Cenin katliâmı, İsrail barbarlığı!..

A -
A +

Bugünlerde iç meselelerle ilgili olarak yazılacak çok şey var, ancak dünya gündeminin birinci maddesi olan Filistin'deki katliamı bugün de ele almak zorundayız. İnsanlık tarihinin pek çok kara sayfası var. Ve o kara sayfalara son olarak eklenen, İsrail askerlerinin silahsız, ordusuz Filistin halkına karşı sürdürdüğü vahşettir. Nitekim Katolik dünyasının lideri Papa, İsrail'i "barbar devlet" olarak tanımlamıştır. Çaresiz ve korunmasız insanları vahşice öldüren, öldüremediklerini de işkenceden geçiren, aç bırakan, evlerini yıkan ve bu zulmü dünyanın gözünden saklamak için işgal topraklarını basına kapatan İsrail'e, bu tanım tam da oturmaktadır. Çünkü İsrail ordusu da, Dışişleri Bakanı Peres'in ardından katliam yaptığını itiraf etmek zorunda kalmıştır. Ordu sözcüsü yüzlerce kişiyi öldürdük derken, bir başka general bu sayıyı 250 olarak ifade etmiştir. Ancak her zamanki İsrail taktiği ile, tepkileri hafifletmek için, bir başka hükümet sözcüsü, yüzlerce kişiye yaralıların da dahil olduğunu iddia etmiştir. Bütün bunlar Cenindeki vahşetin boyutları hakkında ipuçlarıdır. Hal böyle iken, "ABD tarihinin en çapsız başkanı" diye nitelendirilen Bush, hâlâ daha İsrail'in yaptıklarını anlayışla karşıladığını söylüyor. Ne anlayış ama! Güya ateşkes sağlamak için bölgeye gelen fakat, daha çok Şaron'u arkalamayı görev edinmiş görüntüsü veren, ABD Dışişleri Bakanı Powel'in Beyrut Kasabı karşısındaki mutabasbıs durumu da ayrı bir vak'a... Dünyaya hakim gücün temsilcisi olarak kendisinden misyon beklenen bu siyahi bakan, Şaron'un içten pazarlıklı iltifatlarına pek beşuş bir çehre ile karşılık verirken neredeyse reverans yapacaktı! Halbuki altmışlı yaşlarında olan bu emekli general, geldiği ırkın çektiği çileleri yaşamış ve geçmişi bilmesi gereken kişi olarak, ırkçı politikalara karşı şahsiyetli bir tavrı en azından kişisel olarak koyabilirdi. Öyle ya iki- üç kuşak öncesi köle olan, bir kuşak öncesi ikinci sınıf muamelesi ile ömrünü tamamlayan, kendisi veya arkadaşları, gençlik yıllarında İsrail benzeri beyaz ırkçıların, Ku Kluks Klanların tedhişlerine maruz kalmış bir kimse olarak Filistin halkının özgürlük mücadelesini anlaması gerekirdi. Ve en önemlisi de bir asker olarak, İsrail'in yürüttüğü kirli savaşı en önce reddetmesi, karşı çıkması gerekirdi. Ama ne yazık ki, zencilerin yüzakı olarak, hatta ilk muhtemel zenci başkan olarak lanse edilen Powel bu beklentilerden çok uzak kaldı... Görünen o ki, Bush'un basiretsiz yönetimi Yahudi lobilerinin tesiriyle İsrail'i kayıtsız şartsız ve hatta kendi menfaatleri aleyhine desteklemeye devam edecek. Ama bu defa ABD'nin desteği de İsrail'e yetmeyecek! Zira İsrail yönetimi artık tam bir savaş suçlusudur... Eğer medeni dünya, yirmibirinci yüzyıl değerler skalasının tepetaklak olmasını istemiyorsa, muhakkak İsrail'in işlediği insanlık suçunun hesabını sormalıdır. Ve Filistin halkını boğazlayan işgalcilerin başı, Beyrut'tan sonra Cenin Kasabı lakabını da kimliğine yazdıran Şaron'u La Haye'de, Miloşeviç'in yanına göndermeli ve yargılanmasını sağlamalıdır. Bu İsrail halkının da yararına olacaktır. Aksi halde barışı bugünkü İsrail vatandaşlarının torunları bile göremeyecektir. Çünkü Şaron nesiller boyu unutulmayacak kin ve nefret tohumları ekmiştir! Üç çocuğunu Cenin'de kaybeden, ama hayattaki sekiz çocuğunu da Kudüs için feda etmeye hazır olduğunu söyleyen Filistinli annenin öfkesini herkes iyi tahlil etmelidir!.. Evet medeni dünya ve barış taraftarı İsrail halkı, barış düşmanlarını hak ettikleri cezaya çarptırmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.