AT BİNENİN CİRİT ATANIN

A -
A +

Erzurum’dayız, kar, kış, kayak, Oltu taşı, cağ kebap, kadayıf dolma…
Bunlar güzel de, ya başka?
Şampiyon bir cirit takımımız var diyorlar istersen tanıştırabiliriz onlarla!
Tamam gidelim, ne çıkarsa bahtımıza…
Kombina’ya doğru uzanıyoruz, buralar ne olmuş böyle, geniş cadde, düzgün bina, hâzâ semt-i mutena!
Et ve Süt Kurumunun metruk binalarına yöneliyoruz, eski yemekhaneyi ahır yapmışlar baştan başa.
Odanın birine ot minderleri yaslamış, şilteleri yaymışlar. Çay hazır olmalı, semaver kokusu geliyor burnuma.  
Bir örnek giyinmiş 8-10 genç bardakları dolduruyor hürmetle servis yapıyorlar. Çok edepliler, girip çıkarken düğme ilikliyorlar âdeta.
¥ Peki ya ciritçiler?
-İşte ya karşında.
Ben ciritçi deyince şakakları ağarmış ustalar bekliyorum, pala bıyıklı kara yağız civanlar. Bunlar tıfıl be ağam, omuzları oturmamış daha.
Başkan Yakup Pak atadan ciritçi. Babası dedesi de iz bırakmış zamanında. İlk 974’te başlamış ki on dördündeymiş daha. Attan inse de ciriti bırakamamış, anlatacağı çok şey varmış çocuklara.
“Bakın beyim” diyor “bu gençler Türkiye Şampiyonu. Okuldan çıktıkları gibi buraya koşarlar. Atlarının bakımlarını yaparlar.
¥ Bakım derken?
-Bennem, ayaklarını yıkar, tımar eder, yelelerini tararlar. Biz rengine uyan bir ad takarız atlara, nebilym kır, doru, ala.
¥ İyi de atın haberi var mı acaba?
-Tahmin ettiğin gibi, isim işini ciddiye almaz. Seni zaten ayağının sesinden tanırlar, çağırmana gerek kalmaz. Mümkün mü bir gün görmeyesin, giriverir rüyana.
¥ At cirit oynayacağı günü bilir mi?
-Hem de nasıl, yemez, içmez, kapıda bekler sabırla.
ESKİDEN PUAN MI VARDI?
 Eskiden takım filan yoktu, düğün dernek oldu mu çıkıp oynardık. Sen o yanna ben bu yanna. Puan pek de umurumuzda değildi, yeter ki seyredenler keyf alsınlar. Derken Erzurum’un ova köyleri takım kurmaya başladılar. Şu an 40 kulüp var ve düzenli antrenman yapıyorlar. Diyelim köyünüz 35 hane 100 at olurdu en azından. Artık at besleyen kalmadı, yerlilerin nesli kesilirse şaşma. N’ebiliym hipodromlardan almak kolayımıza geliyor. Eğer bir at yarışlarda kendini gösteremezse gözden düşüyor, onlara yaramayan bize yarıyor. Özellikle Arap atlarını seçiyoruz, İngiliz’in atı da kendi gibi, durmaz, dönmez ne yapacağı belli olmaz. Araplar uysaldır, sokulgandır, söz dinler, binicisini yormaz. Dur de dursun, dön de dönsün, gözüne bakar âdeta.
Ciritte hasım acımadan sıkıştırılır, velev ki baban, dayın, emmin bile olsa. Ama merhamet de doruktadır, düşünün rakibini bağışlayana puan veren başka bir spor dalı yoktur dünyada.
İki at boyu mesafeden vurursan da 4 puan, affedersen yine 4 puan.
Cirit bilek işi değildir, bakarsın dal gibi çocuk 50 metre atar. İyi bir cirit atı hareketinizi takip eder, değnek elinizden çıktı mı döner girer alaya.
Hacı Bahaeddin diye bir arkadaşımız var, devre olmuş dinleniyor. Atı bir çocuğa bırakmış soluklanıyor kuytuda. O sıra biri cirit atar gibi hareket yapıyor, at çocuğun elinden kurtuluyor, koşup karşı alayda yerini alıyor. Üstünde binici olsa da yapacağı o, demek işi kapmış kendi başına oynuyor.
2005’ti sanırım, Türkiye Şampiyonasına gitmişiz. Adı bende kalsın bir arkadaşımız var, kara ciridi iyi oynar ama puanla işi olmaz. Ankara TMO ile karşılaşıyoruz, 4 puan öndeyiz, son dakika. O zamanlar vuruşlar 6 puan. Bizim cıva gibi bir arkadaşımız var, onu çıkaracağız gidip gelene kadar süreyi dolduracak.
Dememize kalmadı bizimki fırladı aradan. Gitti ciritini kullandı, TMO bırakmış zaten, peşine adam bile çıkarmadılar. Maçı aldık sandı orta çizgiyi geçince dizginleri kıstı, üç el deriz hop hop hop atını oynatıyor, seyircileri selamlıyor.
TMO ciritçilerinden Ağa Paşa, bizimkinin gafletini sezdi, belki 60 metreden bir cirit attı tam iki dalının ortasına.
Dört sayı öndeydik altı aldılar, maç gitti onlara. Diyeceğim o ki eskiler keyfine oynarlardı, kazanmış kaybetmiş aldırmazlar. Şimdi hepsi okumuş çocuklar, ölçüp biçip çıkıyor, strateji üzerine kafa yoruyor.
¥ Diyelim İstanbul’da müsabakanız var, siz otobüse binip gittiniz, ya hayvanlar?
-Hayvanları da kamyona atıyoruz. Eskiden daha zahmetliydi, şimdi vasıtalar da güzelleşti yollar da. Ama yine de yorgunluk oluyor. Diyelim Uşaklı arkadaşlar 8 saatte geliyor, bizimki 24 saati aşıyor. Son Türkiye Şampiyonasına giderken tır tuttuk, yay yok, makas yok, hava yastıkları sallamıyor. Kağıthane’de parkın köşesini gösterdiler, sıkıştık sığındık âdeta. Ahır bulasın ne mümkün, garipler sabahladı ayakta.
¥ At ayakta uyurmuş doğru mu?
-Büyüklerimiz erkek atın yatanı, kısrağın ayakta duranı makbul derlerdi. Cirit yorucu tabii hayvan sere serpe uzanıyor bir süre sonra. Üç gün peş peşe oynayınca derman mı kalıyor.
 ÖLÜMÜ ARPADAN OLSUN
 Tamam 5 bin lira verir bir at alırsın, lakin yılda 10 bin lira yer ayrıca. Bunları Hipodromda fındıkla, fıstıkla, üzümle, dutla besliyorlar. Biz arpa verebiliyoruz anca. Bazen saman, yonca, korunga...
¥ Devlet desteği yok mu? 
-Hayır herkes kendi imkânlarıyla ayakta duruyor. 
¥ Bu çocuklara kim sahip çıkıyor? 
-Babaları. Mütevazı aile bütçelerinden ne ayırıyorlarsa. Cirit bahanesi ile Almanya, Dubai, Katar ve Yunanistan’a gittiler, gösteri maçları yaptılar. Çok ilgi gördüler, gazetelere çıktılar. Bayrağımızı dalgalandırıyor adımızı duyuruyorlar.
¥ Cirit can acıtır mı?
-Eskiden ciritleri kendimiz yapardık ağaçtan. Boyu 110 cm olur, kalınlığı beş santim civarında. Biri bana cirit vurmuştu, dağılmıştım âdeta. Sordum kimdi o? Filanca! Nasıl bir dizginaşırı attıysam, adam havalandı at çıktı gitti altından. Cirit yedin mi kesin izi kalırdı. Muzaffere de çok vurmuşam anlatsana.
-Alayda bekliyordum, sessizce gelmiş çıkıverdi bir anda. Cirit boşluğuma nasıl değdi, nefesim gitti geldi. Şakası yok ölür mü ölür insan. Öbür hafta ben onu arıyorum hesabını soracam. Aynı cirit aynı yere inmez mi haydi bir daha. Mosmor bere, nefes aldırmıyor. Köyde de pancarımız var çalışamıyorum. Dirgen elimde ama kaldırmak ne mümkün, bıçak gibi batıyor. Şimdiki ciritler naylon, hem hafifledi hem de kauçuk koydular ucuna. 
AT BİNENİN  CİRİT  ATANIN

