Ne umduk ne bulduk!..

Üç gün önce aylık ve yıllık enflasyon rakamları açıklandı. 2001 yılında, enflasyon toptan eşyada (TEFE) yüzde 88.6, tüketici fiyatlarında (TÜFE) yüzde 68.5 olarak gerçekleşmiş! Bunlar resmi rakamlar. Peki bu rakamların doğruluğundan, yahut gerçeği yansıtma derecesinden kuşku duymayan kimse var mı? Rakamların en fazla tartışıldığı ve makyajlandığı bir ülkeyiz... Acaba vatandaşın enflasyonu yüzde kaç? Enflasyon oranını tespit için baz alınan ürün kalemlerinin hepsini burada belirtmemiz mümkün değil. Ama temel gıda fiyatlarının 2001 yılı seyrine bir bakalım isterseniz; beş gün önce geride bıraktığımız sene içinde bazı kalem malların artışı şu nispetlerde olmuş: Ayçiçeği yağı: % 173.2, mısırözü yağı: % 158.1, toz şeker: % 147.1, salça: % 145.5, un: % 140.4, yumurta: % 127.2... Bildirilen enflasyon oranına tek kalem olarak en yakın oranda fiyatı artan iki temel gıda maddesi var; bulgur: % 95.4, kuru fasulye: % 85.1... Sebzelerden lahananın fiyatı % 194.1 ve ıspanak da % 181 nispetinde artmış! Dar ve sabit gelirli vatandaş en fazla temel gıda maddelerini tükettiği için enflasyondan etkilenme oranı da ona göre gerçekleşiyor... Resmi rakamlara göre dokuzyüz bin, ama ülkedeki sigortasız işçi çalıştırma gerçeğine göre en az birbuçuk milyon kişinin işini kaybettiği ve 1945 yılından, yani İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, ülke ekonomisinin en fazla küçüldüğü; (resmi rakamlara göre yüzde 9, ama gerçekte yüzde yirmi civarında) 2001 yılı için, sene başında yapılan enflasyon tahminlerini hatırlayalım; Resmi tahmin (2001 bütçe rakamı), yüzde 25 olarak açıklanmıştı. Buna karşılık Sakıp Sabancı yüzde otuzbeşe razı olduğunu söylemişti. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz da en fazla yüzde 29 enflasyon bekliyordu! Evet, ne umduk, ne bulduk! Sizleri fazla sıkmamak için zaman zaman bu köşede şairlerden alıntı yaparak, veciz mısra ve beyitlerle havayı yumuşatmaya çalıştığımı biliyorsunuz. Ancak, Adamo'nun "Her yerde kar var..." şarkısını hatırlatan bugün için ne yazık ki aynı şeyi yapamıyorum. Zira bugün 2001'in başlarındaki hayal ve ümitler yerine, yıl sonundaki kaskatı gerçekleri irdeleyen rakamları biraz daha sıralamak durumundayım! Evet bunu yapmak zorundayım çünkü, bazılarımız üşüyerek bu yazıyı okurken, ceplerimizde veya mutfaklarımızda öteden beri devam eden yangınların sebebini anlamak hakkına da sahip olduğumuzu bilmek ve unutmamak durumundayız. Bakınız bugünlerde birdenbire doğalgaz fiyatları fena halde gaza bastı! Enerji Bakanı Zeki Çakan bunu bazı belediyelerin kâr oranları ile (İstanbul % 39, Ankara %45 vs.) açıklamaya çalışıyor. Ama, doğalgazda fiyat artışı yüzde yüzyetmiş! Yani dar gelirlilerin işi bitmiş... Bu da yetmezmiş gibi üstüne yeni vergi (tüketim vergisi) konuyor. Hadi bunu geçelim; Hükümet 2000'in sonunda IMF'ye verdiği üçüncü niyet mektubunda 2001 yılı için akaryakıt tüketim fiyatlarında yüzde onbeş artış öngörmüş! Bakalım neyi görememişler; benzin: % 109, fuel oil: % 119.1, gazyağı: % 106.6, ve tüpgaz: % 151.7... Şimdi anladınız mı mutfaktaki yangının sebebini? Haydi eksik kalmasın; elektrik: % 127.9, kömür: % 108. Bu kışın neden zor geçtiği yeterince anlaşılıyor. Ama bugün işçi-memur ücret artışlarından bahsedersek yanlış anlaşılır! Mademki umduğumuzu bulamadık, o halde biz de moral kampanyalarına katılıp, işi magazine dökelim... Son günlerde bazı basın organlarında Kemal Derviş'in Humpry Bogart'ın giydiği türden fötr şapkası ile boy boy resimleri yer alıyor ve siyasette Demirel'den sonra ikinci fötr şapkalı kişi olarak kendisinden bahsediliyor. Bu da yanlış! Çünkü kendi ifadesiyle, Kemal Derviş henüz politikacı değil, (Yine kendi ifadesiyle) teknokrat... Dikkatimi çeken ikinci husus da şu; Derviş, o görüntüsü ile Demirel'den ziyade Gorbaçov'u andırıyor gibi geliyor! Hani yaş ortalaması seksene yaklaşan Sovyetler Birliği Politbürosu'nun içinden "glasnost-şeffaflık ve perestroika-yeniden yapılanma" diye öne çıkan Mikhail Gorbaçov... Yanılıyor muyum acaba?