Oktay Vural’ın istifası…

A -
A +
Görünen o ki, 10 Temmuz’daki olağanüstü kongreye kadar, MHP’de bazı yeni gelişmeler yaşanacak. Oktay Vural’ın istifası, bu sıkıntılı sürecin Genel Merkez üzerindeki yansımalarını ortaya koyuyor.   MHP’deki iç muhalefetin ortaya çıkış süreciyle, bugün gelinen nokta arasında epeyce fark var. Ve belki de parti içindeki rahatsızlığın niteliği ve boyutları açısından, tahminleri aşan bir durum söz konusu… 2011 seçimleri öncesinde, gizli kaydedilmiş kasetlerle çok ağır bir şantaja maruz kalan parti, o dönemde tepe yöneticilerinin önemli bir kısmını kaybetmişti. MHP’ye dönük çok ciddi bir operasyonun en belirgin göstergesi olan o dönemdeki şantaj dalgası, her şeye rağmen Parti Merkezi tarafından savuşturulabilmişti. Ancak son bir yıldaki gelişmelere baktığımızda, bu defa farklı bir biçimde uç verip, giderek büyüyen ve genişleyen bir parti içi muhalefet süreci söz konusu. 7 Haziran 2015 seçimlerinde kazandığı milletvekili sayısını (80), 1 Kasım’da muhafaza edemeyen (40’a düştü) MHP’deki iç rahatsızlıklar, bugüne kadar aslında daha çok Parti Genel Merkezinin haricinde cereyan etti. İlk olarak, Parti Yönetimini rahatsız eden söz ve davranışları sebebiyle, milletvekilliğine aday gösterilmeyen Sinan Oğan muhalefet bayrağını açtı. Akabinde, yine şaşırtıcı biçimde medyada propagandası yapılan ve fakat tam da bu yüzden, Meclis Başkanlığı için aday gösterilmeyen Meral Akşener sesini yükseltti. Daha sonraki isim ise çok farklı idi… MHP içinde, daha önce de çok önemli görevlerde bulunmuş olan ve 1 Kasım seçimlerinde Trabzon’dan aday olduğu halde seçilemeyen Koray Aydın… Devlet Bahçeli’nin “İçlerinde tek ülkücü olan kişi…” dediği isim. Onun ardından halen milletvekili olan Ümit Özdağ kareyi tamamladı… Aydın ve Özdağ, daha önceki kongrelerde de genel başkanlığa aday olmuşlardı. İlk başlarda bu dört ismin, tüzük kongresi için yeterli sayıda delege imzası toplayamayacağı yönünde bir kanaat de vardı. Fakat, bir önceki yazımızda da işaret ettiğimiz üzere, Genel Merkez’in aksi yöndeki çabalarına rağmen, hâlâ tartışması bitmemiş olan birçok mahkeme kararının da sonucunda, bu prosedür yerine getirilmiş görünüyor. Gerçi Ankara 13. Noterliğinin tespit ettiği delege sayısına yapılan itirazlar, önümüzdeki günlerde resmî platformlarda işleme konulabilir. Bu sonucu değiştirir mi, bilemeyiz. Ama mahkemenin görevlendirdiği çağrı heyeti de Genel Merkezin daha önce kararlaştırdığı 10 Temmuz tarihini, seçimli kongre için ilan etti. Her halükârda 10 Temmuz’da, genel başkanın da seçileceği bir kongre icra edilecek. Burası kesin. Lakin bahse konu kongrenin, hangi merci tarafından yapılacağı konusunda çok çeşitli görüş ve iddialar var. Tüzük kongresini toplayan çağrı heyeti, 10 Temmuz Kongresini de yapmak üzere yeni bir komisyon belirledi. Oysa Genel Merkez, başından beri çağrı heyetini ve onun yaptığı kongreyi ‘yok hükmünde’ sayıyor!.. Bu durumda meselenin yeniden yargıya intikali kaçınılmaz gibi görünüyor. Hatta 10 Temmuz öncesinde de, yapılmış olan olağanüstü tüzük değişikliği kongresinin iptali, en azından orada yapılan kapsamlı tüzük değişikliklerinin iptali için de, yargı yoluna gidilmesi bekleniyor. Bütün bu gelişmelere dün Parti Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın istifası eklendi. Vural’ın istifası, bir yerde yaşanan sürecin Parti Merkezi üzerindeki derin yansımaları ortaya koyuyor. Kısa bir müddet önce, Oktay Vural’ın rahatsızlığına dair haberler çıkmıştı. Konu hakkında Sayın Bahçeli’ye soru sorulduğunda farklı bir tepki vermişti: “Oktay Bey çok değerli bir kardeşimizdir. Mecliste beni temsil eden Grup Başkanvekilidir. Onunla aramızda soğukluk olabilir mi?..” demişti. Oysa Vural istifasını vereceğini duyururken yaptığı kısa açıklamada, dikkat çekici bir şey söyledi: “Partinin içinde bulunduğu durumun, yönetim anlayışının yaralayıcı olduğunu gördüm…” Gerçekten çok dikkat çekici bir ifade! Niçin bugünü beklediniz sorusunu da, “19 Haziran sürecini bekledim” şeklinde cevapladı. Vural’ın bu kısa açıklaması bile tek başına, MHP’deki görüş ayrılığının boyutlarını ortaya koyuyor. Ve MHP Yönetiminin ciddi bir durumla yüz yüze olduğunu gösteriyor. Temennimiz MHP’nin bu süreçten zarar görmeden çıkmasıdır. Zira MHP misyonu itibarıyla, Türk siyaseti içinde çok önemli bir konuma sahiptir. Ve Türkiye’nin de MHP’ye çok büyük ihtiyacı var. Partililerin bu durumu dikkate alması gerekiyor…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.