Oylamaya hayır, oyalamaya devam

A -
A +

Keşmir, Pakistan, Hindistan, Afganistan ve Doğu Türkistan arasında yer alan sıkıntılı bir bölge. Beş parçadan ibaret. Bunlardan Shakhgam Vadisi ve  Aksa-i Çin (Keşmir’in %20’si) Kızıl Çin işgali altında.
Azad Keşmir ve Gilgit Baltistan ise (Keşmir’in %35’i) Pakistan’la birleşmeyi başarmış, mutlular mesutlar.
Oylamaya hayır, oyalamaya devam
Keşmir meselesi denince akla Hindistan’ın elindeki Cemnu ve Keşmir Vadisi gelir (%45). Bilhassa Keşmir Vadisi’nde Müslüman oranı %90’ların üzerindedir oysa.  
Bu bölgede Müslümanların hiçbir hakkı yoktur, memur olamaz, orduya alınmaz, seyahat edemez, ticaret yapamazlar. Toprakları zaten ellerinden alınmış, kölelik gösterilmiştir onlara. Hâlbuki yöre İsviçre’yi bile kıskandıracak güzelliktedir, Himalaya, Karakurum, Pir ve Pancal’dan süzülen sular Keşmir’de buluşup Pakistan’a akar. Toprakları bereketli, gölleri berrak, ormanları gümrah... Altın, zümrüt ve yakut rezervleri sömürgecilerin gözüne batar.

Oylamaya hayır, oyalamaya devam
VAKTİ ZAMANI EVVELİNDE

Biliyorsunuz İslamiyet kısa bir sürede Arap yarımadasından taşıp cihana yayılır. Davetçiler Hindistan’a da ulaşırlar. Keşmir dağlık ve içine kapanıktır. Horasan Valisi Haccac ve Gazneli Mahmud, Himalaya eteklerinden dönmek zorunda kalırlar.
Gelgelelim Mihrace Rincana veziri Şah Mir sayesinde İslam’la tanışır. Müslüman olup Sadreddin adını alır. İslamiyet hızla yayılır halk arasında. Bilhassa Sultan Zeynel Abidin (1422- 74) zamanında en huzurlu günlerini yaşarlar.  
Keşmir, bilahare Haydar Mirza (1540) sonra Ekber Şah’ın eline geçer (1587), Evrengzip zamanında (1752) Afganlı Dürraniler hükümran olurlar. O yıllarda %90’ı nispetinde Müslüman’dır. Ancak Sikh ordusu işgal eder (1819), Rancit Singh kan kusturur halka.
Şeyh Ahmed Barelvi ve arkadaşları direnişe kalkışsalar da silahları yoktur, güçleri yetmez düzenli orduya. Şeyh şehit olur bu arada.

İNGİLİZİN KİRLİ İŞLERİ
İlerleyen yıllarda İngilizler Camnulu bir aileyi (Hindu-Dogralar) havalinin başına sarar. Zulüm ve işkence artar. Müslümanlardan yok pencere taktın, yok baca çıktın vergileri alınır zorla. Evlendin para, evlenmedin yine para.
Ayrıca mecburi işçilik koyar, ölümüne çalıştırırlar, angarya!
En ufak direnişte sıkıyönetim ilan eder, halkı evlerinden toplarlar. Malları yağmalanır, kadınları saldırıya uğrar.
O günlerde Udham’da zengin bir Hindu Müslüman olur. Tapu müdürü adamcağızın bütün mal ve emlakını kayıtlardan siler, kendi akrabaları üzerine yazar.
Dava açılır, hâkim “Eski dinine dön mallarını al” der. “Hayır ben İslam’da kalacağım!”
-Sen bilirsin arazilerini göremezsin bir daha.

ÖZ YURDUNDA PARYA
1804’te Delhi’ye giren İngilizler, sultanın elini kolunu bağlar. Sanki kendi mülkleri gibi bölgeyi Raca Gulap Singh’e satarlar. Adam 7,5 milyon rupi (500 bin sterlin) sayar, milyonlarca Müslümanı köleleştirir, arazilerine sahip çıkar (1846).
Keşmirli Müslümanlar Dogralı Brahmanların emrinde aç bi ilaç çalışır, tahsil yapamaz, her hizmetten mahrum kalırlar. Hindulara ateşli silah ruhsatı verilir, Müslümanlara asla. Müslümanların emlakları ellerinden alınır, camiler cephanelik ya da ambar olurlar.
1877-1878’de meydana gelen büyük kıtlıkta Müslümanlar Pencap’a geçmek ister, mani olurlar. Fukaralar açlıktan kırılırlar. Bu kolpa düzene İngilizler bile dayanamaz yönetime el koyarlar, bu sefer onlar başlar baskıya.

