol "Fiat", Verdi "Bussing" markasıyla girdi pazara. İzmirli BMC, Leyland, Austin, Morris ile kalmadı Yavuz ile kendi çizgisini oturttu sonunda.

VIZZT MAGIRUS GEÇTİ
Ünver Karoseri tarafından montajı yapılan Magırus-Deutz'lar "Jet Turizm" yazıhanesinin önüne çekildiğinde yeni bir devir başlamıştı âdeta. Arkada motor, yastık süspansiyon, havalı soğutma... Bunlar bile inkılaptı başlı başına. Gazanfer Bilge, Kamil Koç, Varan, Atan Kardeşler, Gülhan, Mustafa Dağıstanlı ve Fındıklı Toros girdiler sıraya.
Elbette motor, şanzıman, diferansiyel Almanya'dan geliyordu. Yine de heyecan vericiydi, bir yerlerden başlanmalıydı di mi ama?
Çok geçmeden Otomarsan Mercedes ile MANAŞ ise MAN ile katıldı kervana... Sonrasını biliyorsunuz BMC, Otokar, Güleryüz, Dörteller, Tezeller ve Mitsubishi ile yola çıkan TEMSA...  
Bugün Türkiye otobüs sektöründe dünyanın doruklarında...

KURTLAR SOFRASI
O yıllarda otomobil üreteceğim diyen adamın gözü kara olmalıydı, Alemin kralı Detroitlilerdi ve çöplüklerinde horoz istemiyorlardı asla.
Türk Otomotiv (TOE) bir ara Triumph lisansıyla Zafer adlı binek otomobile niyetlendi ise de baskıya dayanamadılar.
Derken OYAK, Volvo ile el sıkıştı, onun da tekerine çomak soktular.
Türkiye'de seri üretime geçen ilk yerli otomobilin Anadol olduğu sanılır. Hâlbuki bu unvan "Nobel 200" adlı bir üç tekerleklinin hakkıdır arşivlere bakılırsa.
Nobel, İngiltere, Almanya, Hollanda, Yunanistan, Hindistan, Şili ve Güney Afrika'da da üretilen halk arabasıydı, küçüktü, az yakıyordu, yani şansı vardı o yıllarda.
 
YOK KEÇİLER YEMİŞ DE...
 Tasarımını İngiliz Reliant'ın yaptığı Anadol da yerli çizgiler taşımıyordu. Fiberglas kaportası alaya alınsa da mantıklı bir malzemeydi  aslında. Hafifti, tamiri kolaydı, çürümezdi, paslanmazdı. Ağır darbelerde patlar dağılır, lakin akordeon olup yolcuyu sıkıştırmazdı.
Tamam konforsuzdu, hantaldı, Ford Certina'dan aparılan 1200 cc'lik Kent motor cürmünden çok yakardı. Estetik zaafları vardı sonra, direksiyon bilek ister, kontrol tablosu göz okşamaz, kapı kaput oturmaz, fitiller sarkardı.
Ah "eliniz mahkûm alacaksınız" havasına girilmese de, azıcık ciddiye alınsa. Belki yerli markamız olmuştu bile, aranmıyorduk şu anda.
Nitekim Anadol ile yola çıkan Hyundai'nin geldiği yer ortada.
Murat 124 ve Renault 12 de çok sevildi. Anadolu'ya yayıldılar bir anda. İçten pazarlıklılar onları da alaya aldı, istihza ile baktılar.
Her ikisi de yerli oranlarını artırdı ve gün geldi kaliteye oynadılar.
Sonrasını biliyorsunuz işte, Ford ticari araca yöneldi, Honda, Hyundai, Toyota (ve bir ara Opel) umduklarını buldular fazlasıyla.

