Dünya diken üstünde!..

A -
A +
Amerika’da “geçiş süreci” hazırlıkları başladı. Ancak sokaklarda öfke ve protesto gösterileri genişliyor. Trump bunların medya kışkırtması ve ‘profesyonel işi’ olduğunu söylüyor. Acaba öyle mi?
 
Hillary Clinton, mini köpeğini gezdirerek seçim yenilgisinin üzüntüsünü üzerinden atmaya çalışıyor… Ancak ondan zafer kazanmasını bekleyen demokrat seçmen, fazlasıyla öfkeli! Bu öfke, seçim gecesinden beri sokakları terk etmeyen ve giderek genişleyen-sertleşen protesto eylemleriyle, Trump’ı fazlasıyla rahatsız edecek bir hâl alıyor… Trump bu eylemlerin, Hillary Clinton yandaşı medyanın kışkırtmasıyla profesyonel göstericiler tarafından sahnelendiğini ve bunun “hiç adil olmadığını” belirterek şimdilik alttan alır gibi göründü. Zira kampanya sırasındaki o sert ve kaba söylemine baktığımızda, bu tepki oldukça yumuşak ve ‘kibar’ kalıyor! Bunda şaşırtıcı bir durum da yok. Çünkü daha görevi devralmadan, karşısına “Meksika Duvarı” gibi aşılmaz bir protesto kalesinin örülmesini herhâlde istemeyecektir. Nitekim Beyaz Saray’da gerçekleşen ilk Obama-Trump görüşmesi de, zoraki biçimde nazik bir görüntü verdi. Her ne kadar, söylenen nezaket cümleleri ile halef-selef başkanların yüz ifadeleri birbirini hiç tutmasa da, hasarsız biçimde bu görüşmenin tamamlanması, her iki tarafı rahatlatmış olsa gerek!.. ABD medyası, bu görüşmede gözlerden kaçırılmaya çalışılan gizli gerginliği bayağı vurguladı. Çünkü daha birkaç gün önce, Obama ve Trump, hiç de yenilir yutulur cinsten olmayan sözlerle birbirini fena hâlde hırpalamıştı.
Obama’nın belki de şimdiye kadar görülmemiş ölçüde desteklemeye çalıştığı Hillary Clinton; acısını içine gömerek, “Trump’a ülkeye liderlik yapması için fırsat tanıyacaklarını” söyledi. Doğrusu bunun dışında söyleyebileceği başka bir şey de yoktu. Her ne kadar seçmenden daha fazla oy aldıysa da, kritik eyaletleri kaybederek, başkanı seçen “ikinci seçmen” sayısında büyük fark yedi ve kaybetti. Şüphesiz ilk kaybeden kadın aday değildi. Tam 144 yıl önce, 1872’de ABD’de ilk kadın başkan adayı olarak Victoria Woodhull sahneye çıkmıştı. Her ne kadar anayasa hükmü gereğince 35 yaşını henüz doldurmuş olmasa da, kayıtlara geçmiş. Tabii küçük bir partiden… O vakit var olan Eşit Haklar Partisi. 1884’te de bir başka kadın, yine benzer bir küçük partiden, Millî Eşit Haklar Partisi’nden aday olmuş. Belva Lockwood’un farkı şurada: Yardımcısını da kadın olarak belirlemiş: Marietta Stow. Aslında o devre göre bir devrim yapmak istemiş, ne ki partisinin sıkleti böyle bir iş için müsait değilmiş…
Tam yüz yıl sonra, 1972’de ilk defa büyük partiden (Demokrat) ilk kadın başkan adayı olarak Shirley Chisholm sahne almış. Hem de siyahi bir kadın olarak. Tabiatıyla kaybetmiş!.. 1988’de aynı partiden bu defa erkek siyahi aday olarak Jesse Jackson hayal kırıklığı yaşarken, gözyaşları içinde şunu söylüyordu: “Biliyorum, derimin renginden dolayı beni tercih etmediniz…” Deri rengi engelini Barack Obama aştı, lakin beklentilere pek cevap veremediği için, son olarak kendi partisinden yarışan Bayan Clinton’a kaybettirdi. 1984’te yine Demokrat Partiden ilk kadın başkan yardımcısı adayı olmayı başaran Geraldine Ferraro, Walter Mondale’ın Reagan karşısında yarışı kaybetmesiyle daha ileriye gidemedi. 2008’de bu defa, Obama’ya karşı başkan adaylığı yarışında Hillary’nin kampanyasını yürüten Ferraro, 2011'de öldüğü için, en azından Bayan Clinton’un başkan adayı olduğunu da göremedi. Başkan ve başkan yardımcılığı yarışında ABD’li kadınlar, şu ana kadar mutlu sona kavuşamadı. 2008 yılında Sarah Palin, Cumhuriyetçi Partinin başkan yardımcısı adayı idi. Lakin John McCain Obama karşısında yenilgiye uğrayınca, Palin de aynı akıbeti paylaştı…
Neyse biz bundan sonrasına bakalım. ABD halkı ne zaman bir kadın başkan veya yardımcısıyla tanışır, belli değil. Fakat asıl merak edilen, son seçimde ipi göğüsleyen Donald Trump’ın nasıl bir başkan olacağı, daha açık ifadeyle ülkeyi hangi istikamette sürükleyeceği. Sadece ABD halkı değil, dünya diken üstünde… Siyasi yorumcuların ifadesine göre, Trump’ın kampanya sırasında söylediklerinin yarısını bile yapması hâlinde, durum tam bir felaket olacak!.. ABD vatandaşlarının giderek kabaran tepkisinin temelinde de bu yatıyor. Trump mutlaka geri adımlar atmak zorunda. Aksi hâlde, dünyanın tepkisi şöyle dursun, öz be öz vatandaşlarının bir kısmı, Beyaz Saray’ı kendisine dar etmekte kararlı görünüyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.