Zaferin isimsiz mimarları

A -
A +

Çanakkale savaşları hakkında birçok şeyi biliyorsunuz. Dilerseniz bugün adları unutulan kahramanları hatırlayalım, Tophaneli Hakkı'dan başlayalım mesela.
Evet müttefik donanması gelmiş dayanmıştır kapımıza.
Her biri tek başına Boğazı yakacak güçtedir, zaten direniş beklemezler. Türk topçusundan ziyade hava durumu ile ilgilenirler.
Churcill "İnanınız bana" der, "Türklerin gırtlağı Boğazlardır. Onu demir bir pençe ile sıkmak yeterli olacak. Göreceksiniz o köhne imparatorluğun cansız bedeni kucağımıza yıkılacak!"
İlk ateş onuru HMS Cornwasllis zırhlısının topçu Yüzbaşısı Harry Minchin'a bağışlanır ki, "İnsanın çevresine dakikada bin 500 kilo mermi yağması sinir bozucu olmalı, hiç bu kadar eğlenmemiştim" yazar mektuplarına.
Amiral Carden rahattır, Londra'ya çektiği telgrafta "Mart ortalarında İstanbul'a ulaşmayı umuyorum" yazar… İşte o gece Tophaneli Hakkı 26 mayın bırakır burunlarının ucuna. Hâlbuki yeni kalp krizi geçirmiş, revirde yatmaktadır, vazife denince fırlar kalkar yataktan. Işıldaklar, karakol yapan botlar. Nabzı deli deli atar. Bu kadar heyecan fazladır. İş tamamladığında bitkindir, düşüverir dümenin yanına.
Nusret’in Karanlık Liman’a döşediği mayınlar önce Bouvet zırhlısını avlar. 700 mürettebatlı gemi suya gömülür bir anda. Gaulios ve Charlemagne topçu ateşi ile saf dışı kalır.
 Irrisistable ise torpidoya yakalanır, yan yatar. Makine dairesi su dolar. Ocean zırhlısı imdadına koşar. Ancak Seyyid Onbaşı’nın attığı mermi dümenini bozunca yalpalayarak sürüklenir Karanlık Liman’a ve Nusret'in döktüğü mayınlarla tokuşurlar.  
İngiliz Inflexible zırhlısı da bu bölgede mayına çarpar, on dakika geçmeden felaket Irresistible'ın kapısını çalar. 2 muhrip ve 7 mayın tarama gemisi de dibi boylar ayrıca.
Sadece 6,5 saatte filonun yarısı ellerinden çıkar.

Zaferin isimsiz mimarları

ANNEM BENİ YETİŞTİRDİ CEPHELERE YOLLADI...
Düşün o sene Tıbbiye tek mezun veremez. Niye? Zira hepsi şehit olurlar.
Galatasaray Mektebi Sultanisinden gönüllü gelenler süt kuzusudur daha. Hayatlarında ilk defa tüfek tutarlar, patlayınca nasıl bir ses çıkaracak acaba? Bir ara içlerinden biri ayaklanır, marş söylemeye başlar;
Annem beni yetiştirdi
cephelere yolladı
Al sancağı teslim etti
Allah'a ısmarladı.

İkisi, üçü derken hepsi katılırlar ama nasıl avaz avaz! Sanki kırk cephe görmüş cenk kurdu kesilir, yağan mermileri hafife alırlar. Dişler kenetli, yumruklar sıkılı, gözler çakmak çakmak... Yüzbaşı tam zamanı deyip "hücuuum" diye haykırır. Kurulmuş zemberek gibi fırlarlar. Ancak düşman makinelileri takırdar, yavrucaklar beş on adım atamadan biçilir, üst üste yığılırlar.
Can bu ya can!.. Hakları nasıl ödenir ki acaba?
Bir de Mehmet Muzaffer Asteğmeni unutamıyorum. Parasızlıktan satın alıp cepheye götüremediği kamyon lastikleri için gece oturup banknot yapar ve sabah tutuşturur Yahudi tüccarın avucuna. Yüzlük kaimenin altına "Bedeli Çanakkale'de altın olarak tesviye olacaktır" yazmıştır. Hakkı verilecektir tüccara.
Nur içinde yatın, makamınız âlâ ola.

