Emir alırsan emîr olursun

A -
A +

Avrupalı sömürgeciler Hint deniz yolunu keşfedince Basra Körfezi önem kazanır bir anda. İlk Portekizliler gelir gider, ancak Osmanlı güçlüdür o yıllarda, yok öyle yağma.
1820’lerde İngiliz savaş gemileri dolanmaya başlar. Bazı emîrler Osmanlıya sadık kalıp direnir, bazıları müzakere ve mütarekede bulunurlar (1820).
Bahreyn ve Katar Osmanlı ile birlik olur, Abu Dabi ve Dubai ise İngilizlerin yanında.
Katar’ın başında Dersaadet’in kaymakamı vardır ve Doha’nın adı “Kal’atü’t-Türk”tür o yıllarda.
İttihatçılar, bu kumlu tuzlu beldeleri elde tutmaya gerek duymaz. 1915 Londra Konferansı ile İngilizlere bırakır, âdeta başlarından savarlar.
Çok geçmeden petrol çıkar, nehir gibi para akar Londra’ya.

VE DUBAİ DOĞUYOR
Benî Yas emîrlerinden Maktum bin Butti her ne hikmetse alıp aşiretini kanal ağzına yerleşir. Yine eskisi gibi inci çıkarır, deve yetiştirir, balıkçılık yaparlar. Tek çıkışları denizdir, arkaları çöl, kum, dağ...
Yıl 1902. İran hükûmeti Lingeh Limanı’na ağır vergiler koyunca gemiciler gelip Dubai’ye yanaşırlar. Oteller, ambarlar, mağazalar açılır. Belde hareketlenmeye başlar.
İngilizler 1971 yılında çekilir. Yerli emîrlikleri (Abu Dabi, Dubai, Acmen, Fuceyra, Re’sü El Hayme, Eş Şarika, Ummu El Gayevin) BAE adı altında toplarlar. “El emîret ül arabiyetül muttehide.” Dubai merkezli Emirates, Şarjah merkezli el-Arabiya ve Abu Dabi merkezli el-Etihad. Sanırım bu hava yolu firmaları kulağınıza aşina.
Ancak Katar ve Bahreyn ayrı baş çeker federasyondan ayrılırlar. Onlar da hava yollarını kurar, Qatar Airways ve Bahreyn merkezli Gulf Air yolcu çeker dünyanın dört bir yanına.
Ve yeni yeni petrol sahaları bulunur, zengin olurlar ciddi manada. Şeyh Zayed, ülke gelirinin %28’ini gelişmekte olan ülkelere ayırır. Öyle ya bu büyük serveti tek başına yedirmezler adama.
Dubai BAE petrollerinden %10 pay alır ama tek ona yaslanmaz, cesur işlere imza atar. En lüks otel, en büyük alışveriş merkezi, en yüksek bina derken denizin ortasında suni adalar yaparlar.
Yatırımcıları vergiyle korkutmaz, yabancıların mülk edinmesini hoş karşılar. Beynelmilel şirketler burayı merkez edinir, Jebel Ali muhteşem bir liman olur çıkar.

YURTTAŞSIZ VATAN
Gelgelelim zamanla ibre ecnebilere döner, azınlığa düşerler öz yurtlarında. Şu an Hintli, Pakistanlı, Bengalli sayısı Araplardan fazla. Çin, Filipin, Tayland, Kore, Kuzey Afrika ona keza…
Zaten Arapça değil, İngilizce konuşuluyor sokaklarda. Nüfus 8,5 milyon. Sadece %12’si rey atabiliyor sandığa.
Dubai’de işe değil adama göre maaş verilir, bir Türk Afgan’dan fazla alır ama İngiliz’e yaklaşamaz. Pahalı bir ülkedir, işçinin evini barkını getirmesi, çoluk çocuk yetiştirmesi zordur burada. İstanbul’da 6-7 bin lira ile süreceğiniz hayatı, 20 bin liraya sağlayabilirsiniz anca.
Bir Emirati (gerçek vatandaş) kendilerinden bir kızla evlenirse müstakil evi hazır, hemen 25 bin dolar yatar hesabına.
Bir Emirati yabancı kız alırsa hanımı vatandaş olabilir. Ama beş sene sonra.
Bir yabancı, yerli kızla evlenmekle vatandaş olamaz, aksine kız da vatandaşlıktan atılır bu durumda.
Emîrlik kendi aşiretine 99 yıl geri ödemesiz kredi verir, yeter ki iş kursun, ayakta dursunlar.

