Böyle spor mu olur?
26 Nisan 2016 02:00
Spor deyince, ne yazık ki bizde futbol akla gelir… “Kitle sporları” içinde, dünyada en fazla rağbet gören; seyirci çeken futbol, özellikle toplumun genç kesimlerini etkiliyor. Peki, ne şekilde etkiliyor?
Peşinen ifade edeyim ki, futbola meraklı olan ve futboldan çok anlayan biri değilim. Güreş, atletizm ve Uzak Doğu sporları daha çok ilgimi çeker. Spordan anlaşılması gereken şey, her şeyden evvel müsabakaların bir centilmenlik yarışı olduğu, iyi çalışan ve takım disiplinine sahip ekiplerin daha başarılı olacağıdır. Her spor branşının evrensel kuralları olduğuna göre, millî ve milletlerarası zeminde rekabet etmenin yolu yordamı da bellidir… Ama bu, her şeyin normal çizgisinde seyrettiği ülkeler için geçerlidir tabii! Pazar günü oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe veya Ankaragücü-Amedspor karşılaşmalarında yaşanan olayların elbette hiçbir şekilde sporla ve spor anlayışı ile alakası yoktur. Dünyadaki pek çok ülke gibi, bizim memleketimizde de, spor deyince akla futbol gelir ve ilgili-ilgisiz hemen herkesi doğrudan yahut dolaylı biçimde etkiler. Hiçbir şey olmasa dahi, televizyon kanallarındaki kalite ve seviye yoksunu futbol programlarından insanlar etkilenmekte… Şüphesiz bu durum sadece bize de mahsus değil.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de futbol holiganları, anarşistleri ve de Vandalları vardır. Oralarda da zaman zaman feci olaylar yaşanır. Lakin gelişmiş ülkelerin bir farkı vardır. Suç işleyen kim olursa olsun, derhal mevcut kanun ve kurallar çerçevesinde yakasına yapışılır, âleme de ibret olacak şekilde failler cezalandırılır ve bunun da tesiri hemen fark edilir… Peki, bizde böyle midir? Ne gezer!.. Yapanın yanına kâr kalıyor. Öyle olunca da olayların ardı arkası kesilmiyor. Olaylar patlayınca herkes konuşmaya başlıyor. Ama lafla peynir gemisi yürümüyor. Nokta! Daha önce Trabzon’da, hakemleri rehin alanlara kim ne yaptı? Şayet o vakada suç işleyenler gerekli cezaya çarptırılsaydı, önceki akşam Avni Aker’de malum hadise yaşanmazdı. Bu kadar açık ve net…
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de futbol holiganları, anarşistleri ve de Vandalları vardır. Oralarda da zaman zaman feci olaylar yaşanır. Lakin gelişmiş ülkelerin bir farkı vardır. Suç işleyen kim olursa olsun, derhal mevcut kanun ve kurallar çerçevesinde yakasına yapışılır, âleme de ibret olacak şekilde failler cezalandırılır ve bunun da tesiri hemen fark edilir… Peki, bizde böyle midir? Ne gezer!.. Yapanın yanına kâr kalıyor. Öyle olunca da olayların ardı arkası kesilmiyor. Olaylar patlayınca herkes konuşmaya başlıyor. Ama lafla peynir gemisi yürümüyor. Nokta! Daha önce Trabzon’da, hakemleri rehin alanlara kim ne yaptı? Şayet o vakada suç işleyenler gerekli cezaya çarptırılsaydı, önceki akşam Avni Aker’de malum hadise yaşanmazdı. Bu kadar açık ve net…
Mesele yalnızca Trabzon’daki olay değil. Ankara’da, MKE Ankaragücü ile Amedspor arasında oynanan maç sırasında yaşanan hadise de, Avni Aker’deki kadar tüyler ürpertici değil midir? Kelle-kulak yerinde iri kıyım adamlar, bir vatandaşı neredeyse felç bırakacak şekilde döverken, kameralar da uzun uzun, bütün teferruatı kayda geçirirken, ey yetkililer neredesiniz? Ve bu durum hakkında ne yapmayı planlıyorsunuz?
