Dananın kuyruğu koparken

A -
A +

Millet Meclisi'nin yarın yapacağı olağanüstü toplantı; hem tıkanmış siyasetin önünü açmak, hem de Türkiye'nin geleceğine yön vermek bakımından son derece önemli. Bakalım bu fırsat yeterince değerlendirilecek mi, yoksa kısır çekişmelere ve siyasi ikbal uğruna peşkeş çekilecek mi? Eğer sivil siyaset, Türkiye'nin elli yıllık demokrasi (ihtilal parantezlerini de hesaba katarak) denemesinden ve nihayet son dönemlerdeki krizlerin sonucu olan perişan tablodan bir nebze ders çıkarabilmişse, zayıf ihtimali realize edip ülkenin önünü açabilir. Yok eğer nato mermer nato kafa, geçmişten hiçbir şekilde ibret almayan, geleceğe dönük olarak da herhangi bir vizyonu olmayan, basiretsiz menfaatçi, dar ve kısa görüşlü, sadece günü ve mümkünse koltuğu kurtarmaya matuf tutum ve davranışlar devam ederse; siyasetin de, siyasetçinin de, memleketin de vay haline!.. Herhangi bir parti, lider veyahut vekil ismi belirtmeden, yani kategorik ayırıma gitmeden topyekûn siyaset kurumları ve mensuplarını kastederek belirtelim ki; eğer ülkenin en hayati meseleleri üzerinde dahi, asgari uzlaşma kültürüne sahip olduklarını gösteremezlerse, yazıklar olsun! Ve o zaman seçim sandığında bu özel ve tüzel kişilerin üzerini çizmek en doğru karar olacaktır ki, Türk milleti böyle kararları çok vermiştir. Şayet milletimiz kazara doğru karar vermezse, yahut çeşitli sebep ve saiklerle milli irade seçim neticelerine bihakkın yansımazsa; Birleşmiş Milletlerin son raporunda ortaya çıktığı gibi, Türkiye 160 ülke arasında milli gelir ve hayat standardı bakımından, yani insani gelişme açısından 85. sıralarda dolaşmaktan kurtulamaz. Hatta daha da aşağılara düşer... Yani artık şu sorunun cevabını milletçe doğru olarak verebilmeliyiz; halkımıza medeni bir hayat ortamı sağlayamayan, huzur ve güveni temin edemeyen, tam tersine kriz ve sıkıntıları başımızdan eksik etmeyen, (istisnalar her zaman müstesna...) bilgisiz, beceriksiz, pısırık, korkak, fırsatçı, asalak, sorumsuz siyaset bezirganlarını niye başımızda taşımaya devam edelim ki?!. Bunlara karşı bir mecburiyetimiz mi var? Mevcut imkân ve şartlarda her şey apaçık ortada. Yani vatandaş olanı biteni seyrediyor. Kimse birşeyleri gözlerden kaçırabileceğini sanmasın. Birileri görmezse de birçokları farkına varır. O halde yarınki büyük imtihanda herkesin notu verilecek. Zayıf ihtimal de olsa seçimden kaçanlar olursa, Avrupa Birliği için çıkarılacak uyum kanunlarında sebepsiz yere işi yokuşa sürenler çıkarsa, bunun karşılığını yakın zamanda göreceklerini unutmasınlar! Seçim kararının çıkmaması veya Avrupa treninin kaçması dünyanın sonu olmasa da, böyle bir durum bazılarının siyasi sonu olacaktır. Kimileri sandıktan çıkamayacak, kimileri de barajın altında kalacaktır. Yarın Türk siyasi hayatının önemli günlerinden biri olmaya namzettir. Sivil siyasetin rüştünü ispat için de önemli bir kilometre taşıdır. Hepimiz yarını iple çekeceğiz. Yarın çabuk gelecek! İnşallah yarın ve sonraki günler siyaset ve ülke ekonomisinde kalıcı yaralar açmaz! Herkese, ama en çok siyasetçilere büyük görev düşüyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.