MÜSTECİP ONBAŞI - İĞNE DELİĞİNDEN VURDU
Fransızlar savaş günlerinde Turquoise adlı bir denizaltıyla Marmara'da birçok sabotaj yaparlar. Eğer beş on mil daha yakalanmadan yol alabilseler Ege'ye çıkacak, zaferlerini  kutlayacaklardır. 
Zaferin isimsiz mimarları
Nara bölgesi cenge girmemiştir daha, Müstecip Onbaşı gün boyu topları silip parlatmaktadır. Gez göz arpacık yaparken yunusa benzer bir karaltı görür, insiyatifini kullanıp namluyu doğrultur ve tam kulesine çakar. Yüz metreden kibrit vurmak gibi bir şey. Düşünün ansızın bir top patlıyor ve bir denizaltı çıkıyor ortaya. Fransız gemicileri çaresiz kalır, teslim olurlar.

YÜZBAŞI AHMED SAFFET - 570 DÜŞMAN ASKERİNİ SUYUN DİBİNE YOLLADI

Calut, baskıcı, ceberut bir kraldır. Çok güçlüdür, bir dağ gibi yürür zırhlarına sarınınca. Emrinde on binlerce muharip. O gün Talut ile ceng etmektedir. Müminler 313 kişidirler yalnızca. Âdet olduğu üzere er diler, genç bir çoban (Hazret-i Davut) çıkar karşısına, Calut kahkahalarla gürerken, sapanına taş koyar ve tam alnına çakar. Efsane komutan atından yuvarlanır, gider bakarlar mevta.
Zaferin isimsiz mimarları
İşte Calut kâfirinin adını (Goliath) taşıyan bir zırhlı vardır ki Morto Koyu açıklarında demirler. Döktüğü kan, boyunu aşar.    
Muavenet-i Milliye küçük bir muhriptir, elbette onunla başa çıkamaz. Kaldı ki etrafı botlarla doludur, yanına bile yaklaşamaz. Lakin Yüzbaşı Ahmed Saffet "Goliath'ı torpilliyebilir misin?" sorusuna "elbette" diye cevap verir "hem degüle oynaya!"
O gece sığ sulardan gidebilmek için yükünü yakıtını boşaltır sadece üç torpido sürer kovanlara. Hedef Goliath! Vira Bismillah!  
Goliath o gece de saatlerce mevzilerimizi döver, 23.30'da paydos yapar.
Muavenet sahilden sahilden sürünürcesine ilerler, 600-700 metre mesafede "ağır yol" seyreden düşman muhriplerine rastlar. Adamların gözüne perde mi iner ne, yanıbaşından geçer uzaklaşırlar. Ahmed Saffet 01.00 sularında Goliath'a yaklaşır. Nöbetçiler fark eder, pırıldakla parola sorarlar. Muavenet'ten aynı işarette karşılık gelir. Bir kere daha sorulur, yine aynı. Üçüncü de yabancı oldukları anlaşılacak, ateş açacaklardır. Ancak Muavenet-i Milliye cevabı torpido ile verir, biri komuta köprüsüne, ikincisi baş baca altına ve üçüncüsü de kıç tarafına. Koca gemi yan yatar ve tabak gibi sallanıp kayar suya. Hem komutan dâhil, 570 denizciyi ardına takarak.
Bu hadise İngiliz Harp Meclisi'nde bomba etkisi yapar. İşte o gün itibarıyla Boğaz'ın güçle geçilmesi fikrinden cayarlar.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fisher mesleği bırakır, peşinden Churchill istifasını sunar. Müttefik orduları komutanı General Ian Hamilton günlüğüne "Düşman madalyayı hak etti" yazar.

EZİNELİ YAHYA - BACAĞI KOPSA DA ÇARPIŞMAYA DEVAM
25 Nisan sabahı, müttefik donanması Ertuğrul Koyu’nu âdeta yakar, zemini pamuk gibi atar. Tabur Komutanı Mahmut Binbaşı ve Asteğmen Haliloğlu Abdurrahim şehadet şerbetini yudumlayınca başsız kalırlar.
Ezineli Yahya Çavuş, bölüğü derler toparlar ayrılmayın der birşeyler olacak burada. Nitekim River adlı şilep tam yol yürür, karaya oturur güya. Görünüşte sahile vurmuş metruk bir kömür teknesi. Ambarlarındaki askerler bir süre etrafı dinler, sonra filikaları yanyana getirip bir köprü kurarlar. Yahya Çavuş arkadaşlarını bekletir bekletir ne zamanki düşman menzile girer, tetiğe asılırlar, kumsalı kıpkızıl kana boyarlar. İngilizler karşıdakilerin ferdi gayretlerle direnen küçük bir grup olduğunu anlarlar ama, 3 bin kayıp verdikten sonra.
Yahya Çavuş son kalan 5 arkadaşı ile mukavemete devam eder, kopan bacağını; tüfeğinin kayışı ile bağlar. Ta ki damarlarında kan, parmaklarında derman kalmayıncaya kadar. Evlidir ve oğlu Muharrem bir yaşındadır daha.    

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.