ORTALIK KAN REVAN
Müftü Muhammed İshak, Kurban Bayramı münasebetiyle hutbe okurken, İbrahim Aleyhisselam ile Nemrud’un kıssasını anlatır. Hindu polis müfettişi onu hutbeden indirmeye kalkar. Polis bastırır, cemaat direnir, ortalık kan revan.
Bu arada Hindistan’da okuyup dönen talebeler hürriyet hareketine öncülük yapar. 1932’de Müslüman Konferansı kurulur ve Keşmirlileri etrafında toplar. 1934 seçimlerinde meclisteki 21 sandalyeden 16’sını elde ederler, 1936 seçimlerinde ise bu sayı 19’a yükselir.
Ancak kıymeti yoktur, Müslüman öldürmek suç değildir hâlâ. Üç beş kilo zerzavat parası veren mahkemeye bile çıkmaz.
Bir keresinde askerler keyfî olarak, ezan okuyan müezzini vurunca yerini başka bir genç alır, elini kulağına atar. Onu da vururlar, bir başkası fırlar. Tam 21 civan şehit olur o Ezan-ı Muhammedi boyunca.
Hafiz Calandhari,
“Bu başlangıçtı, devam ettirmek elinizde
Biz bir işe yaradık, artık sıra sizde” der şairce.

HİLEYLE HURDAYLA
1947’de Hindistan ve Pakistan bağımsızlığını kazanır. Londra irili ufaklı 560 eyaletin bu ikisinden birine bağlanması şartını koyar. Burada din, dil, mensubiyet ve coğrafi yakınlık gözetilecektir güya. Haydarabat ve Junagar’da çoğunluk Hindudur, halk daha evvel ticaretini Müslümanlarla yaptığı için Pakistan’a bağlanmayı arzular. Ancak Hindistan bu eyaletleri zorla kendisine bağlar. Cemmu-Keşmir de ise durum tam tersidir, halkın %80’i Müslüman olmasına rağmen Sih vali vardır başlarında. Mihrace Hari Sing Hindistan’a meyledince halk ayaklanır. Delhi yönetimi Raca’dan uyduruk bir kâğıt alır ve Srinagar Havaalanı’na silah yığar.  
Hâlbuki Keşmir coğrafi olarak da Pakistan’ın uzantısıdır, ırmaklar Pakistan’a akar. Keşmir Pakistan sınırı 1.174 km’dir ve birbirlerine sayısız yol ile bağlıdırlar. Keşmir Hint sınırı ise 510 km’dir ama geçit vermez dağlar vardır arada.

KANDAN BESLENİYORLAR
Ayrılmanın ardından sıkıntılı bölgelerde yaşayan Müslümanlar Pakistan’a ulaşmaya çabalar. Silahlı Sikh çeteleri pusu üzerine pusu atar, yollarda akla gelmedik eziyetlere maruz kalırlar.
Mihrace Hari Singh yönetimindeki Dogra ordusu Mirpur ve Ponç bölgelerinde sistematik katliam yapar. İki ay içinde iki yüz bin Müslüman’a kıyar. Pathan kabileleri dayanamaz, Keşmir topraklarına girerler sonunda (1947). Dogra ordusunu dağıtıp, Muzafferabad merkezli  Azad Keşmir’i kurtarır, başkent Srinagar’a doğru ilerlemeye başlarlar. Belki şehri de alabilirler ama Pakistan devlet olabilmiş değildir daha, ne silah vardır ne techizat.
Hindistan hadiseyi BM’ye taşır. BM Güvenlik Konseyinden Keşmir halkının kendi geleceğini tayin (self-determination) hakkı çıkar. Hindistan oylamadan değil oyalamadan yanadır. O gün bu gündür sandıktan kaçar.
BM bu mevzuda 1948 - 1965 arasında 23 karar verir, Nehru hiçbirini uygulamaz. İngiltere arkasındadır nasıl olsa.

