Galeyana gelmek!..

A -
A +

Özgecan Aslan'ın hunharca öldürülmesi toplumu büyük bir öfkeye ve topyekûn bir galeyana sevk etti. Ancak bu toplumsal tepki, tamamen doğru ve sağlıklı değil...

Böyle barbarca, hunharca işlenen cinayetler, vicdan sahibi her kişiyi derhal bir tepki göstermeye sürükler. Her insan kendi psikolojik yapısı ve özellikleri çerçevesinde, böylesine vahşi cinayetler karşısında derinden etkilenir ve bazısı da sinirlerini kontrol edemez duruma gelebilir. Nitekim bu ve benzeri olayların ardından, bazen katilleri linç etmek için; toplumun gösterdiği kolektif tepki, bu durumun açık bir tezahürüdür... "Yığın psikolojisi" olarak da tanımlanan böyle bir hâleti ruhiye içinde, insanların doğru ve mantıklı bir tavır ortaya koyması, çoğu kere mümkün olmaz. Zira o atmosfer içinde, insanlar gördüklerinin ve duyduklarının fena hâlde etkisinde kalır. O sebepledir ki, böyle toplumsal gerginliklerde zaman zaman hiç beklenmeyen sonuçlar da doğabilir. Hatta başlangıçta tasarlanan ve hedeflenen gayenin tamamen dışında, yeni problemlere de yol açan, bazen telafisi güç veya imkânsız durumlar hâsıl olabilir. Bu hâl, sadece kitlesel bir eylem veya sokak gösterisi dolayısıyla baş göstermez.
Kimi zaman medya organlarında yapılan yanlış yayınlar veya cemiyet içinde körüklenen asılsız söylentilerin, toplumu birden bir yay gibi gerdiğini, insanları etnik köken; inanç veya ideolojik mensubiyetleri üzerinden karşı karşıya getirdiğini geçmişte çok defalar yaşadık ne yazık ki!.. Toplumu infiale sürükleyen bir hadise, bir beyanat veya başka bir davranışı istismar ederek, fitne fesat tohumlarını ekmek için alesta bekleyen münafıkların sayısı da maalesef hiç az değil. İnsanların acılarını, öfkelerini sömürerek kendi ihanetleri için malzeme yapan bu münafıkları kolayca tanımak da mümkün değil. Çünkü kendilerini gayet iyi kamufle etme becerisine sahipler... O yüzden de tahribatları çok büyük oluyor.

Bakınız son vahşi cinayeti de kullanarak, vatandaşlar arasına nifak sokma gayreti tam gaz sürüyor. Yukarıda bahsettiğim münafıklar, bu faciaya maruz kalan ailenin, Alevi olmasından yola çıkarak; Sünni-Alevi ayrışması ve çatışmasını provoke etmek için, şeytanın aklına gelmeyen şeyler söylüyorlar. Görünüşe göre, bunlar eşitlikçi ve insani bir yaklaşım sergiliyorlar!.. Oysa asıl maksat başka. Bunlar felaketzede ailenin acısını suiistimal ederek, siyasi bir rant devşirmeye çalışıyorlar. Kadına karşı şiddet, sadece bu ülkenin değil; gelişmiş-gelişmemiş, zengin-fakir, eğitimli-eğitimsiz bütün ülkelerin yakıcı bir meselesidir. Evine gitmekten başka suçu olmayan Özgecan'ın, cani ruhlu bir sapık tarafından alçakça katledilmesinden dolayı siyasi iktidarı suçlamak, ancak hastalıklı bir ruh hâlinin veya apaçık bir kötü niyetin sonucu olabilir. Diğer taraftan, cinsel saldırıdan kaynaklanan Özgecan Aslan cinayetini, anarşik olaylarda hayatını kaybetmiş kişilerin ölümü ile ilişkilendirmeye, mukayese etmeye kalkışmak düpedüz kışkırtıcılıktır, bozgunculuktur. Bir noktayı açıkça belirtelim: Böyle sakat yaklaşımlarla ülkede barış ve huzuru sağlamak asla mümkün olamaz. Bu çizgide ortaya konan tepkilerin hiçbir yararı yoktur ama zararı pek çoktur.

Bir de öteden beri toplumun inancı ve ahlaki değerleri ile kavgalı olan bazı hastalıklı kişilerin, fırsattan istifade dinî, ahlaki ve örfi kurallara saldırması da ayrı bir densizliktir. Bu kepazeliklerin hiçbir kıymeti harbiyesi elbette yok. Ancak, yeterince bilgili ve bilinçli olmayan kimi bireyler üzerinde, çok olumsuz etki bıraktıklarını da unutmamalıyız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.