Söz sırası vatandaşta...

A -
A +

Bugün akşam saatlerinde seçim propagandası çerçevesine giren tüm faaliyetler sona eriyor. Artık söz sırası vatandaşta... Herkes onun kararına saygı gösterecek!

Gönül isterdi ki, parti liderleri, yöneticileri ve milletvekili adayları özlenen ve beklenen nezaket ve centilmenlik çerçevesinde bir seçim çalışması yürütsün... Fakat heyhat!.. Kimi zaman insanın yüzünü kızartacak kadar edep ve etik dışı konuşmalar, hakaretler, sövmeler, tezvirat ve yalanlar bu defa da gırla gitti. Siyasetin seviye kaybeden zirvelerinde böylesine dalaşmalar olunca, tabanda da bunun yansımaları fazlasıyla zuhur etti. Demokratik bir mücadele neticesinde, ülkeyi yönetme yetkisini halktan alabilmek için yola çıkan siyasi partiler, ne yazık ki, toplumu germek ve vatandaşın tansiyonunu yükseltmek suretiyle bir başarı elde etmeye çalıştı. Bu sakil yaklaşım son derece zarar ve hasar verdi. Fiili saldırılara maruz kalmayan siyasi parti kalmadı. Hangi partiye daha çok veya daha az saldırı yapıldığı meselesi, işin teferruat kısmıdır. Zira yapılan menfur saldırılarda, ciddi biçimde yaralanan ve hayatını kaybeden insanlarımız oldu. Bunların hiçbiri demokrasi, hukuk ve özgürlük çerçevesine sığacak şeyler değil.

Dün Diyarbakır'da, HDP mitinginin yapılacağı İstasyon Meydanı'ndaki bir trafoda, meydana gelen patlamada birçok vatandaşımız yaralandı. Bu olayın gerçek mahiyetinin ne olduğu, bir teknik arıza sonucu mu vukua geldiği, yoksa başka bir ihtimalin mi söz konusu olduğu, bu satırlar yazılırken henüz belli değildi. Temenni edelim ki, bu olay sadece bir teknik arıza ve trafo patlaması olsun... HDP'nin belki de en kalabalık ve gövde gösterisi niteliğini taşıyan mitinginin bu şekilde akamete uğraması, büyük talihsizlik olmuştur. Patlamanın akabinde yapılan sükûnet çağrıları yerinde bir davranıştı. Ancak miting meydanından dağılan kalabalıktan bazı kişilerle güvenlik güçleri arasında yaşanan gerginlik elbette hiç istenmeyen bir durumdur. Bu olayın başka yerlere çekilerek birtakım provokasyonlara malzeme yapılması asla kabul edilebilecek şey değildir. Bu hususu bilhassa vurgulayalım.

Tekrar asıl konuya dönersek, seçim sandığından nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın; farklı partilere oy vermiş bu ülkenin bütün vatandaşları, eşit haklara sahip olarak birlikte yaşamak durumundadır. Yeni dönem için ülkenin yönetiminde görev alacak iktidar ve muhalefet partileri de, herhalde ve mutlaka asgari bir iş birliği yapmak zorunda olacaklardır. Seçim yarışını hakaret ve karşılıklı hücum şeklinde geçiren siyasiler, pazartesi gününden itibaren nasıl bir esneklik ve kıvraklıkla ilişkileri tamir edebilecektir acaba? Parlamento çatısı altında bu ülkenin hayrına atılacak adımlarda, birbirine güven duymayan ve her daim şüphe ile bakan cenahlar arasında, güven verici bir ortak zemin tesis edilebilir mi? Yarın sabahtan itibaren, bütün siyasi parti merkezlerinin bu sorunun cevabı üzerinde kafa yorması gerekir diye düşünüyorum. Türkiye son on dört aya üç tane seçim sığdırdı. Hepsi de kırıcı ve yorucu geçti! Oysa seçimler, özü itibariyle ülkeleri rahatlatan, gerilimi sona erdiren; yeni ufuklara kapı aralama fırsatı veren, millî çapta bir irdeleme ve karar tazeleme olayıdır.

Ülkeler seçimlerden güç alarak çıkamazsa, ilerisi için ciddi sıkıntılara girerler. Sandıktan galip çıkacak iktidarın yönetme kabiliyeti ve siyasi muhalefetin de hükümeti denetleme gücü, ülkenin kalkındırılması ve menfaatlerinin korunması noktasında, temel parametrelerdir. Siyasal katılım bilinci yüksek vatandaşlarımızın, siyasi istikrarsızlığa ve yönetim zaafına yol açacak bir davranışta bulunmasını şahsen beklemiyorum. Sandıktan hayırlı bir sonucun çıkacağına inanıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.