Heykeli yıkılacak adamlar

A -
A +

Siyahları köle ederek paralarına para kattılar. Gün geldi devran döndü dikilen heykelleri yıkılıyor. Fakat kaldırılan birkaç heykel devede kulak. Bütün ırkçıların heykeli suya atılsa nehirler dolar.

Bristol zengin, mamur bir şehir. Sakinlerine sorarsanız bu refahta Edward Colston’un (1636 - 1721) ciddi payı var. Nitekim bronz heykelini diker, çiçeklerle donatırlar. Tam da Colston Caddesi’nin Colston Meydanı’na açıldığı noktada. Altında tunçtan harflerle bir yazı "Şehrin en faziletli en bilge evladı Colston'ın anısına!"

Heykeli yıkılacak adamlar
Kim bu adam?
Bir tüccar.
Ne alıp satar?
Önceleri yağ, şarap, kumaş. Sonra "haşmetlilerinin şirketi" Royal African Company'e dâhil olur, altın, gümüş, fildişi işine bakar. Ticari zekâsı ile yükselir ve şirket şeriklerini "insan satmanın daha kârlı" olacağına ikna eder sonunda. Kabul edenler etmeyenler? Oylamadan evet çıkar. E. Colston 86 bin Afrikalıyı ırkçı beyazlara sattıktan sonra tefeciliğe başlar, servetine servet katar.
Zikrolunan şirketin ortakları arasında bizzat Kral Charles ile York Dükü James II (o da kral olacak) bulunduğu için ayakları taşa takılmaz. Hatta ünlü İngiliz filozofu, aydınlanmacı liberal John Locke da sokulur aralarına.

Heykeli yıkılacak adamlar
Silahlı adamları vardır, gider Batı Afrika sahillerini basar, yakaladıklarını (kadın, çocuk fark etmez) zincire bağlar tıkarlar ambarlara. Kölelerin göğsüne York Dükü'nü simgeleyen "DY" damgası vurulur, ayaklarına bukağı pranga...
Kalyonlar NŞA altı-sekiz haftada Karayiplere (Küba, Dominik, Jamaika) varır. Beyaz toprak baronları koşar, köleleri kapışırlar. Tütün ve pamuk üreticilerinin, şeker kamışı plantasyonlarının şiddetle adama ihtiyacı vardır. Çalınan insanların beşte biri yolda ölse de yüklü para kaldırırlar. Takriben 2.100 sefer yapar, on binlerce insanın hayatını karartırlar.
Colston, kazandığı kanlı paralarla vakıf kurar, okul, hastane, huzur evleri... Ve kiliseye yüklü bağışlar yapar... Bu da ona parlamentonun yolunu açar.
Bristol’de her 14 Kasım Edward Colston günüdür. Colston Meydanı, Calston Kulesi (iş merkezi), Calston Konser Salonu süslenir, adına ayinler düzenlenir. Şiirler, şarkılar...
Ve gün gelir devran döner, öfkeli kalabalıklar Coltson’ın heykelini bacaklarından sürüyüp nehre atar.

Heykeli yıkılacak adamlar

SANA ŞEKER ONA ZEHİR
Dumfries doğumlu İskoç Robert Milligan, bir hancının oğludur. Kurduğu kirli bağlantılarla Jamaika’da araziler kapatır. Emrindeki kölelerden küçük bir ordu kurar (526 siyahi). Elemanları boğaz tokluğuna çalıştırdığı için masrafı asgaride tutar. Kahve ve şeker ticareti ondan sorulmaya başlar. (Şeker piyasasında St. Peters rahipleri de güçlüdür ayrıca)
R. Milligan limanlarda yaşanan hırsızlıklardan bizardır, gider kendine ayrı bir rıhtım (West India Dock) kurar.
Müstemlekeci İngiliz hükûmeti için köle hakkı mevzubahis değildir. R. Milligan para getiriyor mu? Getiriyor. Öyleyse iyi vatandaş. Azılı ırkçının heykeli için Docklands Müzesinin önünü münasip bulurlar. Ancak son furyada hükûmet arkasında duramaz, putunu kaldırır paşa paşa.

