Üçüncü köprü, ilk tabliye...

A -
A +

İstanbul Boğazı üçüncü gerdanlığını da takıyor... Bir an için, Boğaz üzerinde asma köprü olmadığını düşünün ve gerisini tasavvur edin!

Bugün siyasi gündemi bir tarafa iterek (Vaka bu konuya da, her zaman birileri hep siyaset bulaştırdı ya...), Yavuz Sultan Selim Köprüsünün inşaatından bir nebze bahsetmek istiyorum. Zira köprü inşaatında dün önemli bir merhale yaşandı. İstanbul'a ilk kez 1969 Eylül'ünde ayak bastım. Geliş o geliş, 45 yıldır buradayım, milyonlarca vatandaş gibi! O zaman İstanbul'un nüfusu üç milyonun altında idi ve Boğaz üzerinde de Köprü(ler) yoktu... Birinci köprünün temeli dahi atılmamıştı. Tabiatıyla otobüsümüz araba vapuru üzerinde Avrupa yakasına geçti. Yanımdaki nüktedan yaşlı yolcu, denizi ilk defa gören benim gibi bir çömezi korkutmak için, deniz yolculuğunun nasıl tehlikeli olduğunu filan anlatmıştı!.. Daha sonra etrafı görüp öğrenecektik ki, İstanbul'un her iki yakasından karşıya geçmek için, bugüne göre sayıları çok çok az olan kamyonlar, Harem ve Sirkeci'de, iki üç gün kuyrukta bekliyorlar... Evet, o günün mevcut kamyon sayısı ile bugünü, isteyen kıyaslayabilir.

Ve ertesi yıl Boğaziçi Köprüsünün inşa çalışmaları başladığında, devrin ilerici geçinen solcuları, "Önce Zap Suyu üzerine köprü kurulsun, yoksa bunu yaptırmayız..." diye patırtı kopararak, 'ne kadar uzak görüşlü olduklarını' ortaya koydular!.. O zavallı zihniyet, bugün dahi aynı noktada duruyor. Oysa bundan yüz küsur yıl önce, Sultan İkinci Abdülhamid Han, Boğaz Köprüsünün etütlerini yaptırmıştı... Tıpkı Sultan Abdülmecid Han'ın, 159 yıl önce; Bugün Marmaray dediğimiz tüp geçit projesi için, teknik çalışmalar yaptırdığı gibi. Evet, şanlı ecdadımız ne denli basiret sahibi olduğunu apaçık ortaya koymuş, lakin onlardan sonra gelenler zamanında gereğini yapmadığı için, bu eserlerin hizmete girmesi asırlık gecikmelere uğramış... Bu kısa hatırlatmayı yaptıktan sonra tekrar bugüne dönelim. İlk iki köprüye muhalefet edenler, aynı şekilde üçüncüsüne de karşı çıkıyorlar, ama zinhar alternatif bir çözümü ortaya koyamıyorlar. Sadece yalan yanlış iddialarla, hayati önem taşıyan devasa projeleri engellemeye çalışıyorlar.

Dünyadaki ekonomik ve sosyal gelişmeleri az çok takip eden herkes, kolayca idrak edebilir ki; üçüncü asma köprü, ikinci tüp geçişi vs. Asya-Avrupa güzergâhındaki büyük ulaşım yükünü tek başına kaldıramaz. Edirne-Düzce aksında, orta ve uzun vadede 30-40 milyonluk bir nüfus kesafetine şimdiden çözümler üretmeliyiz. Bu ağır ve giderek daha da büyüyecek trafiği hafifletmenin gerçekçi çözümü, Çanakkale Boğazı üzerine de, bir an evvel asma köprü yapmaktır. Ve elbette 3. Köprüde olduğu üzere, buraya da raylı sistemi monte etmektir. Yegâne çözüm budur. 150 milyon yolcu kapasiteli üçüncü havalimanı ile çok yakında, dünyanın en büyük destinasyonlarından biri olacak; geleceğin İstanbul'unu rahatlatmanın çarelerini, çevreyi  de azami derecede koruyarak sağlayabilmeliyiz. Deniz ve havalimanlarını, en uygun yerlerde ve zamanında hizmete sokarak, kara ve demir yolu ulaşımını da makul seviyede tutmaya gayret etmeliyiz...

Bu sebeple, Yavuz Sultan Selim Köprüsünde dün, ilk tabliyenin yerleştirilmiş olmasını ve Bakan Lütfi Elvan'ın inşaatta gecikme olmayacağını müjdelemesini, çok sevindirici bir gelişme olarak sizlerle paylaşmak istedim. Son söz: Bu güzel projeleri bir türlü hazmedemeyenler de derdine yansın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.