Suriye'de son durum...

A -
A +
Son bir aydan beri, Rusya'nın her gün ortaya koyduğu yeni bir atraksiyonla, Suriye'deki kaos yeni bir safhaya girdi. Soru işaretleri o kadar çok ki!..

Suriye nereye gidiyor?.. Bu genel soru altında, farklı başlıklarla cevap bekleyen yüzlerce detay soru var. Fakat ne yazık ki, bunların bir tanesine dahi net bir cevap verme imkânı yok. Ne Suriye topraklarının yüzde 14'üne sıkışmış olan Beşar Esad Yönetimi, ne ona bütün askeri-siyasi gücüyle destek veren Rusya ve İran, ne de dört yıldan beri devam eden iç savaşı seyretmekle yetinen Amerika ve Avrupa Birliği... Hiçbiri bu kanlı gidişin nasıl bir sonuca varacağına dair sağlam bilgi ve öngörüye sahip değil... 1990'lı yılların başında, Avrupa'nın göbeğinde; Bosna Hersek'te, yüz binlerce Müslüman'ın Sırplar tarafından boğazlanmasına sessiz kalan Avrupa, bugün de benzer bir tavırla, Suriye'deki katliamın devamına sessiz kalıyor. Nihayet mülteci dalgası kendi kapılarına dayanınca, kendi kamu ve sosyal düzeninin derdine düşüp bir nebze hareketlendiler. Fakat hâlâ, sadece kendi menfaatleri açısından meseleye yaklaşıyorlar... Çözüme dönük en ufak bir gayret sezilmiyor.

Bu arada son bir ay içinde Rusya'nın daha önce Gürcistan ve Ukrayna'da Batı'ya karşı sergilediği güç gösterisine benzer tarzda atraksiyonlar peş peşe patlamaya başladı. Böylelikle Suriye'de işler yeni ve çok daha kaotik bir safhaya girdi. Rusya her gün yeni ve değişik bir hamle ile alan kazanıyor, Suriye ve Doğu Akdeniz'deki varlığını güçlendiriyor. Bu çerçevede, aslında sürdürülebilir olmayan hamleler yapıyor. Fakat ABD ve AB buna karşı yalnızca endişelerini ifade ediyor. Rusya'ya karşı en ufak bir karşı hamle gelmedi, gelmiyor. Japonya seyahati dönüşünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu hususu sordum. Daha önce de çeşitli vesilelerle, değişik açılardan izah ettiği üzere, Batı'nın gösterdiği tereddütlü ve ikircikli tavırları ve yaşattığı hayal kırıklıklarını bir kez daha dile getirdi. Bugünlerde Obama ile yapacağı görüşmede (şüphesiz Suriye ağırlıklı...) bütün bu konuları ele alacaklarını söyledi. Halen her iki ülkenin dışişleri bakanlığı ve askerî mekanizmaları arasında, zaten temaslar devam ediyor. Lakin pek çok konuda her iki ülke arasında önemli görüş ayrılıkları var.

Rusya, son haftalarda iyice zayıflayan Beşar Esad'ı sıkıştıran Özgür Suriye Ordusu hedeflerini bombalarken, Amerika başından beri isteksizce ve beceriksizce yürüttüğü (EĞİT-DONAT PROGRAMINI) sona erdirdiğini açıkladı!.. Sebebi, beklenen verimin alınamaması... Bir tarafta, silahlı bir terör örgütü olan PYD'yi meşru muhatap kabul edip, güya DAİŞ'e karşı mücadele ortaklığında her türlü silah desteğini veren ve bu arada silahların önemli bir kısmını da bizzat DAİŞ'e kaptıran Amerika, öbür yanda, radikal unsurlar karışmasın diye, "Eğit-Donat" programında haddinden fazla seçici davranıyor. Burada esasen bir samimiyet problemi yaşanıyor. ABD Suriye politikasında başından beri tuhaf bir tavır içinde! Bunun çeşitli sebepleri var. En temelinde de İsrail'in güvenliği meselesi. Bu yüzden Suriye halkının destekleyeceği bir yönetimin işbaşına gelmesini is-te-mi-yor!

Erdoğan da ısrarla bu soruyu soruyor ve ne yazık ki şimdiye kadar, muhataplarından bunun cevabını alabilmiş değil. Lakin Türkiye'nin Suriye politikasının ana istikameti değişmeyecek... ABD sonlandırsa da, Türkiye Eğit-Donat programını devam ettirecek ve Özgür Suriye Ordusuna desteğini sürdürecek. Şunu da belirtelim ki, Rusya'ya (ve tabiatıyla İran'a) karşı tepkiler genişliyor. Daha önce yedi ülkenin ortak açıklaması ve son olarak NATO'nun bugüne kadarki en açık ve net açıklaması, bunun göstergesidir. Rusya mevcut politikasını, uzun soluklu olarak sürdüremez. Bunun altını çiziniz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.