Tahtsız ve bahtsız kraliçe Liliuokalani

A -
A +

Hawaii Adalarında binlerce yıldır yerliler yaşar ama bizim onlardan, İngiliz Kaptan James Cook’tan sonra haberimiz olur anca (1778). Bunlar kavga dövüş bilmeyen insanlardır. Avrupalılar onları bir yandan kiliselere çağırır, bir yandan para ve alkolle tanıştırır. O neşeli sıhhatli halkın yerini ayyaşlar alır. Sefalet ve frengi kol gezmeye başlar.
Kamehameha basit bir kabile reisidir aslında, Avrupalılardan “gürleyen sopalar” alıp diğer adaları haraca bağlar. Krallığını kurar acımasızca. Gençler, sırf ona uşak olmamak için kendilerini yarlardan atarlar.
Kral III. Kamehameha’nın oğlu kızı yoktur. Ölünce etrafındaki soylulardan David Kalākaua oturur tahta.
Beyazlar musallat olur bu arada... Toprak onlardan, emek onlardan... Ama şeker ve ananaslar Amerika’ya!
Kral David pek dik duramaz. Hawai yol olur adeta. Bir ziyafette yabancı iş adamları onu sıkıştırır, “Bayonet (süngü) Anayasası”nı imzalatırlar (1887). Monarşinin gücünü yasama meclisine aktarır, adada söz sahibi olurlar.   
Pearl Harbor limanı Amerikalılara çalışır adeta. Ne alır, ne satarlar, kim yanaşır, kim kalkar? Haber verme lütfunda bile bulunmazlar krala.  David’in de çocuğu yoktur, ölünce kız kardeşi Liliuokalani oturur koltuğa (1891). 

Tahtsız ve bahtsız kraliçe Liliuokalani
UMMADIK TAŞ

Liliuokalani, müzik eğitimi almış bir dantel teyzesidir. Gün boyu piyano tıngırtadır, besteler yapar. Batılılar gibi giyinir, adını değiştirir (Lydia) ve Amerikalı biriyle evlenir ayrıca.
Kraliçe Victoria’nın tahta çıkışının 50. yılı merasimlerine katılır, Avrupa ve Amerika’yı dolaşır. Sosyete büyük alâka gösterir ona.
Kocası John Owen Dominis, Boston’lu bir kaptanın oğludur, misyoner okulu Royal School’dan mektep arkadaşıdırlar.
Oğlan bizim, kız bizim, Amerikalılar el ovuşturur, oh ne âlâ, ne âlâ.
Ancak Kraliçe, önüne konan dosyaları dikkatle okur, halkının yararına olmayacak kararlara imza atmaz.
Cony’lerin gözünü para bürümüştür, sinirlenmeye başlarlar. “Bu da nereden çıktı şimdi, haydaaa!”
Liliuokalani abisine dayatılan anayasayı da kaale almaz, monarşiye daha fazla güç veren bir taslak hazırlatır hukukçulara.

Tahtsız ve bahtsız kraliçe Liliuokalani
HELE BAK SEN ŞUNA!

Adanın beyazları, vaziyeti Washington’a sızdırırlar. ABD, Hawai’yi işgal edecek güce haizdir ama muhalif bir lider bulup desteklemek daha masrafsız olacaktır. Nitekim Sanford Dole önderliğindeki Misyoner Partisi, Kraliçe aleyhinde nümayişe başlar. Huzursuzluk büyür,  gerilim artar. Ondan, vazifeyi bırakması istenir kabaca. Liliuokalani kan dökülmesin diye alttan alır. Tacını tahtını terk edip çekilir kuytuya.
Sanford Dole başkanlığında kurulan geçici hükümetin (1893) bütün bakanları beyazdır. Yerlilerin esamisi okunmaz.
Dole demokrattır güya, kral kesilir milletin başına. Her şey daha kötüye gitmektedir, millet eski günleri mumla arar.

Tahtsız ve bahtsız kraliçe Liliuokalani
ARMUT PİŞ AĞZIMA...