İNGİLİZ TEDRİSATIYLA...
El-Maktum, Eski Dubai’nin ilk mektebi El-Ahmediye’de tedrise başladığında (1955) 6 yaşındadır daha. Sonra da Dubai Ortaokulunu bitirir. On yedi yaşında İngiltere’ye gider Bell Educational Trust’da eğitimini tamamlar. Tesir altında kalır, hem de merasimlerde keyfiye çıkarıp, silindir şapka takacak kadar. Orta Doğu’ya Avrupalı gibi bakması da bundandır biraz, patron ne derse o, oturmak mı istiyorsun? Sesini çıkarma!
Emîrlerin ortak özelliği Londra borsasına para yatırmaları ve at beslemeleridir. Halk bununla ilgilenmez, yer, içer, gezer, alışveriş yapıp stres atar. Amerikalı fast food zincirleri, restoranlar, ortalık Miami gibidir âdeta.
Chirstmas ve Halloween (cadılar) geceleri Paris Londra gibi curcuna. Şeriat ülkesiyiz deseler de alkol serbesttir, bikini kol gezer plajlarda.
Dubai’de adım başı emîrin posteri, yok üniformalı, yok sporcularla. Emîr ve hanedan hakkında konuşmasanız iyi edersiniz, neşeniz kaçabilir yoksa.

KUSURA BAKMA AMA...
El-Mektum’un kızı Prenses Mehra Arap dünyasının modern yüzü olarak tanınır. Kendisi sıkı bir tekvandocu. 2006 Asya Oyunlarında gümüş madalya kazanır hatta.
Mısır’daki darbeyi protesto edecek kadar cesur. Hatta Facebook hesabında babasının fotoğrafı üzerine “Özür dilerim baba ama bu akan kanın sebebi bizim paralarımız. Bu din meselesi, kusura bakma” yazar.
Mehra paylaşımları ile Mısır ve Suriye’deki muhaliflere destek olsa da kulağını çeker alırlar kenara.
Yunan bir anadan olma ama din gayreti var çocukta, babasına da nasip olur inşallah.

O KADAR DA DEĞİL
Bir devlet isterse, tarih de ayarlar. Tutarsın birkaç arkeolog, beş on taş, kemik bulurlar sana. Bakmışsın “filancistanın muhteşem mazisi” diye makaleler yayınlanmış sağda solda. Yeryüzündeki 5 bin yıllık kentler sayılıdır oysa. Bunlar da daha ziyade Mısır, Ege-Akdeniz ve Mezopotamya’da...
Yani? Yani körfez ülkelerine yakıştırılan antik çağ hikâyesi pek inandırıcı gelmiyor.
Havalinin Hazreti Ömer devrinde Amr bin As (radıyallahu anh) tarafından fethedildiğini biliyoruz. Sonra Emevi, Abbasi, Selçuklu oluyor sırasıyla.
Bir Şam, Halep, Kahire’si yok, zaten tatlı su sadece Jumeirah’ta bulunuyor, nüfus az, kayda bile değmiyor.
Ama denizciliği bildikleri vakıa, pusulayı bulan Ahmed bin Macid de onlardandır mesela.

DÜŞMANI YANINDA
Emîrler genellikle aileden birinin saldırısı ile ölürler. Suikast zinciri ilk emîr Ziyab bin İsa’dan başlar. Emîr Ziyab, Hazza bin Zayed tarafından katledilir, o da kardeşi Sahbut’un gazabına uğrar. Şahbut’u bizzat kendi oğlu iktidardan indirir, o da kardeşi Tahnun tarafından ortadan kaldırılır. Kardeşleri Halife ve Sultan tahtı Tahnun’a bırakmaz. Halife de, İsa bin Halid’in elinden kurtulamaz... Hikâyeler böyle uzayıp gidiyor Abu Dabi taraflarında...
Emîrler, bıçaklanma ve zehirlenme korkusu ile yaşar. İçlerinden sarayı bırakıp çöle kaçanlar olur hatta. Tarihleri boyunca bir tek Zayed bin Halife suikastsız ölür yatağında.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.