Soyadınızın soyunuzla alakası var mı?

A -
A +

Cort, Curt, Lop, Lök, Lük, Lüp, Cadaloz, Ağaçkıç, Sinir, Tüysüz. Bunlar alay hakaret değil, soyadları. 

Soyağacı tatbikatı başladığı günden beri millet internette. Sadece ilk gün 8 milyon kişinin arama yaptığını biliyoruz, herhalde 15 milyonu da aşmıştır. Yani her dört kişiden biri aradı desek yalan olmaz.
Girmeyenler de merak etmediklerinden değil, bilgisayar 
kullanamadıklarından. 
Peki ne bulacaklar? Sadece memleket ve isim.
Bu program Mısır’daki paşa dedenizin emlak-ı metrukesini vermiyor. Ahmed Kahire yazıyor o kadar. 
Mesleği meşrebi hakkında da malumat yok. Meşguliyeti meçhul. Vali miydi, seyis mi? Şeyh miydi, derviş mi? 
Eskiden olsa herkes birbirini bilir. Neredensin, kimlerdensin? “Arabacıların Ali” demeniz yeter. Ailenin tebarüz ettiği vasıflar akla gelir.
İnsanlar memleketleri, boyları, soyları, babalarının ve çocuklarının ismi ile anılır, kargaşa olmaz. 

REJİMİ OTURTMAK İÇİN

Altı asırlık bir imparatorluğun külleri üzerinde kurulan cumhuriyet, karşı devrim korkusundan kurtulamaz. Cahilleri gütmek kolaydır, bir muhtar iki jandarma. Ama tahsilli ayrı baş çekebilir. Bu yüzden kanaat önderleri (eşraf) külliyen yok edilmelidir. İnsanlar tekdüze olmalı ve eşitlik ninnileri söylenmelidir. 
Bunu temin için soyadı mecburiyeti getirilir. Lakin soy isminiz soyunuzu belirtmemelidir. Müftüzadeler denilemez mesela. 
İnsanlar kimlere itibar eder? Beylere ağalara, hacılara hocalara. Alayını silerler, unvan memnudur bundan sonra.
Ardından hafız, molla, efendi, beyefendi kullanmak yasaklanır. Bir kadına Hanımefendi derseniz suçtur. Hâkim dilerse sizi 2590’a muhalefetten içeri tıkabilir. Ama karı, bacı, gacı diyebilirsiniz. 
Paşa, gazi ve hazret ibareleri de yasaklanır (tabii ki Gazi Paşa Hazretleri başka). Aldığınız nişanları da (İstiklal madalyası hariç) takamazsınız urbanınıza.
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’ya “Bay Osman” diyebilirsiniz anca. 

KORKUYLA TEHDİTLE

Yıl 1934, Soyadı Kanunu (sayı 2525) Resmî Gazete’de yayımlanıp meriyete girmiş, CHP parti teşkilatları ve halkevleri takibatı yürütmekle vazifelendirilmiştir. Resmen muhbirlik yapar, telgraflar yağdırırlar Ankara’ya. (Tarih İncelemeleri Dergisi) 
Yazı değişmiş, kıyafet, takvim, saat değişmiş, sıra gelmiştir buna. İnsanlar şapka ile sindirilmiştir, İstiklal Mahkemeleri çok can yakmıştır, darağaçları hafızalarda. 
İlan edilen müddet içinde nüfus dairesine gelip de soyadı seçmezseniz para cezasına çarptırılırsınız. Hem memur sana öyle bir soyadı yazar ki, torunların bile çeker hayatı boyunca.
Soyadınızda Çerkez, Boşnak ibareleri kullanamazsınız. Sadece Türklüğünüzü dile getirebilirsiniz, Türk, Türkoğlu, Hastürk, Tümtürk gibi.
Ruslar, İspanyollar gibi ilk isim başa çekilecektir. Önce name, sonra surname, sanki Londra!
Türk kültürünün hilafına. 

UÇAN, KAÇAN, DURBAKAM

Bazı soyadların hikâyesi var, gelen memura sıcak ekmek verirler, soyadları Taze olur. 
Dedeleri askerden kaçarmış Kaçan olmuşlar.
Nüfus memuru sorar “Ne yazayım?” Kadıncağız, cebindeki kâğıdı bulamaz, “Dur bakam” der sıkıntıyla. Memur da yazar “Durbakam!” 
İş harala gürele yürütülür insanlara ottan çöpten adlar takarlar. Taş, Toprak, Kaz, Ördek… Nüfusçu ile muhabbetin varsa, Aslan, Kaplan, Yılmaz, Örnek.  
O yıllarda nüfus 17 milyon, tekrara düşmeyeyim derseniz en az 3 milyon soyadına ihtiyaç var. Türkçeye Arapçadan Farsçadan giren kelimeler de yasaklanınca... 
Dil Kurumu oturup çalışır, listeler yayınlar. Alabay, Alak, Alataş, Alsaç, Altaca, Amonak, Analay, Anbuzuk, Angay, Anucur, Anak, Arsakay, Artain, Aşkan, Ataibiş, Atalmış, Atsak, Aymaz, Alanta... Anlayan varsa...