Yerliler ne kadar yerli?
Bilinen şeydir ecnebiler bir ülkeye girmeden önce yana yakıla yoldaş arar. Yerli ortağı kullanıp arsa, bina, bayii ve servis ağı meselesini hallederler kolayca. Ne zaman ki düze çıkıldı, sermaye artırımına gider, hisseleri toplamaya başlarlar.
Bunu vefasızlık gibi görmeyin, ticarette duyguların yeri yoktur, büyük balık küçük balığı yutar.
İhracatta ilk sıraya oturan Türk otomobil sanayi göğsümüzü kabartıyor. İyi de sermayenin ne kadarı bizim? Dilerseniz bir bakalım rakamlara:
ELİNİ KAPTIRAN KOLUNU
Yabancı ortaklar teknoloji getiriyor pazar açıyor ancak sürekli sermaye artırımına gidiyor ve hisseleri ele geçiriyorlar. 
 Toyota rahmetli Sakıp ve Özdemir Sabancı'yı heyecanlandıran bir markadır...
İşe distribütörlük ile başlar, bilahare 350 milyon dolara mal olan dev gibi bir tesis kurarlar. İlk Toyota banttan inip yollara çıktığında çocuklar gibi mutludurlar.
1995 yılında 21 bin küsur Corolla üretilir, sonraki yıllarda bir durgunluk yaşanır. Otomobilciler böyle krizlere alışıktır ama Sabancılar sabredemez hisseleri devredip kayarlar başka alana.
Şu an hisselerinin %90'ı Toyota Motor Europe, %10'u ise Mitsui & Co. Ltd. şirketine ait. Adapazarı tesisleri Avrupa'daki en önemli üstlerinden biri... Âdeta Reşat altını... Para yetmez şu anda.
Anadolu Grubu Japon Honda'yı Türkiye'ye getirebilmek için büyük çaba sarf eder, âdeta gül döşer yollarına. 1998'de seri üretim başlar, 4 yıl içinde hisselerin % 100'ü geçer Japonlara.
Isuzu da ise yoğurdu üfler, hisse ekseriyetini kaptırmazlar.
Hyundai Assan'da Kibar Holding ile Koreliler % 50, % 50 başlar. Bilahare Koreliler sermaye artırımına gider, önce hisselerin % 70'ini bilahare % 85'ini ele alırlar.

MERCEDES BENZ (% 23) TÜRK 
Mercedes-Benz Türk A.Ş.'nin hikâyesi taaa 1967'ye uzanır. Üç ortak, Mengerler, Has otomotiv ve Mercedes Benz AG, Otomarsan'ı kurarlar. Derken Koluman ve Suudi ortaklar katılır aralarına.
1986 Aksaray Kamyon Fabrikası, 1995 yılında Hoşdere tesisleri faaliyete geçer. Mercedes gerek kamyon gerek otobüs piyasasında daima başa oynar. Kazanır kazandırır ama nedense sermaye Almanlara kayar (% 67).
MAN TÜRKİYE  % 99.99 ALMAN 
 Tevfik Ercan'ın gayretleri ile kurulan MANAŞ, 29 Mayıs 1967'de ilk vasıtasını (520 H) çıkarır yollara. Firma 1968 yılında otobüse girer (535), 1980'de ihracata soyunurlar. İlerleyen yıllarda MAN Truck & MANAŞ hisselerini toplamaya başlar ve 2002'de % 99,9'a ulaşır. Şirketin adı "MAN Türkiye A.Ş." olarak değiştirildiğinde Türk hissesi binde bir oranında kalmıştır ancak.
OYAK ÇAPRAZ HİSSE
İlk Renault otomobil 1971 yılında Bursa fabrikasından çıkar. Yılda 20.000 otomobil yapar. Mayıs 1993'te Oyak ve Oyak Sigorta'nın payı yüzde 80 olurken, Regie Renault (Renault S.A) % 20 hisse alır. Şu an Fransız Renault'un Oyak- Mais'te % 51 ve % 49 oranında çapraz payı var.
KOÇ DİK DURDU
 Koç grubu yabancılarla dengeli işler yapmayı başarır, girdiği işlerden ceketini alıp çıkmaz. Tofaş'ta Fiat Auto S.p.A ve Koç Holding hisseleri eşittir (% 37 küsur) kalanı diğer ortaklarda.
Otosan'da ise Koç Grubunun ve Ford Motor Company'nin payı % 41.04. Kalan hisseler ise halka arz edilmiş durumda.
YERLİ MARKA NİYE LAZIM?
 Evet yabancılar teknoloji getirir, pazar açar ama dahasını da istersen marka olmalısın mutlaka.
Türkiye Hidrojen enerjisi hususunda birçok ülkenin önünde. Ancak kendi markamız olmadığı için "UNİDO-ICHET Türkiye" projelerini geçiremiyor hayata. Elin oğlu kendi merkezlerinde hummalı çalışmalar yaparken, Türklerin böyle bir faaliyet içine girmesini istemiyor zira. 
Önümüzdeki yıllarda pil teknolojisi konuşulacak, bu alana hakim olan öne çıkacak. Yarış şimdiden başladı bile, menziller adım adım artmakta.
Türk pilcileri de Ar-Ge'ye ciddi kaynaklar aktarıyor aktarmasına da... Nerede deneyeceksin? 
Kendi araban olmayınca.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.