Kim ne yapmak istiyor?

A -
A +

Ankara toz duman... Kriz, kaos, buhran veya adı her neyse... Cümbüş devam ediyor. Ama kimin ne yapmak istediği tam belli değil. Sadece karinelerle, konuşmaların satır araları okunarak, olaylara ve olanlara bir yorum getirilmeye çalışılıyor. Evvela iktidar partilerine bakalım; DSP, MHP ve ANAP ne yapmak istiyor? Bunların hiçbirinin ileriye dönük orta ve uzun vadeli bir stratejilerinin olduğu söylenebilir mi? Hepsi de apansız yakalanmanın telaşı içerisinde, mümkün olan en az hasarla badireyi atlatmak, yani günü kurtarmak, pardon mümkün olduğu kadar iktidarda kalmak, yani koltuğu korumak peşinde! Ne zamana kadar? Vakti henüz kesinleşmeyen erken seçime kadar. Eğer iktidar ortakları günübirlik hesap içinde olmasalar, artık hiçbir konuda ortak fikir ve eylemi kalmamış olan bir birlikteliği niçin metazori devam ettirsinler? Hani ilkeli siyaset? Son günlerde açıklamalarını sıklaştıran Bahçeli, bir ileri bir geri adımla seçimlere kadar ne pahasına olursa olsun hükümetin devamını sağlamaya çalışıyor. Ama ortakları Mesut Yılmaz ve Derviş hakkında söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. Ancak artık bunlarla birarada olamayız, diyemiyor. Şu saat itibariyle dördüncü parti durumundaki DSP liderinin başbakanlığına hiç ama hiç itirazı yok... Ya Mesut Yılmaz... Son bir senesini tamamen teksif ettiği ve kendilerine göre en önemli mesele olarak lanse ettikleri Avrupa Birliği uyum çalışmalarından sırf hükümeti kurtarmak uğruna feragat etmedi mi? Bu satırların yazıldığı sırada, erken seçim ortak kararıyla sona eren liderler zirvesinin bir öncekisinde, bu karar alınmadı mı? "AB uyum süreci sebebiyle kesinlikle koalisyon bozulmayacak demediler mi? Seçimler 2004'te yapılacak diye kendilerini ve herkesi kandırmaya çalışmadılar mı? Bahçeli bir gün sonra 3 Kasım'da seçim olsun derken, Yılmaz da bu hükümetin artık daha fazla sürmesi zor derken hangi tutarlılık içindeydiler? Ve bugün her üçü, evet 3 Kasım 2002'de erken seçim olmalıdır diye görüş birliğine varırken hangi saiklerle ve hangi sebeplerle, daha doğrusu hangi "UYUM" programıyla bu noktaya geldiler? Bunlar söylediklerinin hemen unutulduğunu mu zannediyor? Milletin hafızasını ciddiye almayanlar bedelini sandıkta çok ağır şekilde ödeyeceğini unutmamalı... Peki ya sindirim zorluğu çeken Başbakan Ecevit... Şu saat itibariyle yarıya kadar inmiş DSP'li milletvekili sayısıyla, 276'nın da altına inmiş iktidar oyuyla, hâlâ daha o makamda oturmayı nasıl hazmedebiliyor? Ve en önemlisi bu hükümet şu haliyle ne kadar yönetebilme kabiliyetine sahip? Mayıs ayı başından bu tarafa hangi icraata imza attı ve seçimlere kadar neyi ne kadar yapabilecek? Nasıl olsa muhalefetin gücü yok diye, Ecevit hükümet etmeye devam mı edecek? Herhalde ilke ve dürüstlükten anlaşılan bu oluyor. Yani koltuğa yapışmak! Gelelim muhalefetin hali pürmelaline... Herbiri kendi derdinde. Son derece pısırık ve dağınık. Olaylar karşısında şaşkın ve hazırlıksız. Kendi aralarında ciddi bir diyalog olamadığı için de, akordu bozuk orkestra gibiler. Yani herkes ayrı telden çalıyor. Ve dolayısıyla da söylediklerinden bir şey anlaşılmıyor. Hükümeti değiştirmek gibi bir meseleleri yok görünüyor. Onlar da günübirlik sloganlarla ve salvo atışlarıyla vaziyeti idare etmeye çalışıyorlar. Onun için de, ülkeyi krizden krize sokan hükümet karşısında hiç de etkili olamıyorlar. Çünkü hesaba kitaba dayalı bir tavırları yok. Kutan'ın kendi ifadesiyle, "bekleyelim, görelim" politikasından başka ellerinden bir şey gelmiyor, gelmiyor!.. Bakalım 31 Eylül ve 3 Kasım tarihlerini erkene çekebilecekler mi? Eğer bu konuda belirleyici olabilirlerse hem ülke ekonomisine hem de AB projesine ciddi bir katkıda bulunmuş olurlar ve sandıkta da karşılığını görürler. Yeni oluşuma dair şimdilik bir şey söylemeye gerek yok. Evvela oluşum olup olmadıklarını ve eğer gerçekten yenilenmiş ve değişmiş iseler şeklini şemailini görelim. Sanal bir yapıya göre hüküm vermek doğru olmaz. Bugüne kadar onlar da mevcut iktidarın sadık bir parçası idiler. Ancak onlara bir tavsiyemiz var. Medya rüzgarına kapılıp yükseklerden uçmasınlar. Sonra düşüşleri fena olur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.