Cirminden fazla yer yakmak…

A -
A +
“Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın…” kalıbındaki halk deyişini, bazıları “cürmün kadar” diye yanlış telaffuz eder. BAE’nin soyunduğu işlere baktığımızda cirm ve cürmü yan yana görüyoruz!
 
Ülkelerin büyüklük - küçüklük değerlendirilmesinde çeşitli parametreler kullanılır. Bazen toprak yüz ölçümü, bazen nüfus, bazen ekonomik kapasite, bazen de askerî güç üzerinden kıyaslamalar yapılır. Devletler jeopolitik konumlarına göre, bazen maddî cesametlerinin çok üzerinde güç ve fonksiyon sahibi olabilir. Dünyanın çeşitli, bölgelerindeki coğrafi ve siyasi dengeler, kimi ülkelere esasen normal şartlarda haiz olamayacakları manevra kabiliyetleri sağlar. Mesela Libya eski lideri Kaddafi, otuz yıl boyunca Çad iç savaşında etkili rol oynayabilmiştir… Günümüzde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) isimli federatif devletçiğe baktığımızda, benzer rollere soyunduğunu görüyoruz! Bu “devletçik” gerçekten boyundan büyük işlere kalkışıyor… Son yıllarda Türkiye aleyhine çevrilen pek çok dolabın içinde de, bu siyasi entitenin yer aldığı net bir biçimde görüldü. Şimdilerde Suudi Arabistan ve Mısır’ın yanında, Katar’a karşı âdeta aslan kesilmiş görünüyor. Bu devletçik Orta Doğu’da aktif, problemli ve karanlık birçok kişinin de barınağı hâline gelmiş durumda…
Filistin’de, Yaser Arafat’ın zehirlenerek öldürülmesi dâhil karışmadığı kirli iş kalmayan ve İsraillilerle birlikte Filistin halkına karşı, her türlü alçakça ihanet ve tezgâhın içinde olan Muhammed Dahlan adlı kimse, burada barınıyor ve korunuyor mesela… En az Hafız Esad kadar acımasız biri olan karısı Enise Mahluf, Suriye’den çıkınca soluğu burada almış ve ölünceye kadar burada korunmuştu… Vs. vs. BAE’nin devlet olarak siyasi ömrü Katar ile eşit. İkisi de 1970’li yılların başında kuruldu. Katar’a bir anda uygulanan siyasi ablukanın başını çeken ülkelerden biri BAE… Bu tuhaf ablukanın mahiyeti ve şümulü dahi belli değildi. Ta ki bu konuda Amerika Birleşik Devletleri tarafından bir ikaz gelinceye kadar! Nedir, ne değildir, süresi ne kadardır, o bile belli değil mealinde ABD ihtarı gelince, bir o kadar absürt 13 maddelik bir liste dayatmaya kalkıştılar. Bu listede, başta El Cezire televizyonu olmak üzere, Katar’ın doğrudan ve dolaylı olarak ilgisi bulunan neredeyse bütün yayın kuruluşlarının kapatılması isteniyor. Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve BAE tarafından terörist hareket veya organizasyon olarak kabul edilen bütün gruplarla (başta Hamas ve İhvan-ı Müslimin geliyor…) ilişkisini ve desteğini kesmesi, İran ile diplomatik münasebetlerini dondurması; siyasi ve ekonomik politikalarda Körfez ülkelerinin çizgisine gelmesi gibi türlü şartlar ileri sürülüyor. Üstüne üstlük Katar’dan bugüne kadar işlemiş olduğu suçlar ve sebebiyet verdiği kayıplar konusunda tazminat isteniyor. Dahası bütün bunların denetlenmesi için ilk sene her ay, ikinci yıl üçer aylık ve ileriki on yıl için de, yıllık denetim şartı koşuyor iyi mi?!..
Tabii Katar egemen bir devlet olarak bu saçma sapan talepleri derhal reddetti. Katar’dan talep edilen bir diğer şey de, Türkiye’ye ait askerî üssün kapatılması ve topraklarında Türkiye’nin askerî faaliyetlerine izin vermemesi… Sadece bu talep bile tek başına işin rengini ortaya koyuyor. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn diğer Körfez ülkeleri gibi, âdeta ABD’nin askerî garnizonu durumunda… Fakat nedense Türkiye’nin askerî üssü onlara batıyor! Yazının başlığında bahsettiğimiz halk deyişi burada cuk oturuyor. Yani “Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın!” Suudi Arabistan ve Mısır’ın gölgesinde cirminden büyük işlere kalkışan BAE, ne cürümler işlediğinin bilinmediğini mi düşünüyor? Oysa Suud’un bir önceki Kralı Abdullah’a karşı, girişilen suikastın gölgesinin kendi üzerine düştüğünü gözlerden kaçıramaz artık. Evet, cirm ile cürmü karıştıranlar hep vardır. Malumunuz cirm, cüsse; hacim, miktar ve tutar manasınadır. Cürm ise suç, kabahat ve kusur demektir. Kendi cirminden büyük yer yakmaya kalkışan, İsrail ile türlü türlü gizli kapaklı işlere girişen BAE, bu gidişle çok geçmeden duvara toslayacağını unutmamalı!.. Ve şunu da hatırda tutmalı; hiçbir cürm cezasız kalmaz.
Katar’a yönelik olarak “Egemen devletlerin içişlerine karışmaya son ver” talebini seslendiren malum devletler, bizatihi kendileri başka bir egemen devletin içine nasıl elini daldırdıklarının pekala farkındalar. Velakin kendi yumuşak karınlarını unutuyorlar. Mısır para karşılığı millî sınırlarını değiştirip, ianeye mahsuben iki adasını Suudi Arabistan’a bırakırken, beriki de 11 Eylül saldırısının faturasını resmen yüklenmemek için, ABD ile 375 milyar dolarlık silah ve sair ihtiyaç fazlası malzeme için anlaşma imzalıyor…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.