Heykeli yıkılacak adamlar

HAYDUT KRAL
Avrupa sanayileşince kauçuk kıymetli bir meta olup çıkar. Belçika Kralı II. Leopold, Kongo’ya musallat olur, kauçuk ormanlarını yağmaya başlar. Ülkede ne kadar yerli varsa hepsini dipçik zoruyla kauçuk toplamaya yollar. Diyelim o gün kotanızı dolduramadınız, sizi nasıl bir ceza bekler biliyor musunuz? Çocuğunuz ellerini bileklerinden keser önünüze koyarlar. (Ameleninki lazım zira).
II. Leopold, evrimcinin önde gidenidir, Brüksel Hayvanat bahçesinde siyahi insanları şempanzelerle yan yana sergiletir. "Maymuna bak" yoluyla faraziyeye destek çıkar... Belçika hırsızlık ve uğursuzlukla kalkınırken, Kongo ciddi sıkıntılar yaşar. Eğer gayrisafi millî hasılaya bakıp hüküm verilecekse Belçika uygar, Kongo barbar.

Heykeli yıkılacak adamlarHeykeli yıkılacak adamlar

KÂŞİF Mİ KATİL Mİ?
Kendisine sevgi ile yaklaşan yerlilere ateşli silahlarla mukabele bulunan Kristof Kolomb tam bir eşkıyadır. Nitekim Honduras Tegucigalpa Mahkemesinde gıyabında yargılanır. Jüri Sözcüsü Oswaldo Martinez, Kolomb'un "adam kaçırma, etnik temizlik, soygun, tecavüz, istila, köle ticareti, soykırım ve işkenceden" suçlu bulunduğunu açıklar. Hüküm idam! Yerli kılığındaki okçular posterine nişan alırlar.
Uzun yıllar Latin Amerika'yı sömüren İspanya'yı da tazminat ödemeye çağırır bu arada.
Chavez başa gelince ilk işi Venezuela'daki Kolomb heykellerini söktürmek olur, izini kazır âdeta.
ABD'nin Richmond şehrinde de Kristof Kolomb'un heykeli sökülerek göle atılır. Boston'dakinin ise kafası kopartılır.

Heykeli yıkılacak adamlar

KÖLECİLERİN LİDERİ
Siyahilerin kanına bıçak çalan heykellerden biri de ABD’nin Virginia eyaletinde bulunuyor: Robert E. Lee.
Lee, Virginia’lı bir toprak baronudur, eyaletin zenginlerinden Marry Anna Randolph ile evlenince parasına para, kölesine köle katar.
Abraham Lincoln köleliği kaldırınca Güney ordusunun başına geçer (İngiltere'nin kışkırtmasıyla) Kuzeylilere savaş açar. Artık General Lee denmektedir ona. Bu manasız savaşta bir milyon insan ölür, evler, çiftlikler yanar.
Güney ordusu yenilince General Lee, Kuzeylilerin komutanı General Ulysess Grant'a teslim olur. Hâlâ hayranları vardır, nitekim devasa bir heykel yapılır hatırasına.
Son hadiselerden sonra Virginia Şehir Meclisinde General Lee'nin heykelinin kaldırılması kararlaştırılır. Ancak Klu Klux Klan örgütü silahlanıp meşalelerle sahaya inince geri adım atarlar.
Söz şimdi yargıda.
Lee'ye dokunmak kolay değil. Bölgedeki ırkçıların sabıkas.
Peki Abraham Lincoln, kölelere merhamet besleyen bir insan evladı mıdır? Orasını bilemiyoruz ama güneydeki köleler serbest kalırsa kuzeye çekilecek fabrikalarda çalıştırılacaktır. Sanayi tesislerinin iş gücüne şiddetle ihtiyacı vardır. Evet ayaklarında zincir olmayacaktır belki ama "modern kölelik" daha acımasızdır.

