Terör en çok kime zarar veriyor?

A -
A +
Terör saldırıları şüphesiz bütün ülkeye zarar veriyor. Ancak lokal ve bölgesel olarak bu saldırıların, en çok zararı Kürt vatandaşlarımıza verdiği açıktır. 

Ağrı Doğubayazıt'ta vatani görevini ifa ederken, kalleş bir intihar saldırısı ile şehit edilen er Mansur Cengiz'in cenaze merasimindeki görüntü, bir önemli göstergedir. Burada yakılan Kürtçe ağıtlar, atılan sloganlar ve halkın gösterdiği büyük öfke; kör gözleri, sağır kulakları bile açacak kadar çarpıcı idi... Son günlerde, Güneydoğu Bölgesi üzerine yeniden bir kâbus gibi çöken terörist saldırıların, burada yerleşik vatandaşlarımız için, hayatı nasıl çekilmez hale getirdiğini yakından izliyoruz. Yıllardır iş yerini doğru dürüst işletemeyen, neredeyse her gün kepenk kapatmak gibi bir musibetten kurtulamayan, evine götüreceği bir ekmek parasını dahi çıkaramazken, bir de haraca bağlanan bahtsız insanların içler acısı hâli!.. Teröristler tarafından kundaklanıp yakılan dükkânlar, otomobiller, iş makineleri; kamyonlar, tahrip edilen şantiyeler... Silah zoruyla kaçırılıp alıkonulan işçiler, mühendisler, bölge insanına sağlık hizmeti vermeye çalışan ebe, hemşire ve doktorlar... Hepsi ama hepsi bölücü terör örgütünün vahşi ve kanlı saldırılarına maruz kalıyor.

Yazının başlığında sorduğumuz soru, ilk bakışta biraz şaşırtıcı gelebilir. Fakat yaptığımız bu kısa özet, bu sorunun cevabını kendiliğinden veriyor. Elbette terör belasından ülkenin her tarafı, maddi ve manevi bakımdan büyük zarar görüyor. Ama otuz küsur seneden beri, bu felakete en yakından maruz kalan ve en büyük ceremeyi çeken, yine Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızdır. Bu vatandaşlarımız fırsat bulduklarında teröre karşı seslerini yükseltmeye çalışıyorlar. Ancak kırsal kesimde yerleşik, terör örgütünün tehdit ve saldırılarına karşı korunaksız hâldeki insanlardan, etkili ve belirgin bir tepki göstermelerini beklemek, gerçekçi olmaz. Lakin bilinen sebepten, yani korku ve daha çok saldırıya maruz kalma tehlikesinden ötürü, bu tepkinin dışa vurulamaması, bölge halkının teröre sessiz kaldığı anlamını vermez. Böyle bir zan, haksızlık olur. Öyle sanıyoruz ki, vatandaşlar bir şekilde bu korkuyu üzerinden attıkları ölçüde, teröre ve teröristlere karşı seslerini daha fazla yükseltecektir.

Bugün gazetemizin haberinde detaylarını okuyacağınız, Siirt ve Muş'taki reaksiyonların devamı kesinlikle gelecektir. Aslında Bölücü örgütün, Kürtçülük iddiası altında, yürüttüğü her türlü melanetin farkında olan Kürt vatandaşlarımız, bu ihaneti durdurmak için daha çok şey yapmak istiyor. Bunda hiç şüphe yok. Ne var ki, geçmişte devletin yürüttüğü yanlış politikaların da meydana getirdiği yıkıcı travmalar ve güvensizlik ortamı, insanların gözünü maalesef çok korkutmuş. Bu psikolojik durumun aşılması için, devletin daha etkili politikaları ve yöntemleri devreye sokması gerekiyor... Çünkü terör örgütünün etkisiz kılınması, öncelikle halktan tecrit edilmesiyle mümkündür! Terör baronları, her türlü konforu bulunan korunaklı mekânlarında keyif çatarken, ellerine silah verip dağlara çıkardıkları kandırılmış; eğitimsiz, fakir, gariban Kürt çocukları, ölmeye ve öldürmeye zorlanıyor... İntihar saldırıları da dâhil olmak üzere, o Kürt çocuklarının hayatını bitiren; zavallı ana babalarının dünyasını karartan bölücü terör örgütü, akla gelen her çeşit zulüm ve baskıyı tatbik ediyor.

Bu dehşet verici durumu sürdürerek bir yere varmalarının mümkün olmadığı, son otuz yıl boyunca net olarak görüldü. Ancak terör ortamı ve buradan doğan ranttan nemalanan PKK ile bütün uzantıları, Kürt gençlerinin kanıyla bu kirli ticareti sürdürmekte ısrar ediyor. Lakin Doğubayazıt'ta, iki ton bombayla düzenlenen intihar saldırısında katledilen askerlerimiz Medet Mat ve Mansur Cengiz'in cenaze merasimlerinde yükselen tepkiler, bölücü örgüt açısından yolun sonunu işaret ediyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.