Uyum masallarına devam

A -
A +

Önceki gün bilmem kaçıncısı yapılan koalisyon ortaklarının liderler zirvesinden sonra, yine aynı minval üzre beyanları dinledik. Ancak bu beyanlar o kadar inandırıcılığını yitirdi ki, ülkenin ciddi kuruluşları, özellikle ekonomi çevreleri, alarm sinyalleri veren gidişata dur diyebilmenin yollarını arıyor. Yani hükümet çevrelerinin her fırsatta "dimdik ayaktayız, uyum sorunu yok, erken seçim istemiyoruz..." yaptığı açıklamalar gerçekleri değiştiremiyor. Çünkü Uluslararası S&P ve Fitch Türkiye'nin kredi notlarını düşürüyor ve geleceğe dair belirsizlik ve istikrarsızlığın bir erken seçimi kaçınılmaz kıldığını söylüyor. Ama Ecevit, hayır diyor, "Seçimler zamanında yapılacak, erken seçimi asla istemiyoruz..." Ama bu beyanda bulunurken bile seçim tarihini doğru dürüst veremedi, gene şaşırdı ve 2004 yerine 2003 Nisanı deyiverdi. Gazeteciler de spor olsun diye Başbakanı ikaz edip düzeltme fırsatı verdiler. Neyse bu da iyi, yoksa geçen seferki gibi yine piyasalar allak bullak olabilirdi. Son zamanlarda yabancı basın, Başbakan'ın sağlığı ile ilgili olarak daha ciddi ve kapsamlı yayınlar yapıyor. Ve maalesef yazdıkları Türkiye için ileriye dönük tehlikeleri çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Bakınız dünyanın önde gelen ekonomi gazetelerinden Financial Times nasıl ikaz ediyor; "Türkiye ekonomisini iyileştirmek için geçmişte yapılan bütün fedakarlıklar ve çalışmaların, yalnızca sağlığı bozuk bir tek kişi tarafından yok edilmesi büyük trajedi olur..." Mayıs ayının dördünden bu tarafa görevinin başında fiilen bulunamayan Ecevit'in sağlık durumunun, kamu borçlarının kontrolü ve ekonomide iyileşmeyi tehlikeye soktuğunu söyleyen FT gazetesinin yazdıklarının global ekonomi çevreleri tarafından ne kadar dikkatle izlendiğini belirtmeye gerek var mı? Her fırsatta yazıp söylüyoruz, herkes de üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri yazıp söylüyor, ancak Ankara'daki siyasetçiler acaip derecede duyarsız. Bu kadar duyarsızlık hiç de iyiye alamet değil. Dün bu satırların yazıldığı sırada TOBB'un genişletilmiş toplantısı devam ediyordu. Tahmin etmek zor değil. Bu toplantıdan çok büyük ihtimalle Ecevit'in çekilmesini talep eden direkt veya dolaylı bir çağrının çıkacağı açıktır. Bu çağrıya herkesin kulak vermesi gerekir. Türkiye'nin daha fazla zaman ve imkan kaybetmesine tahammülü yoktur. Daha önce de TÜSİAD Ecevit'in sağlık meselesini "devlet sorunu" olarak algıladığını açıklamıştı... Hükümet ortakları arasında, özellikle AB konusunda fikir birliği sağlamak imkansız hale geldiğine göre, ülkenin geleceği ile oynanmasına müsaade edilmesinin sorumluluğunu kime yıkmak lazım?! Sivil siyaset iyice daraltılmış manevra sahasını da pasiflik ve kolaycılık alışkanlığı ile boş bırakır ve hiçbir meseleye çözüm üretemezse, artık gerisini tahmin etmek zor olmayacaktır. Tedbir alınmazsa, ülke çok büyük bir ekonomik ve siyasi altüst oluşun girdabına girebilir. Onun için henüz fırsat ve imkan varken, inisiyatif alma kaabiliyeti olanlar artık bir karar vermelidir. Aksi halde bugünün iktidar kanadı, Ecevit'i ayakta tutacağız diye bütün takımı yatırabilirler! Eğer bazıları hâlâ vahametin farkında değillerse, hiç olmazsa, son zamanlarda koro halinde gazete sütunlarında yükselen "çekil artık..." şeklindeki tepkilerin sağlıklı bir değerlendirmesini yapma zahmetine girsinler artık. Özetle, bu şekilde daha fazla gitmez! Gidemez. Gitmemelidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.