Doğru değerlendirmenin önemi...

A -
A +

Bütün partiler seçim sonuçlarını değerlendirmeye çalışıyor. Bu sonuçlar geriye döndürülemez. Ama ileriye dönük doğru kararlar alınabilir!..

Başta iktidar partisi olmak üzere, seçime giren irili ufaklı bütün partilerin sonuçlara dair değerlendirme çalışmaları sürüyor... "Tabela Partisi" diye nitelendirilenler dâhil, hepsi içe ve dışa dönük bu değerlendirmeyi, bir yerde kendileriyle hesaplaşmayı yapmaya çalışıyor. Kendilerini fazlaca önemseyen bazı küçük partiler, oldukça kızgın ve şaşırtıcı tepkiler veriyor! Âdeta kendilerini arzın merkezi görüyor ve diğer bütün merkezlerin kendilerini durdurmak için organize olduğunu, kısacası fena hâlde engellendiklerini iddia ediyorlar!.. Küçükler böyle yapar da, büyükler durur mu? Hemen hepsi kayıpların sorumlusunu başka yerde arıyor. Özellikle daha dikkatli, mantıklı ve serinkanlı olması beklenen kişi ve kurumların ucuzculuğa kaçması, hiç de kabul edilebilecek bir durum değil. Ne var ki, hep bunu yapıyorlar ve birileri de kendilerine doğruları söylediğinde işlerine gelmiyor...

Elbette Türkiye'yi kontrol altına almak, yavaşlatmak, durdurmak ve hatta ufalamak için, namütenahi odak mevcut ve bunlar zaten işlerini yapıyor. Ama bunlar var diye, biz kendi işimizi doğru dürüst yapma sorumluluğundan kurtulabilir miyiz? Neden bizim ülkemiz kolayca karıştırılabiliyor öyleyse? Onların kurduğu tuzaklara biz her seferinde düşmeye mahkûm muyuz? Bizim de bir aklımız, iki gözümüz, iki kulağımız yok mu? Bu üst akıl denen mevhum, ne menem şeydir? Niçin bizim hesabımıza da bir kerecik olsun devreye girmez? Bu soruları daha fazla uzatmak işin ciddiyetini kaçırabilir... Geliniz ciddi olalım ve kendi ihmal ve tembelliğimize, duygusallığımıza, dikkatsizliğimize ve de geçmişte yeterince ders çıkaramama illetimize artık bir çare bulalım. Başkaları nasıl beceriyorsa, biz de en azından onları inceleyerek, gerektiğinde taklit ederek, hiç olmazsa onların oyunlarını boşa çıkarabilelim. Ama seçimlerdeki oy kaybını doğrudan küresel güçlerin kumpası ile izah etmeye devam edersek, kusura bakmayınız bu bizi bir yere götürmez.

Seçimlerde en fazla oy kaybına uğrayan AK Parti, en geniş muhasebeyi yapmak durumunda. Bunun en doğru yolu, daha önce de yazdığımız gibi, doğrudan seçmen nezdinde yapılacak irdelemedir. Sahadan gelecek doğru verilerle, bu verilerin bilimsel şekilde analiz edilmesiyle en doğru sonuca varılabilir. Esasen AK Parti daha az kayıpla 7 Haziran'dan çıkabilirdi... Yüzde 44-45 bandında tek başına iktidarı yine kazanabilirdi. Fakat eksik ve yanlışlar çoğalıp, hatada da ısrar edilince bugünkü netice ortaya çıktı. Şimdi önemli olan geleceğe dönük doğru kararlar alıp bunu hayata geçirmek. Bunu yapabilirse, bir sonraki seçimlerde kayıpları telafi edebilir. Aksi hâlde sıkıntılar büyür.

CHP'de de aslında başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, üst yönetim büyük sıkıntı içinde. Konumunu muhafaza edebilmek için, herhangi bir koalisyon formülüne can simidi gibi sarılacaktır. Zira açık başarısızlığı bir hükümet ortaklığı görüntüsü ile kamufle edebilir. AK Partinin tek başına iktidarı kaybetmiş olması, Kılıçdaroğlu ve ekibini başarılı kılmaz. Zira kendileri muhalefette iken oy kaybetmiştir. MHP'de, yükselen oylarla birlikte, Devlet Bahçeli'nin eli güçlenmiştir. O yüzden koalisyon pazarlıklarında daha tok bir yaklaşım gösterebilir. Fakat ülke siyasetinin genel gidişatında MHP'nin de önemli sorumluluk payı olduğu için, ilanihaye kenarda duramaz. Sandıkta oylarını en fazla arttıran HDP'nin durumunu daha çok konjonktürel olarak değerlendirmek gerekir. Zira hem kendi tabanına karşı, hem siyasal muhataplarıyla doğru ve inandırıcı bir politika ortaya koyamazsa, bir sonraki önemde her şey değişiverir. Eş başkanlar da dâhil...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.