Ateşten toplar...

A -
A +

2002 yılı Kasım ayında iktidara gelen AK Parti, ateşten üç top misali üç meseleyi kucağında bulmuştu... Yeni hükümet için de üç önemli mesele var.
2014 yılı ikinci çeyreğinde, ekonomik büyüme oranının (% 2,1) beklentilerin altında gerçekleşmesi, ilgili çevrelerde ister istemez keyifleri kaçırdı. Her ne kadar bu yılın 3. ve 4. çeyreklerinde daha yüksek bir büyüme oranı kuvvetle tahmin edilse de, Nisan – Haziran dönemi verileri olumsuz bir etken olarak gündemdeki yerini aldı. Buna karşılık, sanayi üretimi ve ihracat rakamlarındaki artış, daha moral verici. Yakın çevrede yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, 2014 yılı ihracat rakamının 160 milyar Dolara tırmanması kuvvetle muhtemel... Zira Irak, Suriye ve Mısır gibi, Türkiye açısından çok önemli ihraç pazarı ve aynı zamanda ihracat güzergâhlarındaki büyük bunalım ve sıkıntılara (Mesela Irak Pazarına olan ihracat hacminin dönemsel olarak yüzde elliler mertebesinde düşüş gösterdiği bir ortamda...) rağmen, bu rakamlar yakalanabiliyor.
Burada Türkiye ekonomisinin, 2008'den beri hüküm süren küresel krize rağmen, gösterdiği dayanıklılık ve yakın havzalardaki siyasi ve askeri bunalımlar karşısında ortaya koyduğu dirayetin altını çizmek gerekiyor... 2002 yılı Kasım'ında AK Parti ilk defa iktidara geldiğinde, tabir yerindeyse kucağında üç ateşten top bulmuştu. Birincisi 2001'deki derin ekonomik krizin travmasını yaşamaya devam eden ekonomi. İkincisi o Irak'ı işgale hazırlanan ABD'nin Türkiye'den istekleri ve bunun için kurduğu inanılmaz baskılar. Üçüncüsü de o sıralarda alevlenen Kıbrıs meselesi ve bundan dolayı AB cenahından gelen büyük tazyikler... Ekonominin durumu meydanda idi, hatta o dönemde siyasi yasağı devam ettiği için Meclis ve hükümet dışında kalan Tayyip Erdoğan'ın söylediklerini hatırlıyorum: "Yapılması gereken ödemelerin yakın zamanda yapılıp yapılamayacağını soranlar var. Zamanı geldiğinde bütün bunların nasıl yapıldığını görecekler..." diyordu. Ve öyle de oldu. Aradan geçen on iki yıl zarfında, AK Parti hükümetleri Türkiye'nin milli gelirini üç kat arttıran bir ekonomik başarıya imza attı. Siyaset üzerindeki vesayetler gibi, ekonominin üzerindeki IMF vesayetine de son verdi.
Kıbrıs konusunda ilk defa sivil iktidar olarak inisiyatifi ele aldı ve AB'nin hiç de beklemediği hamleler yaptı. Askerlerin muhalefetine rağmen, KKTC'ye avantaj sağlayan önemli adımlar attı. Irak konusunda tarihi tezkere olayı, Türk – Amerikan ilişkilerinde çok ciddi türbülanslara yol açmakla birlikte; nihayetinde Türkiye'nin kendi milli menfaatleri konusunda, bağımsız bir dış politika uygulayan ülke konumuna yükseldiği gerçeği, başta ABD olmak üzere bütün müttefikler tarafından da kabullenildi... AK Partinin her seferinde oylarını arttırmasının sırrı bu başarılı iç ve dış politikalarda. 2002'deki şartlara göre, bugün çok daha güçlü ve tecrübeli olan AK Parti iktidarı, yine üç önemli meseleyle karşı karşıya... İlki, son dönemlerde çeşitli sebeplerle daralmalar yaşayan ekonominin, iç ve dış dinamiklerin olumsuz etkilerinden olabildiğince korunması ve 2023 hedeflerinin yakalanması için, belli oranda büyümenin sürdürülmesi.
İkinci olarak çok önemli merhaleler kat etmiş bulunan "Çözüm Sürecinin" sonuçlandırılarak, toplumsal barışın ve bütünleşmenin pekiştirilmesi. Son olarak, Türkiye'nin ulusal güvenliğini giderek daha ciddi biçimde tehdit eden Suriye meselesinde, stratejik menfaatlerimizin istikametinde, etkili bir politikanın yürütülmesi... Davutoğlu hükümeti bu güce ve tecrübeye sahiptir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.