ÇİN ÇARPAR!..
Nehru 1950 yılında Tibetli Dalay Lama yüzünden Çin’le takışır. Kızıl Çin, Hint ordularını yener ve Keşmir’in %20’sini işgal eder. Müslümanlara kan kusturan Hint yönetimi Mao’ya ses çıkaramaz.
Nisan 1959’da Hindistan vatandaşlarının Keşmir’e özel izinle girmelerine dair kanun kaldırılır ve bölgeye Hintli göçü başlar. Aynı İsrail’in yaptığı gibi, dengeyi değiştirmeye çalışırlar.
1965 yılında Pakistan-Hindistan arasında ikinci savaş kopar.
1974 yılında Hindistan nükleer bomba denemesi yapar. 1998 yılında Pakistan da sahip olur aynı silaha. Hatta 2010 itibarıyla rakibine fark atar.
Bir de şu var tabii Pakistan içindeki Hindular tehdit altında değildir. Keşmir’de ise 5 kişiye bir asker düşer, gün geçmesinki Müslümanlar şehit olmasın yaralanmasın, eziyete düçar olmasınlar.
Güvenlik güçleri silahsız kalabalıklara çekinmeden ateş açar. 15 yaşın üzerindeki bütün erkeklere terörist muamelesi yapar. Adım başı asker, durdurma, sorgulama, keyfî aramalar.
Srinagar Havaalanı’nda çalışanların tamamı Başbakan Modi’nin memleketi Gujarat’tan gelen Hindulardır. Bir Keşmirli kendi yurdunda memur olamaz.

Oylamaya hayır, oyalamaya devam
SÖZÜM SÖZ!

Hindistan Başbakanı Nehru, 1948’de İngilere ve Pakistan’a bir mektup gönderir: Ben şunu açıkça belirtmek istiyorum ki, Keşmir’e yardım edilmesi, Hindistan’a ilhakı anlamına gelmez. Emniyeti sağladıktan sonra çekileceğimizi ve Keşmir’in geleceği ile ilgili kararın bölge halkı tarafından alınacağını garanti ediyoruz. Bu sadece size değil, bütün dünyaya verilmiş bir sözdür.
Nehru da Keşmirli bir Hindu’dur aslında. Kızı İndira Ghandi de adil olmayacak taraflı davranacaktır halka.

Oylamaya hayır, oyalamaya devam
DEMOKRASİNİ SEVSİNLER!

Keşmir’de sözde demokrasi vardır ama seçim neticesi hayata yansımaz. Oy vermenin manası kalmamıştır, Müslümanlar seçimi boykot eder, Hindistanı yok sayarlar. Bu arada Hint ırkçıları sandalyeleri toplar. Yani mesele her geçen gün sarpa sarar.
İndira Gandhi çıkarttığı iki ayrı yasa ile Keşmirlilere tatbik edilen şiddeti çeşitlendirir, muhalif basını susturur mesela. Hint polisi iyi gününde havalı silahlarla “pellet” atar. Tamam bunlar öldürmez ama güldürmez de, yüzlerce çocuk kör oldu ve oluyor hâlâ.
Sovyetler, Afganistan’da yenilince bazı mücahidlerKeşmir’e geçer. Savaş tecrübeleri ile Hind ordusunu zorlarlar. “Şok et ve korkut” taktiğiyle ses getirselerde halka faydası olmaz, baskı artar.  
Başbakan Narendra Modi liderliğindeki Hindu partisi (Bharatiya Janata) kandan medet umar, mesela son öldürülen 44 asker, kesinlikle oy olarak dönecektir onlara.

Oylamaya hayır, oyalamaya devam
ÖLDÜR, BİR ŞEY OLMAZ!

Keşmir’deki insan hakkı ihlallerinden biri de “zorla kaybettirme”dir. O gün oğlunuz ya da kızınız eve gelmedi diyelim, sonra da gelmiyor, sonra da. Ölü mü, diri mi belli değil, psikolojiniz darma duman oluyor.
Bu 2. Cihan Harbi’nden kalma bir işkence çeşidi; Latin Amerika, Kamboçya, Filipinler ve Keşmir’de uygulanıyor.
Müracaat ederseniz dilekçenizi alıyor “kayıp kişiler” dosyasına koyuyorlar. Bir netice çıkmıyor tabii, uğradıkça alay ediyorlar.
1989-2012 yılları arasında Keşmir’de yaklaşık 8 bin kişi zorla kaybettirildi. Devlet İnsan Hakları Komisyonu (SHRC) 38 mevkide arama yaptı. İmlenmemiş mezarlarda, 2.156 kimliği belirsiz ceset tespit edildi. 1.504 kişinin polis gözetiminde, 12 bin 727 kişinin ise tutuklandıktan sonra öldüğü kaydedildi.
Rapor BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine gitse de henüz Hind güvenlik güçlerinden Müslüman öldürdüğü için hüküm giyen bir kişi bile yok.
Bu da katillere cesaret veriyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.