  AT SAHİBİNE GÖRE
 Yakup Başkan devam ediyor: Bu şampiyonada seri başı yoktu, koydular torbaya çalkaladılar, artık kime ne çıkarsa. Çektim Türkiye’nin en iyi takımları. Dördü Erzurumlu, iyi tanıyoruz yıllardır başa oynuyorlar. Bana boşuna gitme dediler, şansını zorlama. Şu gencecik çocuklarla yıkılmayan kaleleri yıktık, kaldık sona.
Finalde Uşak’la karşılaştık. Çok diri bir ekip, milli takım kursam çoğunu alırım kadroya. Mesela Abalı Hasan diye bir oyuncuları var 80 metreden attığını vuruyor. Çok dua ettik, Allah-ü teâlâ yardımcımız oldu, çıktık yüzümüzün akıyla. Fert fert baksan onlar daha tecrübeli ama biz takım oyunu oynadık. Disiplini bozmadık. Ekip söz dinlesin kazanır. Oyunu yerdeki daha iyi okur zira. Bir de “benem demeyeceksen” boynun bükeceksin, kibre kapılmayacaksın asla.  

AT BİNENİN  CİRİT  ATANIN

TEVEKKELTÜ-ALALLAH
 Ve gidiyoruz Ilıca’ya. Korkut Ata Spor kulübünün okçuları meydana çıkmışlar, dört nala giden attan yağdırıyorlar putaya.
Muhammet Reşat kardeşimiz anlatıyor:  Bakın Osmanlı yayı basit değil, iki üç yıl sürüyor. Elimdeki Macar usta Grozıl’in işi. Kemankeş arkadaşlar çok çaba sarf etti sırrı çözdüler. Şimdi Türkiye’de de yapılıyor. 
Ben gençleri toplayıp “bakın” diyorum ecdat Orta Asya’dan neyle gelmiş? Atla! Öyleyse gel bi yaklaş sev, okşa. Üç kıtaya neyle hükmetmişiz? Yayla!  Gel, yayı da tanı, hedefe ok salla. Ata dedemin bindiği ata, tuttuğu yaya merakın varsa kapımız daima açık sana. 
Ve işin sırrını fısıldıyor usulca. Ben profesyonel okçuyum diyor, olimpik yaylarda ince ayarlar vardır hata yapmazsın fazla. Ama bunun tadı başka, yayınla bütünleşiyorsun âdeta. Allaha (Celle Celalüh) teslim olacak, okunu da teslim edeceksin. 
…w…
Amenna!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.