Faraza Trump “Başkan” olursa…

A -
A +
320 milyonluk Amerika Birleşik Devletlerinde Donald Trump gibi Barny Sanders gibi uçuk kaçık tipler, başkanlık için iddialı aday adayı olarak ortaya çıkıyorsa, bir terslik var demektir!..
 
Lobilerin, güçlü kartellerin ve profesyonel düşünce kuruluşlarının yönetimde çok büyük ağırlık teşkil ettiği Amerika Birleşik Devletlerinde, sıradan vatandaşların siyaset üzerindeki etkisi, daha doğrusu siyasal katılım bilinci ve vizyonu ne kadar belirleyici olabilir? Filmlerdeki o rüya Amerika’nın aksine, vatandaşlarının büyük ekseriyeti kendi hâlinde bireylerdir. Genellikle günlük maişet peşinde koşup, kendi dışındaki dünyaya kapalı olan bu sıradan insanların, politikaya ilgisinin azlığı esasen bilinen bir durum… Son yıllarda, ABD Başkanlık seçimlerinde halkın genel katılım oranının yüzde ellinin altında kaldığı, apaçık bir gerçektir. Düşününüz, Türkiye’de seçimlere katılma oranı yüzde seksenlerin hep üzerinde seyrederken bile, kimileri millî iradenin tecellisine dair farklı laflar edebiliyor. Lakin ABD’de, yüzde 40 küsurluk bir kitlenin ikiye bölünen oylarından, biraz fazla olan taraf politik sonuç açısından belirleyici oluyor ve kimse de bundan şikâyet etmiyor… Gerçi bazen orada da seçim sonuçları karakolluk oluyor (W Bush ile Al Gore arasındaki çekişmede olduğu gibi…), ama ABD’nin sistemi, kendi içinde bunu da pekâlâ çözebiliyor.
Son dönemlerde ABD başkanlık seçimleri, hayli heyecansız ve sönük geçiyor. Bunun sebeplerinden biri de yarışa katılan adayların renksizliği ve çapsızlığı olsa gerek!.. Düşünün 320 milyonluk koca Amerika’da Donald Trump gibi, Bernie Sanders gibi uçuk kaçık isimler aday adayı olarak ortaya çıkıyor ve bir yere kadar iddialı da olabiliyorsa, Dünyanın hâlihazırdaki süper gücü olan bu ülkede bir şeyler ters gidiyor demektir. Sadece adaylık safhası değil, W. Bush ve Barack Obama gibi çapsız kişiler, dünyanın bir numaralı koltuğuna oturup ABD’yi tam sekiz sene boyunca yönetiyorsa, orada iyiden iyiye bir terslikten şüphe etmemek mümkün değil. Reagan ve Baba Bush’tan sonra Cumhuriyetçiler, Bill Clinton’dan sonra da Demokratlar, doğru dürüst bir başkan veya aday bulup ortaya çıkaramadılar… Cumhuriyetçilerin Sarah Palin’i ve onun “Çay Partisi”ni hatırlıyor musunuz? Geçmişe uzanırsanız daha kimler var kimler!.. 1992’de aday adaylığına soyunan ve “Reform Partisi”ni kurarak 1996'da bağımsız aday olan zengin iş adamı Ross Perot da, bugünkü Donald Trump gibi sivri dilli idi. Ama o daha aklı başında idi ve bağımsız adaylar arasında en fazla oy alma başarısını göstermişti.
ABD Başkanlık seçimlerindeki sönük havayı görünce, insan acaba diyor Trump gibiler, sırf olaya heyecan katmak için özel misyon mu yüklendi? Hani atletizm yarışlarında tempoyu belli bir seviyede tutmak için pistlere tavşan atletler de sürülür ya. Bunlar asıl yarışçıları hızlandırdıktan bir süre sonra kenara çıkarlar… Bir süre sonra mesela Trump da çıkıp şunu diyebilir mi? Bayanlar, baylar ben hoşça vakit geçirmek için bu işe girdim, iyi de keyif aldım, ama buraya kadar… Derse şaşırmam. Peki, demezse ne olur? Faraza Trump gibi bir kaçık “başkan” olursa neler olur? Daha şimdiden bu kadar ‘ti’ye alınan bir başkan, koskoca ABD’yi yönetebilir mi? ABD’nin derin devleti böyle bir şeye müsaade eder mi? Yoksa daha önce Gary Hart olayında (1988) olduğu gibi, kucağında bir kadın resmiyle onu da ıskartaya çıkarır mı? Yapar mı yapar… Amerika yeri geldiğinde yeni imaj çizmek için, halka heyecan vermek için değişik atraksiyonlar yapar. 1988’de Demokrat Parti'den aday adayı olan papaz Jesse Jackson (Ki, kendisi çok güçlü bir hatipti…), son kertede elendiğinde, gözyaşları içinde şunları söylemişti: “Biliyorum, rengim siyah olduğu için beni seçmediniz…” Ama gün geldi, onun gibi bir siyahi ABD’ye başkan seçildi. Seçildiğinde ABD halkı hayli heyecanlanmıştı. Lakin bugün aynı heyecanı duyduğunu söylemek imkânsız…
Keza 1980’lerin başında, Geraldine Ferraro aday adayı oluğunda, "ABD henüz kadın başkana hazır değil…” denilmişti. Ferraro, ancak Walter Mondale’ın yardımcısı olarak yarışa katıldı. Fakat Reagan ve Baba Bush ikilisine yenildiler. Acaba bu defa Hillary Clinton öncelikle aday olabilir mi? Olursa da başkanlık yarışında ipi göğüsleyebilir mi? Hiç kolay görünmüyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.