O yılların en çılgın projesi Panama Kanalı

A -
A +

Bir gemi Panama Kanalı sayesinde 9 saatte geçer okyanustan okyanusa. Eğer Güney Amerika’yı dolansa 13 bin kilometre ve 22 gün eklenecektir rakama... Yakıt, zaman, yıpranma... Ne masraf ama...

Güney Amerika’da Mendoza’da (Şili-Arjantin hududu) bulunan Aconcagua tepesi 6.963 metre yüksekliği ile Everest’ten sonra yeryüzünün en yüksek yeridir. Quechua dilinde taş bekçi manasına gelir.
Kuzey Amerika’nın zirvesi ise Alaska’da 6.195 metre yüksekliğindeki Denali Dağı’dır. Her ikisi de buzullarla kaplıdır.
Ancak koca kıta Panama’da ikiye bölünür âdeta. Atlas ve Pasifik Okyanusları 70 kilometre kadar yaklaşır ve yükseklik sadece 28 metreye düşer. Bu yüzden bir kanal açma fikri herkesin aklını kurcalar.  

O yılların en çılgın projesi Panama Kanalı
Eskiden havalide Cueva, Chibchan, Chocoan halkları mukimdir, kendi lisanları vardır, mezarlarına bakılırsa (2.500 yıllık) mimari de mahir olmalıdırlar. Çanak çömlek yapmakla kalmaz, rengârenk boyarlar. Panama “balık bolluğu” demektir, gıdadan yana sıkıntıları olmaz.
Güney Amerika altın ve gümüşten yana zengindir, İspanyol katiller 1514’te 19 gemi ve 1.500 adamla gelir yöreye otururlar. Kral Ferdinand, Pedro Arias Dávila’yı Vali yapar, ne bulursa yağmalar, taşırlar Avrupa’ya.
Bu yüzden Orta Amerika’da sevilmezler, Napolyon İspanya’yı işgal edince fırsat bu fırsat der ayaklanırlar. Bağımsız Kolombiya Cumhuriyeti’ni kurarlar.
1848’de Kaliforniya’da altın keşfedilir, bir hücum başlar Batı’ya. Kara yolu zahmetli ve maceralıdır, ah Atlantik ve Pasifik arasındaki bir kanal olsa...  O günlerde New York’tan Panama gemi ile gelir, sonra karadan devam ederler yola.  
1876’da Fransız Donanma subaylarından Armand Reclus ve Lucien  Wyse rotayı inceler; bir kanal yapılabilir mi acaba? General Étienne ve tüccar Antoine de Gorgonza, Panama eyaletinde bir kanal inşası için Kolombiya hükûmetine müracaat eder, el sıkışırlar. “Wyse İmtiyazı” 99 yıl geçerli olacaktır. “Kaz, kazan, bırak” esasına dayanır kısaca. İlk müteşebbis Süveyş Kanalı’na imza atan Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps olur. Mısır’da 193 küsur kilometre kazmıştır, burada mesafe beşte ikisi kadardır, gözüne küçük gelir ilk anda.
Hâlbuki keşif gezisine 8 mühendis (1876) çıkarlar, beşi dönebilir anca. Kesif orman, örümcekler, sinekler, zehirli yılanlar...

O yılların en çılgın projesi Panama Kanalı

ÖLÇÜSÜZ ADIMLARLA
Fransız hükûmeti de destek verir, bir şekilde mebusları da kazanır takarlar artlarına. Lesseps reklamı iyi bilir, Amerikan ve İngiliz zenginlerini ikna eder 300 milyon dolarlık hisse senedi satar onlara.
1 Ocak 1881’de işe başlar, Kanal sadece 8 yıl sonra açılacak ve para demeyecektirler paraya.
Demek kibirlenmeyeceksin abi, elindeki bütçe (287 milyon dolar) tükendiğinde işin %30’u bile kotarılmış değildir daha.
Zemin beklemediği kadar oynaktır, yamaçlar su gibi akar. Açıyı düşürünce hafriyat alanı artar. Kullanmayı düşündüğü nehir ağzı yağışlarda sel yatağına döner, çılgın su, on metreye çıkar. Nereye dokunsan kopar, bastığın yer heyelan.
Sivrisinekler ise canlarına yeter âdeta...  Sıtma ve sarıhumma sebebi ye 25 bin adamını kaybeder, iş makineleri rutubetten çürür, düşer hurdaya. Neticede tasını tarağını toplar, “Adios (elveda)” der Panama’ya (15 Mayıs 1889).
Büyük bir skandaldır, kendisi yaşlıdır, yırtar ama oğlu Charles de Lesseps ve Gustave Eiffel hapse mahkûm olurlar.
Fransızlar havlu atınca şirket, kalan varlıklarına (iş makinesi leşlerine barakalarına) 109 milyon dolar verecek bir alıcı arar. Ancak Nikaragua alternatifi karşısında pes eder, Amerikalılardan 40 milyon dolar çıkar anca. Eh, hiç yoktan iyidir sonunda.

