Deniz Baykal ve muhalefet sorumluluğu

A -
A +

"Siyaset artık iki kişilik oyun haline geldi..." diyen Deniz Baykal'a bu dönemde çok büyük sorumluluk düşüyor. Kendisi bu sorumluluğun yeterince bilincinde olacak kadar tecrübeli bir politikacı. Yaklaşık otuz yıldır içinde bulunduğu siyasette çok kereler iniş ve çıkış yaşadı... 1999 seçimlerinde partisinin barajın altında kalması, herhalde karşılaştığı en dramatik düşüş olayı idi. Baykal, özellikle bu düşüşten sonra politika üslubunda çok köklü değişiklikler gerçekleştirdi. Daha önce, adının üzerine adeta yapışmış gibi görünen "hizipçi" yakıştırmasını silip atmak için yandaşlarını bile şaşırtacak kadar radikal davrandı! Bu çerçeveden olarak, Halk Partisi'nin klasik ve dar kalıplı, seçici (eklektik), devletçi politikasını aşarak geniş kitlelere, tarihi mirasa (Şeyh Edebali vs.), ideolojik yaklaşımlar yerine, halkın gerçeklerine dayalı bir üslup geliştirdi. Bu yapılanmada epeyce sert diyebileceğimiz muhalefetle karşılaşmasına rağmen, kendisi için doğru olanı yaptı ve eskiyi devam ettirmek isteyen çevrelerin istek ve muhalefetine direnmesini bildi. Bu da, özellikle eski kuşak politikacıların tasfiye edildiği bir seçimde, kendisini iktidar değilse bile muhalefet lideri yaptı. Geçen seçimlerde partisinin aldığı yüzde 8 küsurluk oy oranını yüzde 18 küsurlara yükselten Baykal'ın beklentisi esasen daha yukarılarda idi. Bundan dolayı kendisinin seçim sonuçlarını pek de memnuniyetle karşılamadığı biliniyor. Herhalde, Baykal ve kurmayları, beklentilerinin gerçekleşmemesinin geniş analizini yapacaktır. Acaba düne kadar şiddetle karşı çıktıkları IMF politikalarının simgesi olan Kemal Derviş'i almakla mı hata ettiler, yoksa bunca mesele içerisinde Türkçe ezan ve ibadet gibi konuları gündeme getirerek mi yanlışa düştüler... Elbette bunun sebeplerini öğrenmeye çalışacaklar. Her şeye rağmen, Deniz Baykal, seçimler öncesinde başlattığı esnek ve sorumluluk yüklenen tarzını şimdiye kadar sürdürmesini bildi. Seçimlerden hemen sonra AKP yönetimini ziyaret etmesi ve sorumlu muhalefetle birlikte meselelerin çözümünde destek sözü vermesi, "tıkayıcı, engelleyici bir muhalefet yerine yapıcı olacaklarına" dair kamuoyuna beyan ve taahhütte bulunması, hep Baykal'ın hanesine olumlu puanlar olarak yansıdı. Ancaak, Sayın Baykal'ın eskiden beri hep zararını gördüğü sert üslup ve katı tavırlarının tekrar nüksetme endişeleri de giderek artıyor. İlk günlerdeki mutedil lisan ve davranışlar, yerini yine bildik sivri çıkışlara mı bırakacak? Deniz Baykal'ın şimdiye kadar kendisini hep yanıltan ve de kaybetmesine sebep olan dar bir çevrenin (siyaset, bürokrasi ve medyadaki giderek daralan çevre...), telkin ve hatta tahriklerine kapılmayacak kadar birikimi olsa gerek!.. Şimdilerde 65 yaşlarında olan Sayın Baykal, seçim süreci bir şekilde kısalmadığı takdirde, bir dahaki sefere yetmiş yaşlarında iken, Milletten oy isteyecektir. Onun için kendisinin bu dönemi çok iyi değerlendireceğini ve eğer iktidara talipse, evvela muhalefetteki başarısını halka tescil ettireceğini, en azından bu niyette olduğunu tahmin ediyoruz... Eğer CHP lideri, geçmişteki kayıplarını telafi etme imkanını bu defa da kullanamazsa, yetmişinde işi bitmiş olur! Çünkü daha şimdiden CHP'nin neden daha yüksek oy alamadığı sorgulanmaya başlandı. Birinci sebep ve sorumlu kişi olarak da Baykal gösteriliyor! Öyle ya, solun geleneksel oyunun, yüzde otuz olduğu düşünülürse, Baykal, Ecevit'in dibe vurduğu bir dönemde, seçmenden yeterli iltifatı görememiş demektir. Baykal'ın seçimlerden hemen sonraki ziyaretine, Erdoğan iki gün önce mukabelede bulundu. İki lider bir araya gelince üslup yumuşuyor. Ancak Deniz Baykal, bazen (Pasif muhalefet suçlamasına muhatap olma endişesinden midir acaba?..) söz verdiği halde tam tersi bir yaklaşımla eski hırçın tarzı çağrıştıran söylemlerde bulunuyor. Bunun fayda yerine zarar vereceğini tekrar hatırlatmak isteriz. Bazı yazarların "CHP nerede?.." şeklindeki tahrikkâr eleştirilerini Baykal'ın iyi tahlil etmesi gerekir. Zira Baykal muhalefet lideri olarak kendisine biçilmek istenen misyonu değil, konumunun gerektirdiği fonksiyonu yerine getirmelidir. Yani eyyamcılıktan bir sonuç çıkmayacağını artık kesin olarak kabul etmeli ve ona göre davranmalıdır. Evet, bütün bunlar üst üste konulup hesaplandığında, Deniz Baykal'ın omuzlarına her zamankinden daha ağır sorumluluk yüklendiği görülüyor. Baykal'ın muhalefet üslubu bu sorumluluğu nasıl ve ne kadar algıladığının göstergesi olacak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.