Siyasette değişim ve halkın beklentileri

A -
A +

Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 82. yıldönümü idi. Bu münasebetle çok sayıda resmi ve resmi olmayan nutuk dinledik. Hemen hepsi klasik hamaset ürünü, beylik laflar ve hiçbir yenilik veya değişim unsuru taşımayan beyanlardan ibaretti. Bu durum, TBMM'nin son yıllarda asli fonksiyonunu beklenen ölçüde yerine getirememesi olgusu ile tam da örtüşmektedir. Öyle ya, "milli irade"nin tecelligâhı olma mevkiindeki Millet Meclisi, bugün ülke siyasetinin belirlenmesi ve yürütülmesinde ne kadar etkili?!. Meclis, Türk Milleti'nin bugünü ve yarını ile alakalı hayati kararların alınmasında esas yetkili merci olmasına rağmen, neden bu tür kararları hep onaylama durumunda kalıyor? TBMM'nin konumu, başka platformlarda şekillendirilip önüne konulan kararları sadece tasdik etmekten mi ibarettir? Evet, bu soruları daha da çoğaltmak mümkündür. Ama varacağımız sonuç değişmiyor. Millet Meclisi, bugün ülke yönetiminde yeterince ve tayin edici ağırlığa sahip değildir!.. Peki kabahat kimde? Tabii ki siyasetçilerde ve onların teşkilatlandığı yer olan siyasi partilerde... 1920'lerde, dünya harbinin tarumar ettiği bir imparatorluğun kalıntıları arasında, Türk Milleti'nin haklarını müdafaa etmek, Türk topraklarını istiladan kurtarmak ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştirmek üzere, son derece ağır ve olağanüstü yetkiler üstlenen ve anormal derecede zor şartlara rağmen, deruhte ettiği görevleri yerine getirmeyi başaran TBMM, 82 yaşında neden silik bir görüntü veriyor? Bunu iyi tahlil etmek gerekir. Bu değerlendirmeyi, evveliyetle "demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları" olan siyasi partiler yapmak zorundadır. Siyasetin, siyasetçinin, dolayısıyla Meclis'in olması gereken yere oturtulabilmesi için, politika yapmaya soyunanların eyyamcılıktan, pısırıklıktan ve ürkeklikten kurtulması lazım. Aksi halde siyasi boşluk, bugün olduğu gibi başkaları tarafından doldurulmaya devam eder. Türkiye'nin geldiği dönüm noktasında siyaset yeni bir veche kazanmak mecburiyetindedir? Birkaç yeni partinin kurulmasıyla, yahut birkaç tane "yeni yüz"ün siyasete girmesiyle işaret etmek istediğimiz veche kazanılamaz! Dikkatle incelenirse, bazı yeni partilerin kurulmasındaki manipülâsyonlar (mesela parasal destekler) bir büyük oyunun izlerini taşıyor... Bu "BÜYÜK OYUN" hem siyasetçiler (halen siyasette olan ve girmeye niyetlenen) tarafından, hem de halkımız tarafından iyi okunmak zorundadır. Bu "büyük oyun"a sık sık temas edeceğiz. Çünkü siyaset burada düğümleniyor. Şimdilik şu kadarını söyleyelim. Gelecekte de mevcut hükümete benzer bir oluşum sağlamak için, barajı aşacak (en az % 10.5 oy) ve de uzlaşmaya meyyal en az üç partinin hayatiyeti sağlanmaya çalışılıyor!.. Hesap bu. Ama başka hesaplar da var tabii. Hem evdeki hesap çarşıya uyacak mı bakalım? Bu arada, sıkıntılardan bunalan halkın öfkesi artıyor. Bu öfkeyi kullanarak bir yerlere gelmeye çalışanlar da hep zarar ediyor. Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Türkiye'nin öfke istismarına değil; sağduyuya, akla, mantığa, bilgiye, tecrübeye ve tabii cesaret ve dirayete ihtiyacı var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.