Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin…

A -
A +

Bölücü terör örgütü, şehir merkezlerinde kurgulamaya çalıştığı silahlı başkaldırıyı, kesinlikle halka mal edemedi. Tam aksine halkın hendek terörüne tepkisi gün be gün artıyor.

 

 
Günlerdir sokağa çıkma yasağının hüküm sürdüğü Diyarbekir’in Sur ilçesinden, terör baskısı ve can güvenliği endişesinden ötürü 20 binden fazla insan göç etmiş… PKK tasallutundan kaçmak isteyip de gidecek yeri olmayan vatandaşlar, çaresizlik içinde bir an evvel bu belanın başlarından defedilmesini bekliyor. Devletin güvenlik güçleri, sivil halka zarar gelmemesi için, kendileri açısından daha az risk taşıyan harekât tarzlarını uygulamaktan imtina ediyor ve bu yüzden de can kayıpları oluyor. Ama devlet her şart altında, vatandaşının can ve mal emniyetini sağlamak için her türlü gayreti sarf ediyor. Sur’da meskûn sade vatandaş bu durumu gayet iyi görüyor ve izhar edebildiği ölçüde, devlete ve güvenlik güçlerine destek veriyor. Ancak ruhunu şeytana satmış kişiler, terör örgütünün alçakça saldırılarına arka çıkarak, bunu güya meşru bir mücadelenin yansıması diye yutturmaya çalışıyor. Bu ihaneti savunmak için her türlü yalan ve tezvirata başvurmaktan kaçınmıyor…

Terör örgütünün maşası olmaktan öteye bir inisiyatif ortaya koyamayan HDP’nin eş başkanları, sözcüleri ve vekilleri de, bu hususta birbiriyle yarışıyor… Mesela Figen Yüksekdağ Kurşunlu Camii’nin yakılmasını devlete yıkmak için, hiç sıkılmadan buranın havadan bombalandığını, oysa örgütün hava gücünün olmadığını söyleyebiliyor. Bu kadar pişkinlik ancak militanlıkla bir araya gelebilir değil mi?

Yakılan Kurşunlu Camii'nin duvarlarındaki kömür karası siyahlık, bu hadisede yalan söyleyen kimi suratlardan daha beyaz olsa gerek!.. Sur ilçesinin sokaklarına hendek kazıp barikat kuranlar, Dört Ayaklı Minare'yi, Paşa Hamamı'nı ve daha pek çok tarihî eseri tahrip eden teröristler, ilçe halkına komün hayatı yaşatarak desteğini almaya çalıştılar. Lakin halk bu ihanete ortak olmadı, destek vermedi. Yaşanan şartlarda büyük zorluk çekenler, mecburen göç yoluna gittiler. Ama teröristlerin yanında yer almadılar. Halkın bu tavrı HDP’lileri fena hâlde kızdırmışa benziyor… Bakar mısınız Pervin Buldan’ın Twitter’daki mesajına! Açıkça gözdağı veriyor: “Bırakıp gitmeyeceksin. Terk etmeyeceksin. Bir gün geri dönmek istersen yüz bulamayabilirsin…” Vay vay vay!

Pervin Hanım gibi diğer HDP ünlülerinin yaşadığı Diyarbekir’in lüks semtlerinde, nedense buna benzer hendekler kazılmıyor. Sur’da, Silvan’da, Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de kazılmasının asıl sebebi ne ola ki?! Tıpkı dağa çıkarılan çocukların, hep fakir ve yoksul kesime mensup ana-baba evlatları olması gibi, burada da bir tuhaflık yok mu? Birileri dağlarda, mağaralarda yıllar yılı insanlık dışı hayata mahkûm edilsin. Birileri de yurt içinde ve dışında, en pahalı özel okullarda okutulsun. Hani nerede kaldı eşitlik? Bu ikiyüzlülük, yalancılık artık her yönüyle açığa çıktı ve Kürt halkı bu oyunun niçin oynandığını gayet iyi biliyor. Onun için de, Diyarbekirli kadın haklı olarak soruyor: "Niçin camileri, mushafları yakıyoruz? Niçin sokaklara hendek kazıyoruz? Niçin birbirimizi öldürüyoruz?" PKK ve HDP bu soruların hiçbirine mantıklı bir cevap veremez. Bölücü Örgüt, dindar Kürt halkının manevi değerlerini hedef alarak camileri yakıyor, roketatarla tahrip ediyor… Bunu yaparken hiçbir sonuç alamayacağını da biliyor.

Netice; Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi, terörden ve teröristlerden temizlenmemiş hiçbir ilçe, mahalle ve sokak kalmayacak. Yığınak yapılan, hendek kazılan, meydan ve sokaklarına haince bomba tuzaklanan Diyarbekir, Şırnak, Mardin ve Hakkâri’nin o ilçeleri tek tek temizlenecek. Güneydoğu Bölgesindeki dağlarda da büyük temizlik devam ediyor. Bölücü teröristler, hem yurt içinde hem yurt dışında bu sene kış barınaklarına eskisi gibi yerleşemedi. Yolunu bulup kaçanlar, gelip emniyet kuvvetlerine teslim oluyor. Pervin Buldan gibiler, rahat koltuklara kurulup “KAÇMAYACAKSINNN…” diye gözdağı vermeye çalışsa da, kazın ayağı öyle değil. Şimdiye kadar binden fazla militan PKK’dan kaçmayı başardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.