Küçük diktatörler ve destekçileri…

A -
A +
Küba’yı 47 yıl demir yumrukla yöneten diktatör, 90 yaşında öldü. Bazıları o diktatörden kahraman çıkarmaya yeltendi! Suriye’yi baştan aşağı kana boğan Esad’ın destekçileri, onunla yeni denge kurmaya çalışıyor… 
 
Fidel Castro 90 yaşında ölünce, halk deyişiyle “badem gözlü” oldu! Kimi şaşkınlar onun için, “Küba’nın efsanevi lideri” filan gibi saçma sapan güzellemeler yaptı. Oysa bahsedilen kişi, 1959’dan 2006 yılına kadar, tam 47 sene küçücük bir ülke olan Küba’ya kan kusturan küçük bir diktatörden başkası değildi. Ayağa kalkamayacak derecede hastalanınca, saltanat gibi, yerine kardeşini bırakarak çekildi. Bir kapitalist diktatör olan General Batista, ondan önce aynı zavallı ülkeye kan kusturuyordu. O kapitalist diktatörü Amerika Birleşik Devletleri destekliyordu. Komünist Castro’yu ise Sovyetler Birliği destekledi. Öyle ki, 1962’de Sovyetlerin ABD’yi baskılamak için Küba’ya füze yerleştirmeye kalkışması, az daha dünyayı nükleer bir savaşa götürüyordu… Neyse ki, sonunda sağduyu galip geldi de, bütün dünya gerçek bir felaketi yaşamaktan kıl payı kurtuldu. Büyük güçlerin destek verdiği küçük ve orta boy diktatörler, her zaman dünya barışı için tehdit ve tehlike teşkil etmiştir. Kim İl Sung, bunların en başında gelir. II. Dünya Savaşında Sovyet Ordusunda binbaşı rütbesiyle görev yapan Sung, 1948’de 38. Paralel hattının kurulmasıyla Kuzey Kore’nin ilk başbakanı oldu. 1950’lerin başında ve henüz II. Dünya Harbinin dumanları tüterken, Kuzey Kore’nin Güney’e saldırmasıyla Asya Pasifik Bölgesi bir anda kan ve ateşe boğulmuştu. O savaşın sonrasında, Kuzey Kore’nin başına mutlak diktatör olarak yerleşen Sung, 1994’te ölünce yerine yarı deli oğlu Kim Jong İl, kâbus gibi memleketin başına çöktü.
1948’den beri Kuzey Kore halkı inim inim inliyor… Kim Jong İl de 2011 yılına kadar Kore halkına kan kusturarak, binlerce kişiyi öldürmesi yanında, yüz binlerce çocuğun açlık ve ilaçsızlıktan ölmesine sebebiyet verdi. Onun yerine de üçüncü kuşak diktatör olarak, Kim Jong Un geçti. Güya ülkenin siyasi sistemi komünizm, ama krallık gibi diktatörlük babadan oğula ondan toruna geçiyor!.. Hayatı, hatta doğum tarihi hakkında bile doğru dürüst bilgi olmayan ve tıpkı babası gibi sağlıklı bir ruh yapısına sahip bulunmadığı aşikâr olan Mr. Jong Un, her gün bir füze denemesi ve nükleer tehditlerle, yalnızca Güney Kore’nin ensesinde boza pişirmiyor. Dünya barışını çok ciddi şekilde tehdit ediyor. Zira 1950’de Komünist Çin’in desteğini arkasına almayı başaran dedesi gibi; o da en azından dolaylı şekilde, bugün artık kapitalistleşmiş bir diktatorya olan Asya devinin, himayesini görmeye devam ediyor… Sözü yine yanı başımızdaki kanlı diktatöre, Beşar Esad’a getirmek istiyorum. Afganistan işgalinin bedelini büyük çöküşle ödeyen Sovyet İmparatorluğunun vârisi Rusya, bugün on binlerce sivil insanın kanına girerek, tıpkı Kuzey Kore’de olduğu gibi; sosyalist karakterli bir dikta rejiminde, saltanat misali babasının yerine geçen bu küçük diktatörü destekliyor. Onun kara kaşı kara gözü için değil elbet!.. Hesaplar başka. Ama unutmayalım, Allahü tealanın da bir hesabı var. Ve şüphesiz asıl hesap o ilahi hesaptır ve hükmünü muhakkak icra edecektir…
Halep’te, İdlip’te ve başka yerlerde varil bombalarıyla minik bedenleri parçalanan sabi çocukların kanı, diktatörü mutlaka boğacaktır. Sadece onu değil, onun destekçilerini ve bu zulme karşı hiçbir şey yapmayıp; kirli siyasi ve askerî sömürü tezgâhlarını sürdürmek için, Suriye’de oluk oluk kan akmasına zemin hazırlayan, diğer bölgesel ve küresel güçleri de kesin perişan edecektir… Fatih Sultan Mehmed’in aşağıdaki muhteşem beyti, geçmişte böyle zulümler ika eden imparatorlukların sonunda ne hâle düştüğünü çok güzel anlatıyor:
“Bûm nevbet mizened Bertarm-i Afrasyab/Perdedâr-ı mikuned der Kasr-ı Kayser Ankebût”
İran Kisrası Afrasyab’ın (Cemşîd-i Hurşit) saray burçlarında Baykuş(lar) nöbet tutuyor. Bizans Kralının sarayının perdedârı da örümcekler olmuş.
Evet, zulüm devam etmez ve zalimler asla iflah olmaz. Er veya geç, hak yerini bulur. Herkes yaptığının hesabını verir. Esad dahi, ya bir bomba ile parçalanır veya Miloseviç gibi hücresinde zıbarır!.. Bir de Rusya ve ABD'nin kaçınılmaz akıbetini seyrediniz!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.