Bu arada Hawaii milliyetçileri de teşkilatlanır, ayaklanırlar. Ancak ellerinde silah yoktur, kolay yem olurlar. Alayı derdest edilir, ihanet-i vataniyyeden doooğru hakim karşısına.
Kraliçe Liliuokalani ev hapsinde tutulurken, yandaşları küflü zindanlara.  
O günlerde vazifede bulunan ABD Elçisi John Stevens, Hawaii’yi olgun bir armuda benzetir, Dışişleri Bakanlığına gönderdiği mektuplarda “Tam vakti” der, “Gelin, düşüverecek ağzınıza!”
Nitekim Donanma Komutanlığı, “vatandaşlarının can ve mal emniyeti” (!) için savaş gemilerini Honolulu limanına yollar. Deniz piyadeleri Kraliçenin evini kuşatırlar. Liliuokalani çaresizdir, yenileceği maça çıkmaz. Zehir zemberek bir bildiri yayınlayıp teslim olur düşmanlarına.

ADALETİN BU MU?
 Sonra bir şekilde ABD Başkanı Grover Cleveland’a ulaşır. “Yok baskı altındaydım, yok can kaybı olmasın diye imzaladım. Bana tahtımı verin, size sadık kalırıım.”
Cleveland, adadaki ABD elçisi ile komutanı vazifeden alır ve yeni Büyükelçi Mr. Blount’a bir rapor hazırlatır. Blount disiplinli bir memurdur, Amerikalı diplomat ve subayların şirretliklerini sıralar.
Hukuksuzluk ortadadır, Başkan da Kraliçe’nin yeniden tahta çıkmasını arzulamaktadır güya. Darbeci Dole ise şiddetle karşı çıkar, “Burası bağımsız bir ülke, öyle bir yetkiniz yok” der Başkan’a.
Uzatmayalım, 1894’te ‘Hawaii Cumhuriyeti” ilan edilir ve ABD hükümeti tanır ilk defa.

İŞGAL, İLHAK, İSTİLA
Ve göstermelik bir halk oylaması. Sadece iki tercih vardır pusulada: “Müstemleke (sömürge) olarak mı kalmak istiyorsunuz? Yoksa ABD eyaleti olmak mı?”
Oy hakkı sadece beyazlara tanınmıştır, sürprizlere tahammülleri yoktur zira.
Nitekim ABD’nin yeni Başkanı William McKinley, adayı ilhak ettiğini açıklar, ilgili yasa apar topar kongreden çıkar (1898). Ve Hawaii 50’nci eyalet olur kaşla göz arasında. Milyonlarca dönüm kamu arazisine el koyulur bu arada.
Dole döneği de, Hawaii valisi olarak atanır. Eeee yakışır, hayli emek sarf etmiştir bu hususta.
Peki Kraliçe Liliuokalani?
Kolay pes etmez. ABD hükümetine sürekli belge-bilgi yollar, temyiz peşinde koşar. Yaptığı bestelerle hürriyeti dillendirirken, bir yandan da hatıralarını yazar. “Oni pa’a” hareketini kurup değişik platformlarda dikilir Amerikalıların karşısına. Bu arada yeğeni Kaiulani’yi olmayan tahtına varis yapar, hani çıkmadık candan...
Bugün Hawaii’nin nüfusu 1.5 milyon. Yerlilerin sayısı ise 6 bin civarında. Bu gidişle tükenecekler iki nesil sonra.

ÖZRÜ KABAHATİNDEN...
Krallığın feshedilişinin 100. yıl dönümünde Başkan Bill Clinton bir özürname yayınlar: “ABD Kongresi, 17 Ocak 1893’te Hawaii Krallığına yasadışı olarak son verdiği ve Hawaii halkının geleceğini tayin hakkını gasp ettiği için özür diler. Ada topraklarına el konulmasından, yerlilerin zarar görüp aşağılanmasından mes’ul olduğumuzu kabul ediyor ve Hawaii’lilerle uzlaşmaya...”
Meğer ki geçmiş ola. Duy da inanma!
Artık yüz yıl sonra da bir bildiri yayınlar; Türk, Afgan, Irak, Suriye, Yemen, Venezuela halkından özür dilerler iki kuru satırla.
Amaaan birer A4 kâğıda bakar, zoru yok ya...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.