Medyanın yıldırma hamleleri...

A -
A +

Malum medyadan sürpriz yok. Yani kendisinden beklendiği gibi davranıyor. Seçimlerin hemen akabinde başlattığı peşrevleri yıldırma hamlelerine dönüştürdü! Yıldırma harekatında başı çeken grubun en iri gazetesi, geçen hafta iki gün boyunca, hedef tahtasına yerleştirdiği Meclis Başkanı Bülent Arınç'a manşetten hücum etti... Hatta bunun için manşetler bizzat genel yayın yönetmeni tarafından kaleme alındı... Hücum öyle şiddetli idi ki milli iradenin tecelligahı olan Meclis'in başkanına, "Serseri mayın" benzetmesi ile hakaret edilecek raddeye vardırılıyordu. Bu cür'etin gerekçesi olarak da, Arınç'ın askerî lojmanların satışını da istemiş olduğu gösteriliyordu. Aslında Arınç'ın askerî lojman satışını istediği yoktu. O istediği kadar sözlerinin çarpıtıldığını belirtsin. Açıklamaları da onun istediği gibi değil, yine işlerine geldiği gibi yorumlanıyordu! Tatil köyü pekala lojman olarak kabul edilebilirdi. Çünkü Bülent Arınç zaten kara listede idi. Ne dediği o kadar önemli değildi... Peki milli iradenin temsilcisi olan kurumun başkanına, durduk yerde hakaret etmek bu kadar kolay mı? Bakalım bu hakaret sineye çekilecek mi? Meclis başkanının manşetten hücuma uğradığı gün, bir başka köşede Başbakan Gül'ün YAŞ kararına şerh düşmesi bir emekli generalin mektubu ile topa tutuluyordu. Ve "bu böyle gider mi sanıyorsunuz?" diye bilinen tehdidin ucu gösteriliyordu. Yani baştanbaşa militarist bir üslub ve sözüm ona askerî cenahı savunuyorum edasıyla hem Meclis başkanına hem hükümet başkanına saldırı vardı. Diğer benzer yayın organları da bu konuda farksız. Hükümet, ağzıyla kuş tutsa yaranamayacağı belli. Bunlar hem hükümetin elini ayağını bağlamaya çalışıyor hem de niye koşmuyorsun diye suçluyor. Üniversite reformunda böyle, emekliye zam yapmada böyle, yol inşaatında böyle... Önceki akşam, bir açık oturumda Fehmi Koru iyi söyledi; medyanın her şeyi ters yüz etme tutumuna bilinen bir hikaye ile işaret etti: "Su üstünde yürümeyi beceren adamı bile, yüzme bilmiyor..." diye eleştiren tutumun ne kadar sakat ve mantıksız olduğunu anlattı. Ama malum medyanın değişmesini beklemek abesle iştigal galiba! Daha önce de yazdığımız gibi, bunlar gözünün üstünde kaşın var deyip saldırmaya devam edecek... Üç ay mühlet beklentisinde olanlar daha üçüncü gün saldırıya uğramanın şaşkınlığını üstünden atamadılar. Biz de onların şaşırmasına şaşırıyoruz! Çünkü burası Türkiye... Dolayısıyla medya her rolü oynayabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.