Olmadı, olmuyor!..

A -
A +
Siyasette öyle bir çıkmaz sokağa gelindi ki, parti liderlerinin bir araya gelmesinden ve birbirleriyle konuşma sürelerinden ümitvar sonuçlar çıkarılmaya çalışılıyor. Ancak görüşme ve süresi tek başına çare olmuyor...

Dün toprağa verilen Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş'un cenaze merasiminde üç siyasi partinin genel başkanı bir aradaydı... Acılı baba Habip Öztürk, "Bizim ocağımız söndü, başka ocaklar sönmesin. Bir çözüm bulun ne olur, bir araya gelin, neden bir araya gelemiyorsunuz anlayamıyorum..." diyerek aslında genel olarak kamuoyunun siyasetten beklentisini dile getiriyordu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu sözleri dinledikten kısa bir müddet sonra Meclis'te bir araya geldi. Günlerdir merakla ve az da olsa "Bir çözüm çıkar mı?" diye ümitle beklenen görüşme. Görüşmenin zaman olarak kısa veya uzun sürmesinden dahi, olumlu-olumsuz farklı çıkarımlar yapılıyordu TV Kanallarında... Düşünün siyaset arenasında hüküm süren psikolojik durum, buralara kadar gelmiş. Daha önce toplam kırk saat sürmüş olan AK Parti-CHP görüşmelerinden bir sonuç çıkmadı. Dolayısıyla Davutoğlu-Bahçeli görüşmesinin yaklaşık iki buçuk saat sürmüş olması tek başına bir şey ifade etmiyordu. Buna rağmen, çıkmadık candan ümit kesilmez hesabı, acaba bir sürpriz olur mu diye de umutlananlar az değildi. Ama olmadı, olacak gibi de değildi zaten!..
Olamazdı, çünkü bu görüşmeye kadar geçen zaman zarfında; MHP cenahı herhangi bir ortak hükümette yer almamak için gerekli her türlü siyasi tahkimatı -olumsuz anlamda tabii- yaptı. Hatta son iki gün için AK Parti ile MHP tarafları arasında, çeşitli kademelerde karşılıklı olarak o kadar hakaretamiz söz ve yazılar sadır oldu ki, perşembenin gelişi çoktan belli olmuştu. Fakat her şeye rağmen, önemli siyasi aktörlerin bir araya gelmesi, herhangi bir uzlaşmaya varamazlarsa bile meseleleri konuşabilmeleri bile, demokrasinin işlerliği ve geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Zira yakın siyasi geçmişimizde, kritik zamanlarda bu diyalogların gerçekleşememesi yüzünden, Türkiye çok büyük sıkıntılara düçar olmuştu. O dönemlerde hüküm süren vesayet sistemi, demokrasiyi çeşitli biçimlerde devre dışı bırakarak, ara rejimlere zemin açmıştı. Böyle dönemlerin artık geride kaldığına inanıyoruz. Artık kimse eskisi gibi, demokrasi dışı bir fiili müdahale endişesi taşımıyor. Lakin siyasetin de çıkmaz sokaklara girmemesi gerekiyor.
Gelinen noktada bir siyasi belirsizlik söz konusu... Bu belirsizliğin uzun süre devam etmesi çeşitli sıkıntılara yol açabilir. MHP, çözüm olarak görülen seçeneklerin tamamına kapıyı kapattı. Ne hükümet ortaklığı, ne azınlık hükümetine destek, ne de Meclis'ten seçim kararı çıkarmaya yanaşmıyor. Bu durumda tek yol olarak erken seçim kalıyor, ama nasıl? Bundan sonra çeşitli ihtimaller dâhilinde, en azından Parlamentonun kendi iradesiyle seçimleri erkene alma noktasında, CHP ve HDP'nin takınacağı tutum önem kazanmış bulunuyor. Aksi halde AY 116 md. Gereğince Cumhurbaşkanının atacağı adımlar söz konusu. Ve bakalım MHP'nin oynadığı siyasi satranç nasıl bir sonuç verecek. Bütün bunları önümüzdeki yakın dönemde net olarak göreceğiz. Her halükârda siyaset bir çözüm bulacaktır, bulmak zorundadır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.