O yılların en çılgın projesi Panama KanalıO yılların en çılgın projesi Panama Kanalı

BIRAK MAKİNE ÇALIŞSIN
O günlerde Panama diye bir devlet yoktur. Başkan Thedore Roosevelt, adı geçen alana talip olur. Ancak Fransızlara “he” diyen Kolombiya hükûmeti ABD ile anlaşmaya yanaşmaz. Bilir çünkü, adım atarlarsa çıkaramaz bir daha. Başkan, Amerikan savaş gemisi Nashville’yi bölgeye yollar. Yankiler, yerli milis komutanını öldürüp kukla bir hükûmet kurar ve ertesi sabah Panama bağımsızlığını ilan eder dünyaya (3 Kasım 1903).
ABD bu devleti tanır ve hemen iki hafta sonra oturtur masaya. Hay-Bunau-Varilla Anlaşması’yla kanalın geçeceği 16 kilometre genişliğindeki şeride sahip olur sonsuza kadar. Karşılığında Panama’nın bağımsızlığı garanti altına alacak ve (9 yıl sonra ödeme kaydıyla) 10 milyon dolar yatıracaktır hesaplarına. Ayrıca yılda 250 bin dolar kira ödeyecektir onlara.
Panama elli yıl boyunca Washington’la münasebetleri olan “zenginler” tarafından yönetilir. Kanal Valisi bölgedeki sağlık, eğitim, emniyet ve itfaiye işlerinden mesuldür, ne bileyim; çöp toplama, posta mosta... ABD kanunlarına tabidir, ordu sekreterliği vasıtasıyla direkt bağlıdır başkana.
ABD, 1921’de Kolombiya’ya 25 milyon dolar tokalar, onlarda da Panama’yı tanır Thomson-Urrutia Anlaşması’yla.

 

YAP İŞLET HÜKMET
Amerikalılar hesaplı girer sahaya. Zeminle boğuşmayacak kilitli betondan bir kanal yapacaktırlar bu defa. Yerlilere akıl sorarlar. Eğer Gatun Gölü bir barajla genişletilip derinleştirilirse işin yarısı biter kolayca.
Peki gemileri nasıl çıkaracaklar oraya? Nereden baksan bir binanın dokuzuncu katına. Artık mühim değildir, tekneler tersanelerdeki gibi havuzlara alınıp yükseltilebilir pekâlâ.
ABD ilk kazmayı 1904 yılında vurur ve 10 yılda tamamlar. Amerikalılar hantal, verimsiz Fransız ekipmanlarını kullanmaz, daha büyük ve pratikleri ile değiştirir rayları lokomatifleri sokarlar oyuna. Buhar gücüyle çalışan vinçler ve kazıcılar hızlarına hız katar. İnsandan ziyade makine çalıştırırlar, hidrolik kırıcılar, beton karıştırıcılar, pnömatik matkaplar...
Ve Panama Kanalı böylesi bir 15 Ağustos günü açılır (1914) sonunda.
Devrin parasıyla 375 milyon dolara (bugünün 8-10 milyar doları) mal olur, tıp nispeten ilerlemiş, sıtmanın sinekle geldiği öğrenilmiştir. Zemini petrole boyar, havalide durgun su bırakmaz, lavraları yaşatmazlar. İşçi kaybı 5.600’de kalır bu defa.
İlk geçen “Ancón” adlı buharlı gemi olur. Onu milyon tanesi takip edecektir ilerleyen senelerde.
Okyanuslarda sefer yapan gemiler, genişliği 32 ,uzunluğu 294 metre olan havuzlara alınır, su basılıp yükseltilir ve birkaç doldur boşalt ile göle çıkar kolayca. Seni yükselten su karşıdan gelen gemiyi alçaltmaktadır, iki kuş vururlar tek taşla.
Mühendisler için zor şey değil, birkaç kapak üç beş valf, vana…