Sayın Spor’dan Sorumlu Bakan, Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi ve Emniyet Müdürü ve sırasıyla diğer bütün etkili ve yetkili kişi ve kurumlar, bu konuda düşünceniz, çözüm planlarınız nedir? Varsa lafı dolandırmadan bize doyurucu bir cevap veriniz. Mevzuattaki boşlukların arkasına da, zinhar sığınmayınız… Bakınız Trabzon’da arkadan hakemin üzerine atlayıp düşürdükten sonra, kalbine tekmeyle vuran o holigan, derhal tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 34 yıldır cebinde hukuk diploması ile dolaşan bir vatandaş olarak, ben bundan hiçbir şey anlamadım. Hakikaten şaşkınlık içindeyim! Neredeyse kitlesel bir katliama kapı aralayacak bir hadisenin faili, bu kadar kolayca yakayı sıyırıyorsa, beyler kusura bakmayınız, bu ülkenin başında kara bulutlar dolaşıyor demektir!.. Evet, bir hukukçu olarak buradan Trabzon ve Ankara mülki amirlerine, emniyet birimlerine, sayın savcı ve hâkimlere sesleniyorum. Şayet şu son iki hadiseye, devlet ciddiyeti ve hukuk hassasiyeti çerçevesinde yaklaşıp, olup bitenleri her yönüyle irdeleyebilirseniz, bundan sonrası için daha olumlu bir kanaate sahip olabiliriz. Aksi hâlde bundan böyle, milletlerarası müsabakalar için, bu memlekete sporcular gelmek istemez ve gelmez!
Bu ülkenin futbol federasyonu, ne zaman muktedir bir sorumlu kuruluş olarak; İtalya’nın, İngiltere’nin yaptığı türden bir icraatla, bazı kulüp yöneticilerinin, hakemlerin, simsarların, futbolcuların ve de futbol seyircisi geçinen holigan ve serserilerin, sahalarda terör estirmelerine karşı gerekli adımı kim atacak acaba? Bunu yapmak için daha vahim olayların çıkmasını beklemiyordur herhâlde!.. Sonuç olarak, bu ülkede yeterince asayiş problemi varken, bir de spor anarşisinden çekmeyelim. Kimse o yetkili veya yetkililer, artık bir ses versin. Bekliyoruz…
Sayın Spor’dan Sorumlu Bakan, Sayın İçişleri Bakanı, Sayın Ankara Valisi ve Emniyet Müdürü ve sırasıyla diğer bütün etkili ve yetkili kişi ve kurumlar, bu konuda düşünceniz, çözüm planlarınız nedir? Varsa lafı dolandırmadan bize doyurucu bir cevap veriniz. Mevzuattaki boşlukların arkasına da, zinhar sığınmayınız… Bakınız Trabzon’da arkadan hakemin üzerine atlayıp düşürdükten sonra, kalbine tekmeyle vuran o holigan, derhal tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 34 yıldır cebinde hukuk diploması ile dolaşan bir vatandaş olarak, ben bundan hiçbir şey anlamadım. Hakikaten şaşkınlık içindeyim! Neredeyse kitlesel bir katliama kapı aralayacak bir hadisenin faili, bu kadar kolayca yakayı sıyırıyorsa, beyler kusura bakmayınız, bu ülkenin başında kara bulutlar dolaşıyor demektir!.. Evet, bir hukukçu olarak buradan Trabzon ve Ankara mülki amirlerine, emniyet birimlerine, sayın savcı ve hâkimlere sesleniyorum. Şayet şu son iki hadiseye, devlet ciddiyeti ve hukuk hassasiyeti çerçevesinde yaklaşıp, olup bitenleri her yönüyle irdeleyebilirseniz, bundan sonrası için daha olumlu bir kanaate sahip olabiliriz. Aksi hâlde bundan böyle, milletlerarası müsabakalar için, bu memlekete sporcular gelmek istemez ve gelmez!
Bu ülkenin futbol federasyonu, ne zaman muktedir bir sorumlu kuruluş olarak; İtalya’nın, İngiltere’nin yaptığı türden bir icraatla, bazı kulüp yöneticilerinin, hakemlerin, simsarların, futbolcuların ve de futbol seyircisi geçinen holigan ve serserilerin, sahalarda terör estirmelerine karşı gerekli adımı kim atacak acaba? Bunu yapmak için daha vahim olayların çıkmasını beklemiyordur herhâlde!.. Sonuç olarak, bu ülkede yeterince asayiş problemi varken, bir de spor anarşisinden çekmeyelim. Kimse o yetkili veya yetkililer, artık bir ses versin. Bekliyoruz…