Ur gibi...

A -
A +

Türkiye'nin ulusal güvenliğine, paralel yapı üzerinden yönelen tehditlerin büyüklüğünü ve verdiği hasarı tam olarak biliyor muyuz?

Şu sıralarda Batı Dünyasının siyaset ve medya çevrelerinde, ülkemiz aleyhine yürütülen yoğun gri propagandanın esas mahiyeti ve temel hedefleri üzerinde acaba ne kadar kafa yoruyoruz?.. Entel kesimler, Batı dünyasında bize dair ne söylense ve ne yazılsa, tereddütsüz doğru kabul ederek aynen aktarıyor. Aktarmakla da kalmıyorlar, bunu kıstas almamızı ve ona göre davranmamızı da dayatıyorlar... Müstemlekecilerin kibirli ve buyurgan tavrı karşısında, teslim bayrağını çeken malum entel-dantel kesimlere göre, Batı'dan pompalanan dayatmaları reddetmekle, Türkiye kendi ipini çekiyor! Milli menfaatler istikametinde, nispeten bağımsız ve şahsiyetli politikalar izlemek, ülkeyi uçuruma sürüklemek şeklinde değerlendiriliyor... Yaklaşık yüz yıldır aynı sazı çalan, şuursuz, ürkek ve basiretsiz karakterler, kendi kısır döngülerinde dönmeye devam etsinler. Türkiye doğru bildiği yolda yürümeye devam edecek, bunun dönüşü de yok, alternatifi de yok.

Batı'nın 'batıl' düşünceleri peşinde sefilce sürüklenmek, onun sömürgeci zihniyetine hizmetçilik etmekle kimse bir yere varamaz. Bunu aklımızdan çıkarmayalım. Biraz tarih şuuruna sahip olanların, bu gerçeğin farkında olmaması imkânsız... Kara ve gri propaganda, beyin yıkama ve sair kişiliksizleştirme yöntemleriyle aklı çelinen insanlar, emperyalist tasallutlara karşı koyamaz. Ancak bilgi, cesaret, kararlılık, şahsiyet ve milli değerlerle mücehhez olmakla, gerçek başarılara imza atılabilir. Dostu ve düşmanı doğru biçimde ayırt etmeden, esas istikameti bulmak mümkün mü? Bakınız, şu sıralarda Almanya'da çeşitli gösteriler cereyan ediyor... Önce kendilerine (Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar –PEGİDA) isimli Neo Nazi bir grup, "Almanya'nın Müslümanlaşmasına karşıyız..." sloganlarıyla, şiddet ve saldırılara kadar vardırdıkları nümayişler yapıp, Müslümanlara karşı terör estirdi. Buna karşılık ılımlı diğer bazı Almanlar da, Türklere ve genel olarak Müslümanlara karşı yapılan ırkçılığı protesto etmek için, Münih; Kassel, Bonn ve Dresden şehirlerinde gösteri ve yürüyüşler yaptılar. Tam da bu olaylar cereyan ederken, Almanya'ya giden üç tane vatandaşımızın; casusluk yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınması, çok dikkat çekici bir gelişme.
Ülkemize yönelik açık ve örtülü operasyonların, son birkaç yılda iyice yoğunlaştığı apaçık bir durum... Elbette bunun karşısında şaşırmaya hakkımız yok. Zira bu eşyanın tabiatı gereği! Lakin bizim de bu saldırılara kaşı tedbirli olmamız gerek.

Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBİTAK ödül töreninde çok çarpıcı sözler söyledi. Kısa bir alıntı yapıyorum: "Milli gelirin yüzde birini AR-GE'ye ayırdık. Ama ne oldu? Bir gizli yapı sinsice TÜBİTAK'ın içinde büyüdü, adeta UR GİBİ gizlice bünyeyi sardı. Bünyeye hâkim oldu ve başka gayelere hizmet etmeye başladı. Bilim üretmesini, bilimi teşvik etmesini beklediğimiz TÜBİTAK, kendi ülkesinin cumhurbaşkanını, başbakanını, genelkurmay başkanını, bakanlarını fişlemek gibi, uluslararası istihbarat servislerine hizmet etmek gibi haince bir planın ne yazık ki, zemini oldu..."

Hâsılı, içerden ve dışardan kaynaklanan telkin, tuzak ve tehditlerle, öze dönüş çabalarımız etkisiz kılınmak isteniyor. Herhalde bu hücumlar karşısında milli hedeflerimizden vazgeçecek değiliz!.. 2015 Haziran seçimlerine kadar, gri ve kara propaganda dalgalarının aralıksız devam edeceği anlaşılıyor. Bunu bilelim ve ona göre sükûnetimizi koruyalım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.