"Beyaz Toros" çarpıtması ve gerçekler

A -
A +
Medyada ve akademiyada belli bir grup (Erdoğan bunlar için 'güruh' ifadesini kullandı...), ısrarla ve inatla Cumhurbaşkanı ve Başbakanın sözlerini çarpıtarak tezvirat yapıyor.

Hatırlayınız, Kobani olayı patlak verdiğinde; malum çevreler derhal harekete geçip topyekûn biçimde, Türkiye Cumhuriyetini suçlama kampanyası başlatmıştı. Kobani'ye saldıran sanki DEAŞ değil de, Türkiye Cumhuriyeti idi... Vay efendim, niçin Türkiye Kobani'ye yardım için seferber olmuyor! Oysa bu tezvirat devam ederken, Türkiye mümkün olan her yoldan Kobani'ye yardım ediyordu. Öncelikle oradaki çatışma ve katliam tehlikesinden kaçan iki yüz binden fazla insana, kapılarını sonuna kadar açmış ve bir hafta içinde, bu sayının tamamını ülkesinde misafir eder duruma gelmişti. Buna ilaveten, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimine bağlı Peşmergelerin ve Özgür Suriye Ordusu unsurlarının, topraklarımızdan geçerek, Kobani'ye destek gücü olarak gitmesine imkân vermişti. Daha da ötesi, dört buçuk aylık çatışma döneminde, Kobani'den dışarıya açılan tek kapı, Türkiye sınırında idi ve bu zaman zarfında Kobani'de savaşan bütün güçlerin lojistik desteği (Yedikleri ekmek ve içtikleri su da dâhil), hep Türkiye'den tedarik edilmişti. Dahası, orada yaralanan 1450 PYD – YPG mensubu, Suruç ve civarındaki hastanelerde tedavi edildi.
Bütün bu insani yardımlara rağmen, ahlak ve iz'andan yoksun malum güruh, yalan ve tezvirattan asla vazgeçmedi. Tedavi edilen PYD'lileri (IŞİD militanı) olarak ilan edip, Türkiye'yi bunlara yardım ve yataklık yapmakla suçladı. Bu hayâsızca ve ahlaksızca kara propaganda, ne yazık ki belli bir kesim üzerinde etkili oldu... Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşme esnasında, muhatabının verdiği "Kobani bugün – yarın düşebilir" bilgisi üzerine, bir konuşmasında şöyle demişti: "Kobani düştü – düşecek..." Vay sen misin bunu söyleyen! Malum güruh ağız birliği içinde, "Erdoğan Kobani düşecek diye seviniyor..." gibisinden, adice, alçakça ajitasyon yaptılar. Bütün tekzip ve tavzihlere rağmen, hâlâ daha aynı karalama ve tezvirat sürdürülüyor. İşte başkalarına fazilet dersi vermeye kalkışan malum güruhun ahlak anlayışı!..
Şimdi de Ahmet Davutoğlu'nun sözlerine takla attırarak aynı şekilde zihin bulandırmaya, sandık başına gidecek vatandaşların aklını çelmeye çalışıyorlar. Güya Başbakan Davutoğlu, "Ankara'daki saldırıdan sonra partimizin oyları arttı..." demiş. Televizyon mülakatı esnasında, sorulan soruya cevap mahiyetinde söylenen bir sözü; mana ve beyan maksadından, konu bütünlüğünden kopararak çarpıtan ve bununla da ortalığı bulandırmaya çalışan yaratıklara ne denilebilir ki! Başbakan bin defa, bu çarpıtmaya karşı açıklama yapsa da, belli ki bunlar açısından netice hiç değişmeyecek. Bunu biliyoruz. Çünkü bu kara propagandayı sürdüren goygoycu – bozguncu kesimin beslenme alanı, yalan – dolan ve her türlü sinsi çarpıtmalardır...
Bir de "Beyaz Toros" hikâyesi çıktı şimdi. Davutoğlu'nun 1990'lı yıllarda, Güneydoğu Bölgesindeki yüzlerce faili meçhul cinayetin suç aletlerinden biri olan "Beyaz Toros"u gündeme getirmesi, terör örgütlerinin dünden bugüne yaptığı ve yapmaya çalıştığı melanetleri, bu melanetlerin çeşitli yansımalarını anlatmak için hiç şüphesiz. Ama hayır, malum taife derhal tıynetinde olan çirkinliği ortaya döktü ve Başbakan'ı, halkı yeniden faili meçhullerle tehdit etmekle itham etti. Evet, bu kadar aşağılık bir çarpıtma ve insanları fikren iğfal etme; nasıl olabilir diye, siz de kendi kendinize soruyorsunuzdur. Ama oluyor işte! Gerçek şu ki, bu sefil ve yalancı yaratıklar yüzünden, birey ve toplumun huzuru fazlasıyla kaçıyor. Bunların yegâne hedef ve maksadı, fesat odaklarına maşa olmak, şer güçlerine baston olmak... Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, halkımızı asla kandıramayacaklar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.