Üniversiteler nerede duruyor?

A -
A +
Teröre karşı seferberlik çağrısı, toplum katmanlarında yeterli derecede yankı buldu mu? Mesela İngiltere, İspanya, Fransa ve nihayet Belçika’da; teröre karşı verilen tepkilerin ölçeğinde, kitlesel bir tavır sergilendi mi?   Her mesele karşısında, toplumun genel duruşu önemlidir ve muhtemel sonuçlar açısından da belirleyicidir. Toplumun kararını izhar etmesi, seçim ve referandum uygulamalarında olduğu gibi, bazen formeldir. Yani belli usuller çerçevesinde kendisine yapılan başvuruya karşılık, eğilimini ortaya koyar. Bazen böyle bir prosedüre hiç ihtiyaç olmaz. Çok önemli olaylar ve gelişmeler sebebiyle, kendiliğinden; herhangi bir resmî veya sivil mekanizmanın harekete geçirmesine gerek kalmadan, vatandaşlar spontane reaksiyon gösterir… Genellikle olumsuzluklar karşısında halkın genel öfkesinin kabarması, bu gibi durumlara yol açar. Daha nadir olmak üzere, pozitif gelişmeler karşısında da, halkın memnuniyetini göstermek bakımından böyle tablolar yaşanabilir. Yakın geçmişte, İngiltere ve İspanya’da ve daha sonra Fransa’da meydana gelen terörist saldırıların akabinde, milyonlarca insanın derhal ve kendiliğinden yollara ve meydanlara dökülerek, tepkisini ortaya koyması, bu alanda çarpıcı örneklerdir. Çok yazılıp çizilmesine ve konuşulmasına rağmen, bizim ülkemizde bu çapta bir genel tavır koyma, ne yazık ki gerçekleşmedi. Her ne kadar, geniş katılımlı bazı mitingler; siyasi parti veya sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde yapıldı ise de, bahsettiğimiz ölçekte dünyanın da dikkatini çekecek, bir umumi halk hareketi cereyan etmedi… Bu noktada, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın son olarak, teröre karşı yaptığı seferberlik çağrısının, halk katmanlarında yeterince yankı bulup bulmadığını irdelemek gerekiyor… Yaklaşık kırk yıldır terör belası ile iç içe yaşayan, bu uğurda telafisi imkânsız maddi ve manevi kayıplar veren Türk halkı, acaba neden İngiltere veya İspanya örneğindeki çarpıcı reaksiyonu ortaya koyamıyor? Gerçekten dikkat çekici bir durum… Buna çeşitli sebep ve gerekçeler belki bulunabilir. Ama esas itibariyle beklenen tablo bu değil. Bu tablodan, fikri – zikri ne olursa olsun, hiç kimsenin memnun olduğunu da söyleyemeyiz. O halde teröre karşı toplumsal duyarlılığın arttırılması için yapmamız gereken şeyleri daha fazla gecikmeden ifa etmeye çalışmalıyız. Mesela bu çok kritik meselede, üniversitelerimiz nerede duruyor? Ne yazık ki, bazı istisnalar dışında, bugüne kadar üniversitelerimizin toplumu doğru yönlendirme ve millî meseleler karşısında gerekli tavrı daha bilinçli ve organize biçimde sergileme noktasında, üzerine düşen görevi yaptığını söylemek mümkün değil. Evet, şimdiye kadar üniversite hocaları az veya çok sayıda, lokal veya genel ölçekte, birçok hadisenin içinde boy göstermedi değil. Kendi problemleri veya kimi siyasal – sosyal konularda, yürüyüşler, mitingler vs. icra ettiler. Bazen bu mitinglerde askeri darbe yapmaya çağırmak gibi çok absürd olaylara da maalesef imza attılar. Fakat bütün bu uçuk- kaçık davranışları genelleyip, üniversite camiasının tamamına mal etmek haksızlık olur. Biliyoruz ki, bilim insanı kimliğinden ziyade militan yönünü öne çıkaran, hasbelkader bu sıfatı taşıyan belirli sayıdaki akademisyenin sık sık tekerrür eden aktivasyonuna karşılık, üniversitelerin esas konumunu ve fonksiyonunu doğru biçimde temsil etme şiarını taşıyan hocalarımız, bu durumu asla tasvip etmemektedir. Olur - olmaz konularda, üstelik ülke gerçeklerine tamamen sırt çevirircesine, daha da öteye kendi devletinin aleyhine kasten; asılsız ve suç teşkil edecek biçimde, kirli propagandaya çanak tutan bildirilere imza atan akademik kariyer sahibi kişilerin sakil davranışlarını elbette kınıyoruz. Ama sadece kötü örnekleri eleştirmek ve bu türden işlere imza atanları kınamakla yetinmemek gerekiyor. Terör örgütlerinin ilk önce üniversite gençliğini hedef aldığını biliyoruz. Şu halde geldiğimiz noktada, üniversite camiasının topyekûn biçimde, teröre karşı bir kıyam ve tepki ortaya koyması gerekiyor. Halkımızın üniversitelere gösterdiği itibar ve güven, bunu icap ettirir. Şüphesiz tamamen vatanseverlik duygusuyla ve devletin bekasına yönelen tehlike ve tehditlerin bertaraf edilmesi gayesiyle hareket edilmeli. Hiçbir ideolojik veya siyasi dürtü, bu ortak tavırda öne çıkmamalıdır. Millî birlik ve bütünlük yegâne tema olmalıdır. Bakalım üniversitelerimiz bunu başarabilecek mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.