Bu tuhaflıklar ancak bizde yaşanır...

A -
A +

"Tuhaflık" kelimesi sizce yeterli görünmüyorsa, lugat bilginizin zenginliği çerçevesinde istediğiniz bir tabiri kullanabilirsiniz. Kelimeler farklı da olsa, sonuç aynı olacaktır. Yani garabet. Evet, tam bir garabet!.. Bilhassa 1987 yılından beri tekerrür eden "KÜSKÜNLER HAREKÂTI (!)", demokratik rejime sahip olduğunu söyleyen başka hangi ülkelerde görülmüştür? Mesela önümüzdeki pazar günü sandık başına gidilecek olan Almanya'da böyle bir şey sözkonusu olmuş mudur? Şu hale bakar mısısnız? Bir buçuk ay önce, Milletvekillerinin kahir ekseriyeti, milli iradeye başvurulması gerektiği yönünde karar alıyor. Ama seçim gününe bir buçuk ay kala, hâlâ daha seçimin olup olamayacağı belli değil. Seçim bütçesi yapılmış, partilere yapılacak hazine yardımı belirlenmiş, adaylar belirlenmiş, ama seçimin olup olmayacağı belli değil. Dün seçim diyen bir kısım parti lideri ve milletvekilleri bu defa sandıktan kaçmanın yollarını arıyor. Bunu için her hileye başvuruyor. Kimisi hükümeti düşürmeye, kimisi barajı düşürmeye, ama hepsi bila istisna seçimi ertelemeye gayret ediyor. Gelen tepkilere karşı inanılmaz bir vurdumduymazlık sergiliyorlar. Öne sürdükleri gerekçeler kargaları güldürecek cinsten. Ama onlar, hiçbir şeye aldırmadan gayet ciddi şekilde oyunlarını oynamaya devam ediyorlar. Bakalım bu oyun onları nasıl bir akıbetle karşılaştıaracak... Eğer çok şaşırtıcı bir gelişme olmazsa, çekirge artık fazla zıplayamayacak! Bunun için zaman da gittikçe daralıyor. Dün, bu satırların yazıldığı saatlere kadar, küskün diye tabir edilen sayın milletvekilleri, görünürde barajı düşürmek, ama esasen seçimi erteletmek için Meclis'i toplama teşebbüsünde bulunmadılar. Gelen haberler, bu sayın milletvekilleri arasında fazla bir tesanüdün olmadığını da ortaya koyuyor. Öfkeyle kalkıp zararla oturulması kaçınılmaz olan bu hareketin hiç gerçekleşmemesini temenni ediyoruz. Zira seçimin olmaması halinde ülkede oluşacak kaosu absorbe etmek çok zor. Onun için bu sayın liderleri ve milletvekillerini bir kere daha sağduyuya davet ediyoruz. Hem kendilerine, hem bize hem de ülkeye yazık etmesinler. Bu arada dün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ve DYP lideri Tansu Çiller'in yaptığı açıklamalar seçimi erteleme oyununun bozulması yönünde bomba tesiri yaptı desek yanlış olmaz. Cumhurbaşkanı başından beri zaten seçimin ertelenmesine karşı olduğunu en etkili şekilde dile getiriyordu. Bu arada barajı düşürme bahanesinin de aynı gayeye matuf olduğunu söyeleyerek önemli bir ikazda bulunmuş oldu. Diğer taraftan bir iki gün öncesine kadar, seçimin yapılması hakkında pek de net olmayan tavırlar içinde görülen Çiller nihayet gelen tepkilerin doğrultusunda, tutumunu şekillendirdi. Ve dün, seçimin ertelenmesi için kendisine gelecek her teklifi ve her hükümet modelini reddedeceklerini, yani (bir buçuk senelik bir başbakanlık rüşvetini...) peşinen geri çevireceklerini tereddütleri yok edecek bir üslupla deklare etti. Bizce Kilit konumundaki DYP liderinin bu tavrı, seçim karşıtlarının hesabını fena halde bozmuştur. Dileriz herkes hesabını doğru yapsın. Zira ekonomi artık SOS veriyor. Yılın ilk dört ayında gelen yabancı sermaye miktarının sadece 75 milyon dolar olduğunu ve bu miktarla Türkiye'nin Burkina Faso, Kenya vb. geri kalmış ülkelerle aynı seviyede olduğunu göz önüne almak yeterli. Fazla söze hacet yok. Halkın iyice küçülen ekmeğiyle daha fazla oynamaya kimsenin hakkı yok. Seçimden başka çare de yok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.