Keşke Meclis her zaman böyle çalışsa!

A -
A +

Türkiye Büyük Millet Meclisi son beş günde gerçekten çok büyük işler başardı. Evvela, pek çok beklenti ve spekülasyonun aksine, milli iradenin tazelenmesi, yani erken seçime karar verme noktasında hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde ve beklenenin çok fevkinde bir ekseriyetle, halkın görmek istediği iradeyi ortaya koydu. Sökmenoğlu'nun da ifade ettiği gibi demokrasinin sübabı olan erken seçim kararı ülkemize ve milletimize hayırlı olsun. Temenni ederiz ki, 3 Kasım'da sandığa yansıyacak millet iradesi de dağılmış haldeki sivil siyaset mekanizmalarını toparlayıcı mahiyette olur. Ülkenin önü siyaseten açılmıştır. Artık top vatandaştadır. Vatandaş seçime girecek partileri iyi etüd edip, sağlıklı bir karar verirse, önümüzdeki dönemde siyasi istikrar ve güven sağlanabilecektir. Keşke Millet Meclisi her zaman böyle hızlı ve verimli çalışabilse... Erken seçim kararının hemen ardından, yılların birikimi olan ve Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesinde artık bir dönüm noktası mesabesinde telakki edilen uyum kanunlarının da, yine tahminlerin aksine şaşırtıcı bir sür'at ve net çoğunlukla parlamentodan çıkmış olması, uzun zamandan beri üzerine ölü toprağı serpilmiş siyasetin özlenen dinamizme yeniden kavuştuğunun bir göstergesidir. Bu gelişme de, ülkemizin önünü hem siyaseten hem de iktisaden açacak bir başlangıçtır. Türkiye Gazetesi'nin dünkü manşetinde belirtildiği gibi artık top Brüksel'de... Yani Avrupa'nın karar merkezinde. Hem Ekim ayında Türkiye hakkında hazırlanacak ilerleme raporunda, hem de Aralık ayı başında verilmesi gereken müzakere tarihinin tesbiti noktasında, Türkiyeden beklenen adımlar atılmış durumdadır. Avrupa bu adımları değerlendirmek mecburiyetindedir. "Mecburiyetindedir" ifadesini bilhassa kullanıyorum, çünkü AB, Türkiye'yi hatır için üyeliğe alacak değildir. 1949 yılından beri bu birliğe katılmak için fedakarlık eden Türkiye, onlar için vazgeçilemez bir ülke olduğu için mecburdur. Hem siyasi, hem iktisadi ve hem de askeri yönden vazgeçilemeyecek bir ülke... AB; kendisi için son derece önemli, büyük bir pazara , stratejik öneme ve de NATO'nun ikinci büyük askeri gücüne sahip bir Türkiye'ye bigane kalabilir mi? 2050 yılına kadar nüfusu eksi trendde devam etme mahkumiyetinde olan Batı Avrupa ülkelerinin böyle bir lüksü yok! Olamaz da... Nitekim, AB Komisyonun genişlemeden sorumlu üyesi Gunter Verhaugen, uyum paketinin Meclis'ten geçmesinin hemen akabinde, "Türk Parlamentosu'nu ve cesur kararlarını selamlıyorum..." diye beyanat vererek , ilk müsbet tepkiyi vermiştir. Bunu başka açıklamalar devam edecektir. Bu olumlu hava dalga dalga yayılarak AB'nin Ekim ve Aralık zirvelerinde beklediğimiz tesirleri meydana getirecektir. Üyelik süreci her ne kadar uzun bir zamanı kaplayacaksa da, üyelik müzakerelerinin başlayabilmesi için gereken bu adımların atılmış olması Türkiye'nin işini çok kolaylaştıracaktır. Türkiye'nin şimdiye kadar hak ettiği halde, AB'den alamadığı ekonomik yardımların da önü açılmıştır. Ülkemizin gelecek elli yılını derinden etkileyecek olan, AB ile entegrasyon projesinin, arzu edilen istikamette yürüyor olmasının ehemmiyetini bu köşede özetlemek mümkün değildir. Ancak şu kadarını söyleyebiliriz; Bu Meclis kendi görev süresini kısaltan karardan sonra, belki de bu dönemde en önemli reformlara imza atarak siyasi tarihimizde yeni bir dönemin kapısını aralamıştır. Bundan dolayı, milletvekillerini ve siyasi parti yöneticilerini tebrik etmek lazımdır. Evet, ülkenin ufuklarında uzun zamandır dolaşan kara bulutlar hızla dağılıyor. Dün açıklanan enflasyon rakamları da (TEFE 2.7, TÜFE 1.4), yıllık yüzde 35 hedefinin tutturulması bakımından ümit verici. Yaşanan zorluklara rağmen, müsbet gelişmelerin devam etmesi sevindirici. Dileyelim hep böyle müsbet gelişmeler olsun. Unutmayalım ki; her gecenin bir gündüzü vardır. Elbette bu sıkıntılar da bir gün bitecektir. Önemli olan hataları tekrarlamamak ve yanlışta ısrar etmemek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.