PANAMALI PARYA MI?
Bir geminin Kanal’a girmesi, havuzlardan yükseltilip göle alınması ve tekrar indirilip Okyanusa geçmesi takribî dokuz saat sürer.
New York’tan San Francisco’ya giden bir gemi Horn Burnu’nu dolaşsa 22.500 kilometre yol yapar. Panama Kanalı’nı kullanırsa 9.500 kilometre civarında. Geminin saatte 24 kilometre hızla seyrettiğini farz edelim; günde 576 kilometre yapar, aradaki farkı (13 bin km) katetmesi 22 günden fazla tutar. Harcanan yakıt, kirlenen hava cabası.
Evet, Kanal çalışır ama yerli halka hayrı olmaz, ülkeyi resmen ikiye bölmüştür geçemezler öbür tarafa. 1951’de yapılan bir düzenlemeyle salahiyet Panama Kanal idaresine (onlar da Amerikalı sonunda) bırakılır. Havali ABD Kara Kuvvetleri tarafından korunup kollanmaktadır hâlâ.
Şirket 1962’de Kanal üzerine yaptırdığı Thatcher Ferry (Amerikan Köprüsü) ile halkın gazını alacaktır güya.
Gelgelelim açılış merasimi protestolara sahne olur, iş kontrolden çıkar, ayaklanmaya döner bir anda. Sen misin vatandaşa köle muamelesi yapan. “Go home” sesleri yükselir dalga dalga.

O yılların en çılgın projesi Panama Kanalı

0 FÜZE YAPILMADI DAHA
1968’de darbe olur ve Omar Torrijos getirilir başa. Hâlbuki Omar, darbe yanlısı değildir, halk tarafından sevilen bir askerdir. Diğer politikacıların giremeyeceği mahallelerde gezinir. “Hürriyet hasretini yok edecek füze henüz yapılmadı” der millî şuur verir insanlara. Solcu değildir ama Fidel ve Kaddafi gibi aykırı isimlerle görüşmekten de kaçınmaz.
Neticede Carter’la masaya oturur yeni bir anlaşma imzalar. Evet, Kanal artık Panama’ya bırakılacaktır (1977).
Gelgelelim Omar, şaibeli bir tayare kazası ile hayatını kaybeder o sıra.
ABD çekilmeyi ağırdan alır, zamana yayar. Önce Ekim1979’a erteler, sonra 1999’a. İhtimal çekilmedi, söz sahibidir hâlâ.
Kanal ile Panama hazinesine yılda 1.786 milyar dolar girer ama bu, devede kulaktır diğer faydalarının yanında. Bu sayede, 144 ticaret rotası, 1.700 liman ve 160 ülke ile irtibat sağlar ki Panama bandralı gemiler benim diyen ülkelere fark atar.
İlerleyen yıllarda kanalın genişliği yine bir ABD firması tarafından 50 metreye çıkarılır, havuzlar 300 metrelik tekneleri bile alır. İnşaat takriben 5,5 milyar dolara mal olur (2016) şu an dünya sularında seyreden gemilerin yüzde 96’sı geçebilir rahatlıkla.
Son yıllarda Çin, Panama Kanalı’na rakip olabilecek Nikaragua Kanalı üzerinde çalışıyor, Hong Konglu iş adamı Wang Jing fiilen harekete geçse de Asya krizinde çok para kaybedince beklemeye alır. Bu kanaldan 450 metre uzunluğunda gemiler geçebilecek, bilhassa petrol zengini Venezuela ve demir rezervi güçlü Brezilya’ya yarayacaktır.
Unutmayın dünyaya “denizlerde dolananlar” hâkim olurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.