Heykeli yıkılacak adamlar

ÖJENİ YANLISI CHURCHILL
Türk düşmanlığı ile tanıdığımız Churchill, aşağı ırktan insanların yok edilmesini savunan bir öjeni yanlısıdır. Kraliyet Komisyonunda yaptığı konuşmada "Kızılderililere ve Aborjinlere yanlış yapıldığını kabul etmiyorum. Daha bilge bir ırkın, gelip onları yerinden etmesi gayet normal” der (1937). Ona göre sıralamada beyaz Hristiyanlar en üstte bulunur. Hintler alçak, Afrikalılar çukurdadır. Sosyal Darvinci hiyerarşide kazananlar elbette Britanyalılardır.
Churchill, Çanakkale’de “Osmanlı askerlerine karşı hardal gazı kullanmaktan” yanadır. Hastaneleri de vurdurmaktan kaçınmaz. Savaş Bakanı iken Kürtlere ve Afganlara karşı kimyevi silahı savunur. “Gayrimedeni kabilelerin zehirli gazla imhasında” bir beis görmez ve “Çekingenliğinizi anlayamıyorum” der alaycı bir tonla.
Mahatma Gandhi için “Bu asi avukatın yarı çıplak dolanması mide bulandırıcı. Eğer açlık grevinde ölürse bir düşmandan kurtuluruz” der (1931). Churchill’e göre Hintlerin kendi kendini yönetmesi Britanya İmparatorluğu’nun sonu olacaktır. İkinci Cihan Harbi’ne hazırlanırken Hindistan’dan hayli pirinç çeker ama yerine buğday yollamaz, Bengal bölgesinde üç milyon insan (çoğu Müslüman) acından ölür (1943), umursamaz. “Zaten tavşan gibi ürüyorlar” der, kırılmalarına göz yumar.
Biyografisini yazan Martin Gilbert’e göre Churchill, Yahudileri sevmez ama siyonizmden yanadır. Ortalık karışsın ki, petrol yataklarına çöksünler rahatça.
Her ırkçı gibi, kibirli ve müstehzidir, etrafındakileri dikkate almaz. İrlanda'ya da vurucu birlikler yollar, çareyi silahta arar.
Misalleri çoğaltabiliriz. Mesela ünlü Oxford Üniversitesi! Afrika'nın kanını emen emperyalist Cecil Rhodes’in heykelini kaldırmak için ne bekliyor hâlâ?

YANGINDA İLK YIKILACAK
Henry Dundas, sinsi bir siyasetçidir. Köleliğin kaldırılması için verilen kanun teklifini hem alkışlar, hem savsaklar (1792).
“Kademeli geçiş yapalım” diyerek uzun yıllar zulmün devamını sağlar. Bu yüzden ırkçılar onu "Taçsız Kral" diye anarlar.
Dundas'ın başkent Edinburg’da devasa bir heykeli var (1823). Kaidesi hayli yüksek, sanırım düşüşü gürültülü olacak.

Heykeli yıkılacak adamlar

KAFA AYNI KAFA
William Gladstone 1868'den itibaren dört dönem hükûmet kuran bir İngiliz başbakanı. Ermeni teröristleri ayaklandırmak, Bulgar komitacıları silahlandırmak hep bunun kafasından çıkar...  Malum siyaset zengin mesleği, onun da arkasında köle çalıştıran bir babası var. Gladstone çiftlik sahiplerinin mağdur olacağı iddiasıyla köleliğin kaldırılmasına karşı koyar. Hiç değilse tazminat verilmesini arzular. Karar kabul edilir ve babası John Gladstone devletten 106.769 sterlin (çok büyük para) alır. Ne yazık ki, Liverpool Üniversitesi kölelerin omzuna basa basa yükselen bu haraminin adını binalarında yaşatıyor hâlâ.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.