Alçaklığın daniskası!..

 

Dünyanın bütün egemen güçleri, katil Beşar Esad ve şürekâsının 6 yıldır Suriye’de yaptığı katliam ve zulümlerde suç ortağıdır. Çünkü bu güçler, Suriye’de işlenen savaş suçlarına rağmen, uluslararası hukukun gereğini yerine getirmek için en ufak bir adım atmadılar, atmıyorlar. Bu yüzdendir ki, cânî Esad; İran, Irak, Lübnan ve Rusya’dan gelen katil çetelerinin de yardımıyla silahsız, savunmasız insanları; kadın, çoluk – çocuk, yaşlı demeden boğazlıyor. Fiziki güçle öldürmeye yetişemediği yerlerde de zehirli gaz bombalarıyla, insanları kitleler hâlinde katlediyor. Altı sene boyunca bu insanlık suçunu defalarca işledi. Ve bu vahşet, güya BM tarafından da kerrat ile rapor edildi. Amerika “kimyasal silah kullanılması bizim kırmızı çizgimizdir” dediği hâlde, bu vahşet karşısında sessiz kalmaya devam etti… Hâl böyle olunca, Esad ve kan içici çeteleri için meydan büsbütün boş kaldı. Bu lanetli aile tam 47 yıldır Suriye halkına kan kusturuyor. Bugün yeryüzünde, halkı en fazla mülteci ve sığınmacı durumunda bulunan ülke Suriye’dir. Açıkçası, Suriye’de yaşayan nüfustan daha fazlası, canını kurtarmak için 1970 yılından beri başka memleketlere kaçıyor.

Ama kaçamayanlar da var… İşte 2011’den beri, hayatını kaybeden altı yüz binden fazla insan gibi. Dera’a’da, Deyr -i Zur’da, Humus’ta, Halep’te ve iki günden beri mezbahaya dönmüş olan İdlib’de olduğu gibi. Kanlı Rejim ve yandaşları, bir taraftan bu katliamları yaparken, diğer yandan da en büyük şerefsizliği sergileyerek, masum Suriye halkına iftira atıyor!.. Neymiş efendim, muhaliflerin zehirli gaz stok ettiği cephanelik isabet almışmış… Bu kadar aşağılık bir yalan, ancak yine böyle katil, kan içici bir rejim ve yandaşlarından gelebilir. Koskoca Rusya, insanlık adına hiç utanmadan bu yalana destek veriyor. Rejimin zehirli gazla yüzlerce kişiyi öldürmesini kamufle etmek için, suçu mağdur ve maktul halkın üzerine yıkmaya çalışıyor. Yuh olsun, yuh olsun size ey zalimler! Siz Şam’daki o şeytanı savunmaya devam edin bakalım. Bu hunharlığın hesabını şu dünyada vermeseniz de, kıyamette şüphesiz vereceksiniz. Sen ey Kremlin… Şam’da, Firavun misali sarayına sıkışmış o suratsız caniyi arkalamaya devam et!.. Bu alçaklığın bedelini bir gün mutlaka ödersin, ödeyeceksin. Zira o masum yavruların kanı yerde kalmayacak. Buna kesin inanıyoruz. Zehirli gazla katledilmiş o küçücük çocukların yürek parçalayıcı hâlini görünce, Rusya’nın arkaladığı Esad’a alçak, adi, katil, cani, şerefsiz, kansız diye haykırmak, yüreğimizi ne kadar soğutur ki? Önemli olan bu katilin bir an evvel kodese tıkanması.

Lakin küresel güçler, hâlâ tiyatro oynamaya devam ediyor. İngiltere, Fransa ve Amerika; bu vahşet için güya kınamada bulunmak üzere, BM Güvenlik Konseyi’nde karar tasarısı hazırlıyor. Rusya’nın vetosuyla hayata geçme şansı bulunmayan bir tasarı. O tasarıyı insanlık adına sizin çirkin suratlarınıza çarpıyoruz, ey ikiyüzlü münafıklar!.. Dünyayı kandırmaya devam edin bakalım… Suriye halkının ahını yeterince aldınız. Suriye’de bütün kırmızı çizgileri silinen Amerika, şimdi de katil Esad’ın gitmesi konusunda ısrarcı olmayacaklarını, bu kararı Suriye halkına bıraktıklarını söylüyor. Şayet ABD Suriye halkının kararına saygı duyuyor olsaydı, bu ülkede en az cani Esad kadar kan içici olan terör örgütlerine, siyasi ve askerî destek vermezdi. Rejim güçlerinin ulaşamadığı yerlerde bu terör örgütleri, orada yaşayan halkı katlediyor ve göçe zorluyor. Bütün bunlar dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Bir tane aklı başında adam çıkıp da şunu sormuyor: Ey egemen güçler, Suriye’de can derdine düşmüş muhalif güçlerin uçakları var mı ki, zehirli gaz bombardımanı yapabilsin? Ama böyle soruları sormazlar. Sormadıkları gibi cani Esad’ın, silahsız - savunmasız halkı; “terörist” diyerek katliama tabi tutmasına ses çıkarmıyorlar, tam tersine o katili gizli – açık biçimde desteklemeyi sürdürüyorlar. İşte bu sebeple bütün küresel güçler, Suriye’de işlenen insanlık suçuna ortaktır, gırtlağına kadar da Suriye halkının kanına batmıştır. Bakalım o kan kimleri boğacak…