Dünya Çanakkale ruhunu ne kadar anlar?!

A -
A +

Yüz yıl önce Çanakkale'de gerçekten nelerin olup bittiğini dünyaya anlatmak öncelikle bize düşüyor. Peki, bunu ne kadar yapabildik?

Birinci Dünya Savaşı sırasında, en şiddetli deniz ve kara muharebelerinin yaşandığı Çanakkale'de, dün her yönüyle müstesna bir gün yaşandı... Kara Muharebelerinin başlangıç tarihi olan 24 Nisan 1915'in yüzüncü yıl dönümü münasebetiyle, yaklaşık doksan ülkenin üst düzey temsilcisi bu defa barış teması ile bir araya geldi... Yüzyıl önce burada kıyasıya çarpışan ülkelerin liderleri ve askerleri, insanlığın mutluluk ve refahı için barış ortamı inşa etmeye dönük mesajlarla, bu tarihî günü hafızalarda bir kere daha canlandırdı. Birinci Dünya Savaşının gidişatını çok derinden etkileyen, altı ayda bitmesi beklenen harbin en az iki buçuk sene daha uzamasına sebebiyet veren; Çanakkale Zaferinin mana ve ehemmiyetini, acaba ne kadar müdrikiz? Bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra, herhâlde başlıktaki sorunun cevabını daha sağlıklı şekilde düşünebiliriz. Evet, "Çanakkale Ruhu" dediğimiz kavramı, bizim dışımızdaki dünyanın tam ve doğru anlayabilmesi, öncelikle bize bağlı! Biz millet olarak, bu ruhun ne kadar şuurunda olursak, dünyaya da o derece anlatabiliriz...
İşte tam da bu noktada, acı bir gerçeği özellikle vurgulamamız gerekiyor. Çok yakın zamana kadar, her birinde on binlerce vatan evladının yattığı, Gelibolu ve diğer bölgelerdeki şehitliklerimiz, ne yazık ki, yüzümüzü kızartacak derecede bakımsız ve perişan vaziyette idi!.. Ve o demlerde, Anzak askerleri için yapılan mezarlıkların, bizim şehitliklerimize göre çok daha bakımlı olduğu realitesini unutmayalım. Hakikat şu ki, on yıllarca, sadece hamaset kabilinden, ecdadımızın Çanakkale'de yazdığı eşsiz kahramanlık destanını, nutuk olarak okumakla yetindik. Hatta bu kadarını dahi, doğru dürüst yapmadık! Zira Çanakkale Savaşlarının dünya harp tarihindeki yerini, tam ve doğru biçimde anlatamadık ve ehemmiyetini de gençliğimize öğretemedik. Tabii burada devletin resmî tezleri ile uzun yıllar boyunca ülkeye hâkim olan siyasi ve ideolojik zihniyetin büyük payı bulunduğunu da bilhassa belirtelim.. Neyse ki artık yerli ve yabancı ziyaretçilere karşı, utanç ve mahcubiyetimizi ortadan kaldıran yeni düzenlemelerle, Çanakkale'deki savaş abideleri ve şehitliklerimizin durumu, olması gereken noktaya çok yaklaşmış bulunuyor. Bu çok sevindirici bir netice...
Çanakkale'de, dün icra edilen görkemli anma törenleri ve bu törenlere olan beynelmilel katılım, dünyada şüphesiz büyük yankılar yapacaktır. Yüz yıl önce, dünya savaşı şartlarında en büyük insanî kayıpların ve trajedilerin yaşandığı bu bölgede, dün barışın inşası adına çok önemli ve anlamlı mesajlar verildi. Temenni edelim ki, bu mesajlar öncelikle dünya barışı için karar verici durumda olan mahfillerde yankılansın... Çünkü o güç odaklarının bitip tükenmez siyasi hesapları ve ardı arkası kesilmeyen stratejik hamleleri sebebiyle, bugün de dünyanın büyük bir bölümünde ve özellikle İslâm ülkelerinde, çok vahim savaşlar cereyan ediyor. 20. Asra göre, çok daha sofistike ve bir o kadar da tahrip edici olan 21. Yüzyılın dehşet verici silahları, her gün binlerce masum insanı öldürüyor. O kadar ki, canını kurtarmak için yerini yurdunu terk edip, başka diyarlara kaçmak zorunda kalan binlerce mülteci, azgın dalgalı denizlerin soğuk sularında boğulup gidiyor...
Gelişmiş denilen dünya devletleri bu insanlık dramına o kadar uzak ve soğuk duruyor ki!.. Bu şartlarda, barışa hizmet ve ona göre davranmak, böyle bir dünyadan ne kadar beklenebilir? Üzerinde çok, ama çok çok düşünmemiz lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.