Yeni hükümetin farkı nedir, ne olacak?

Yeni hükümetin farklı yönlerini aksettirmek için pek çok argüman kullanılabilir. Nicelik ve nitelik yönüyle tamamen farklı bir kabine ile karşı karşıyayız... Bir kere uzun yıllardan sonra yine tek parti hükümeti sözkonusu. Yani dün itibariyle tamamen sahneden çekilen üç başlı eski koalisyon hükümeti yerine, maksat ve hadef birliği içindeki bir bakanlar kurulu... Daha dün iktidar koltuğunu boşaltan 57. hükümetin yapısı nasıldı? Üç ayrı başlı, her bir başın temsil ettiği partinin farklı yöntem ve felsefesinin getirdiği zorluklar, bakanların ve daha da ötesi koalisyon ortağı olan partilerin karşılıklı kadro pazarlıkları, icraatta birbirini kollamaları ve zorlamaları ayrı ayrı ve içinden çıkılamaz problemler üretiyordu. İkide bir başgösteren anlaşmazlıkları gidermek için aynı sıklıkta "Liderler Zirvesi" yapılıyordu. Üç yılı aşkın zamanda kaç defa koalisyon liderleri zirvesi yapıldığını hesaplayabilen var mı?!. İşte hükümet işleri böyle garip ve sıkıntılı bir durumdan, son derece dengeli ve uyumlu bir yapıya kavuştu. Bu bile tek başına çok şey ifade ediyor. Elbette ki, hükümetin performansı yapacağı icraat ile değerlendirilecek. Bunun için de acil eylem planına paralel olarak kabineye bir, üç, altı aylık ve bir yıllık zaman dilimlerinde karne verilecektir. Tabii bir hükümet için sağlıklı değerlendirme yapılması hususu en az bir yıllık zamana ihtiyaç gösterir. Türk toplumunun da bu süreyi tanıyacağı bellidir. Toplumun göstereceği sabrı medyadan beklemek mümkün değildir. Medya alışılagelmiş tarzıyla bugünden itibaren hükümetin her adımını milimi milimine, müsbet veya menfi değerlendirmeye devam edecektir. Daha ilk günden bakanların sicilleri yansıtılmaya başlandı. Kim yargılanıyor, kim geçmişte ne ile suçlandı vs. Demektir ki, bakanların medya yönünden işi pek rahat olmayacak. Ama onlar polemik ve spekülasyon yerine icraatı seçip milleti rahatlatacak işlere imza atabilirlerse, kendilerine verilmiş olan kredi süresi uzar. Evet yeni hükümet her bakımdan bir önceki ile farklı. Uyum ve ahenk olarak, maksat ve hedef birliği olarak, düşünce ve metod olarak ve tabii gençlik ve enerji olarak... Dün Başbakanlıktaki devir teslim törenini hepiniz izlemişsinizdir. Ayakta zor durabilen, söylenenleri zor duyabilen ve nihayet protokol gereği söylenecek üç beş cümleyi kekeleyerek güçlükle konuşabilen eski hükümet başkanı Ecevit ve onun karşısında yüzü gülen, 52 yaşında sağlıklı, enerjik ve kendine güveni izhar eden yeni başbakan Abdullah Gül. Birincisi, tek kat merdiven bile çıkamayacak kadar yaşlı ve rahatsız ve rahatsızlığı bir dönem devlet meselesi haline getirilmiş kişi. Diğeri adeta herşeye yeni başlayan, azimli, kararlı ve düşündüklerini gerçekleştirebilecek güç ve enerjiye sahip, olgun, ama Türkiye'nin geçmişteki politik standartlarına göre "genç" sayılabilecek bir yaşta. Sadece bu görüntü bile yeni hükümetin farklılığını tescil için yeterlidir. Tabii ki, yaşlı olmak bir suç değildir. Ama bu yaşlılık görevi yerine getirmeyi engelliyorsa, kişinin gereğini yerine getirmesi, yani kenara çekilmesi lazımdır. Ecevit, ne yazık ki, bunu yapamadı ve ileri yaşında yakaladığı fırsatı harcayarak neredeyse sıfıra yaklaşan bir noktada veda etmek zorunda kaldı. Bu konuyu başka bir yazıya bırakıp tekrar yeni hükümete dönelim; Yeni bakanlar kurulu son derece ılımlı, bilgili ve tecrübeli kişilerden oluşuyor. "Heyet-i vekile"de yer alan isimler sağ yelpazeyi geniş şekilde yansıtıyor. Eski ANAP, DYP ve MHP'li isimlere hayli önemli görevler verilmiş. Bu durum AKP'nin "merkez sağ" olma iddiasının bir yansıması olsa gerek. Bakanlar arasında, siyasette çok yeni ve yaşı çok genç olanlar var. Ama bunların da meziyetleri, yüklendikleri görevi ifa etmek için yeterli görünüyor. Onları ve faaliyetlerini zaman zaman tek tek ve topluca mercek altına alacağız. Şimdilik memleket ve millet için kendilerine başarılar diliyoruz.