ADIM VAR, ADIVAR

Halide Edip soyadına karşı çıkanlardan, Çankaya’dan ikaz alınca mecburen girer hizaya. Adı sanı yok muydu sanki? Var. O da “Adıvar”ı seçer, golünü atar. 
Yahya Bey’in ailesi Şehsuvar diye tanınır Balkanlarda. Yani süvarilerin şahı. 
Şehsuvar olmaz diyorlar. 
Atlıbey olsun o zaman. “Olmaz!” Beyatlı da anlaşıyorlar sonunda.
Bir ara Almanlar gibi (Herrman) “man” “men” ilave ediyorlar. Erman, Gürman, Özmen gibi.
Kayseri’de yapılan bir araştırmaya göre bakın ne soyadları var ne soyadları: Cort, Curt, Lop, Lök, Lük, Lüp, Cadaloz, Ağaçkıç, Sinir, Tüysüz. (Tarih İncelemeleri Dergisi) 
Listelerde Mayılmuyul, Dangalak, Dönek, Donsuz, Kazma, Çakal, Kalça da bulunuyor.
Bizim soyadımız da garip. Sanırım dedemi çalıştığı zahirecide sıkıştırdılar. Nüfus memuru masanın üstüne baktı ihtimal, “Sen irsaliye, sen makbuz ol, sen fatura” bize de kaldı Özfatura.
Mektepte adım naylon faturaydı, ele güne eğlence, dert aldık başımıza.

MÜKERRERLER

Ama efendim soyadı karışıklıkları önlermiş. Af buyur? Çin’de 92 milyon Li, 88 milyon Zhang var. Haydi git de ayıkla. 
İngiltere’de 700 bin Smith, çoğu da John Smith. 
Telefon rehberine bak bakalım kaç Ali Çelik var? Bir kere Mehmet Öztürk’ü aramıştım, sayfa sayfa… 
Peki Seyit Çabuk diye birini tanıyor musunuz? 
Hatırlayamadınız mı? 
Yaa Seyyid Onbaşı desem?  
“Onbaşı”yı unvandan mı saydılar bilmem. 
Feda olsun bütün unvanlar ona!

SOYSUZ MUYDUK?

Atsız “Bir kere şunu söyleyeyim ki, ben devletin bana bahşedeceği soyadına muhtaç değilim, onu soysuzlar düşünsün” der bir yazısında. “O zamanki Halk Partisinin kabul ettiği Soyadı Kanunu yanlıştır. Çünkü Türklerde soyadı isimden sonra değil, önce gelir. Dilin yapısı da böyledir. İlle de Avrupalılara benzeyeceğiz diye soyadını sona almak, şuur altına işlenmiş bir aşağılık duygusunun mahsulüdür. Biz Avrupalı falan değiliz… Buz gibi Asyalıyız.
Anladın mı monşer? Avrupalı olmak meziyet olmadığı gibi, Asyalı olmak da kusur değildir…
Bizde soyadı kanunu çıktığı zaman Anadolu Türklerinden yüzde doksan beşinin soyadı vardı ve çoğu defa “oğlu” ile bitiyordu: Osmanoğlu Murat, Aydınoğlu Umur, Karamanoğlu İbrahim gibi… 
Ben yazılarıma eskiden beri “Atsız” imzasını atıyordum, lakin memur: “Atsız’ı soyadı olarak alamazsınız” diye kestirip attı.
- Neden?
- Tarihî isimdir!
- Tarihî olan, “d” ile yazılan, bak benimki “t” ile yazılıyor!
“Ha!.. O zaman tamam.”

CEDDİNLE SANATINLA...

Romenlerde -escu, Ermenilerde -yan, Yunanlılarda da -pulos ve -aki ekleri “oğlu” manasına gelir. Çavuşescu, Serkisyan, Papadapulos, Vasilaki gibi. -Kis eki de meslek bildirir. Kazancakis, kazancı demektir. Gürcüler “çocuğu” manasına -şvili veya “oğlu” manasına -dze ekini kullanırlar. 
Hazreti Peygamber’in ismi Ebu’l-Kasım Muhammed bin Abdullah el-Hâşimî el-Kureyşî idi. Kasım’ın babası, Abdullah’ın oğlu, Kureyş kabilesinin Hâşimî ailesinden Muhammed. 
Türklerde de soy ismi başa gelir, Baltacı Mehmed Paşa, Samipaşazade Sezai gibi.
Almanya bir ara Yahudileri soyadlandırır. Irkçı memurlar fakir Yahudilere Glagenstrick (darağacı), Eselkopf (eşek kafası), Taschengregger (yankesici) gibi adlar takar. Din adamlarının soyundan gelen Yahudiler, Cohen, Kahn, Katz, Levi gibi isimler yazdırırlar. Onları da Almanlaştırır, Katzman, Cohnstein, Aronstein, Levinthal yaparlar. 
Almanya’daki tatbikatı bir yana bırakırsanız dünyada soyadı kullanmanın kanunen mecburi olduğu tek ülke Türkiye’dir. (Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci)

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.